MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

AKBELEN ORMANI`NDA DÖRT YILLIK ÇEVRE DİRENİŞİNİN EN HAREKETLİ GÜNLERİ ZEYTİNLİĞİMİZ, İNCİR AĞAÇLARIMIZ GİTMİŞ, EVİMİZ KALSA NE OLACAK! (OKSİJEN)


YAZILI BASINDA ODAMIZ


 
Akbelen Ormanı`nın kömür madenine kurban gitmemesi için direnen eylemcilere göre `Eskiden ağacı devlet korurdu, şimdi ise vatandaş devlete karşı korumak zorunda. Buraya on binlerce kişi gelse bu yapılamazdı` Nöbete katılanlardan İlkay Demir: `Bütün hayvanlarımızı satmak zorunda kalacağız. Çocukları neyle büyüteceğim, geçimimi neyle sağlayacağım? Şimdi ormanı aldılar, ormanı süpürdükten sonra bize de çıkın diyecekler`
 

 

Özlem Katısöz: "30 yılda S maden ruhsat alanlarının 0 tamamının işletmeye alınması durumunda Milas‘ta 11 bin 200 hektar, Yatağan‘da 7 bin 250 hektar (toplamda yaklaşık 30 bin futbol sahası) orman alanı daha tahrip olacak"

İlkay Demir "Keşke beni bu çamlara bağlayıp öldürseler, daha iyi" diye anlatıyor üzüntüsünü. "Sanki beni kesmiş gibi oldular. Ellerim kelepçeli gibiydi, yalvardım kesmeyin diye ama elimden bir şey gelmedi". İkizköy‘ün Akbelen mahallesinde yaşayan Demir, şirketin YK Enerji‘nin ormanlarını ellerinden almaması için her şeyi yaptıklarım ancak ellerinin kilitlendiğini söylüyor: "Ben her şeyimi topraktan yetiştiriyorum. Zeytinliklerimiz, incirlerimiz, üzüm bağlarımız, armut ağaçlarımız, her şeyimiz gidecek. Çocuğum gibi baktığım zeytin ağaçlarım yok olacak. Nereye gideceğimizi bilmiyoruz, evimizi de arsamızı da satmadık. Ben kömür istemiyorum."

24 Temmuz‘daki ağaç kesimiyle beraber Akbelen Ormanı‘nda dört yıldır süren çevre direnişinin en hareketli günlerine şahitlik ediyoruz. Bu haber yayma hazırlandığı sırada; Muğla‘nın Milas ilçesinde bulunan Ikizköy‘deki 740 dönümlük ormanın linyit çıkarılmak için maden ocağına çevrilmesine karşı olan İkizköylüler ve çevre aktivistleri, ormanın giriş alanındaki nöbetlerini jandarma barikatı karşısında tutmaya devam ediyordu. Çam ağaçlarıyla dolu ormanın içinde oluşturulan nöbet alanında onlarca çevre aktivisti yol keserek ve toplu sloganlar atarak kararlı direnişlerini sürdürdü. Kolluk kuvvetleri de yer yer biber gazı, tazyikli su, coplar ve kalkanlar kullanarak aktivistlere ağır müdahale etti. Muğla Valiliği‘nin 30 Temmuz‘da "Çalışmalar bitti" demesi de durumu değiştirmedi çünkü pek çok direnişçi çevrede ağaç kesiminin sona ermediğini, bunun kamuoyunu yanıltma amaçlı söylendiğini belirtti.

"Bodrumun suyunda büyük tehlike yaratır"

Çevre mühendisi Deniz Gümüşel ormanın yüzde 60‘ının kesildiğini söylüyor, iklim ve çevre politikaları alanında çalışan Gümüşel, ağaç " kesiminin altıncı günü olan 29 Temmuz‘da köylülerle birlikte ormanlık alana girmeye çalışanlardan biri. Jandarmanın sert müdahalesi sırasında çıkan arbedede darp edilerek gözaltına alınmış ve Milas‘a girişi yasaklanmıştı.

Gümüşel taleplerinin ağaç kesiminin durması olduğunu söylüyor. Ayrıca maden sahasının genişletilmesini sağlamak amacıyla, yasal ve ekolojik olarak vasfını kaybedecek şekilde orman tabakasının süpürülmesinin engellenmesini de istiyor. Direnişin başından bu yana İkizköylülerle dayanışan ve kendisi de Milaslı olan çevre mühendisi, Akbelen Ormanı‘nın bölgede önemli bir su toplama alanı oluşturduğunu ve ormanın kazınarak maden sahasına çevrilmesiyle Bodrum‘un suyunun üçte birinin tehlikeye gireceğine dikkat çekiyor.

İkizköy‘ün çevresinde 3 bin dönüm tarım arazisi olduğunu ve bunların kamulaştırılmak istendiğini ifade eden Gümüşel, Akbelen Ormanı yok olduğunda madenden kalkan tozun tüm tarım alanlarına ve çevredeki köylere çökeceği konusunda uyarıyor. Böyle bir gelişmenin bölgeyi yaşanmaz, toprağını işlenemez hale getireceği endişesi var. Ormanın madene kurban gitmesiyle yaban domuzları, tilkiler, oklu kirpi ve nesli tükenmekte olan kuş türlerinin gidecek yeri kalmayacağını belirten Gümüşel, Akbelen‘in kendi döngüsü olan bir orman olduğunu söyleyerek, önemli bir biyoçeşitlilik kaybına sebep olacağını vurguluyor.

"Oğlum kanseri yendi ama yine santralde"

İkizköy‘ün eski köy meydanı artık maden sahasında yer alıyor. Bölgede yaşayanların santrallerde çalışmak dışında pek bir seçeceği yok. İsmini vermek istemeyen 85 yaşındaki İkizköy sakini "Zeytin bitti. Eskiden üç ton yağ alıyorduk, santralden sonra 500 litre almaya başladık" diyor ve ekliyor: "Oğlum santralde çalıştığı için kanser oldu. Tedavisi bitti, tekrar santralde çalışmaya devam ediyor. Biz bu maden sahasının genişlememesi için direniyoruz ama sinir sahibi oldum. Zeytinliğimiz, incir ağacımız gittikten sonra evimiz kalsa ne olacak?"

Akbelen Ormanı‘nı savunmak için gelen 61 yaşındaki emekli Sema Aydoğan TOMA müdahalesinde ıslananlardan. Bu yaşananların bir Türkiye sorunu olduğunu söylüyor. Aydoğan "Paraya doymayan bir iktidar var, korkunç bir rant var. Ben onlarla bunun mücadelesini veriyorum. Buraya binler, on binler yığılsaydı bunu yapamazlardı. İnsanlar duyarsız oldukları için bunu yapabiliyorlar" diyerek sitemlerine devam ediyor.

38 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olan 66 yaşındaki Ahmet Kaya "Ben öğrencilerime her zaman doğamıza sahip çıkmayı, bir dalı bile kesmemeyi öğrettim. Ülkemizin çölleşmesine karşı ağaç dilemeliyiz. Havama, suyuma ve toprağıma dokunmayın diyorum. Eskiden ormanları devlet korurdu, şimdi ise vatandaş devlete karşı ormanlarım korumak zorunda" diyor. "Astım ve KOAH hastasıyım; biber gazı sıktıkları için nefes alamadım ve ambulansa gittim. Ama doğamıza sahip çıkmak için burada olmak zorundayım" diyen Kaya "Burada binlerce insan olsaydı bunu yapamazlardı. Biz kitlesel olarak doğamızı korumak için örgütlenirsek devlet geri adım atmak zorunda kalır. İnsanlar uyanmak zorunda" görüşünü paylaşıyor.

"Şirketler bir yılda 58 milyar lira kazandı"

Orman politikaları uzmanı Prof. Dr. Erdoğan Atmış ise "Şirket bunu enerjiye ihtiyacımız var diye sunuyor ama artık bunun ucu bucağı kalmadı. Türkiye yüz ölçümünün yüzde 60‘ından fazlasına maden ruhsatı verilmiş durumda. Bunun içinde ormanlar, meralar, tarım alanları, akarsular ve yerleşim alanları var" diyor.

"Türkiye‘de 2014 ile 2022 yılları arasmda ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) olumlu kararı alan 1500 projeyi inceledik. Her üç enerji ve madencilik projesinin ikisinde orman alanlarının şirketlere tahsisi var, Akbelen‘de olduğu gibi" diyen Atmış, ülkenin bütün ormanlarının bu tehlike ile karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Atmış "Ormanların yok edilmesi Türkiye Cumhuriyeti‘nin anayasasına aykırı. Sadece kamu yararı olduğunda kesilebilir. Ama TOBB‘un madencilik raporuna göre Türkiye‘de 2020 yılında madencilikten elde edilen gelir 59,2 milyar TL. Bunun sadece sadece 1,9 milyar lirası devlete ödenmiş. Bu para devletin kasasına ya da halkın cebine girmiyor. Bu paralar yerli ve uluslararası madencilik şirketlerinin kasasına gidiyor. Burada kamu yararı yok, sadece şirketlerin yararı var. Bu ülkenin toprağı yok oluyor" diyor.

"30 bin kadar vatandaş kotu etkilenebilir"

Ormanı korumaya yönelik direniş ulusal çapta gündeme oturunca YK Enerji de "Türkiye‘nin elektrik ihtiyacının yüzde 2.5‘ini karşılıyoruz" açıklaması yapmıştı. Gümüşel bu argümana karşı "Elektrik Mühendisleri Odası‘nın yaptığı bir çalışmaya göre Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri en fazla Türkiye‘nin enerjisine sadece yüzde 1.7 oranında katkı sağlıyor. Türkiye ise şu anda kurulu gücünün yüzde 60‘ını kullanıyor, yüzde 45 atıl duruyor. Yeniköy ve Kemerköy santrallerinin devreden çıkması Türkiye‘de, Muğla‘da, Ege Bölgesi‘nde elektrik kesintisine sebep olmaz" diyor. Milas ilçesinin yüz ölçümünün onda birinin YK Enerji‘ye tahsis edilmiş durumda olduğunu belirterek, "Akbelen Ormanı‘nda bu işe bir nokta koymayı başlayamazsak, ruhsat alanı içerisinde onlarca köy tehlike altında. Yatağan tarafında verilen ruhsatla birlikte 30 bin civarında vatandaş kömür madenciliğinden etkilenebilir" diyor.

İlkay Demir "Bütün hayvanlarımızı satmak zorunda kalacağız. Şimdi ormanı aldılar, ormanı süpürdükten sonra bize de çıkın diyecekler" diyor: "Zor durumda kalıp satsam, gidip şehirden bir ev alsam çocuklarımı neyle büyüteceğim? Geleceğimi neyle sağlayacağım? Bu hızla ormanı kesmeye devam ederlerse çok kısa bir süre sonra evimizden zorla mı çıkaracaklar, bize orada ne yapacaklar bilmiyorum."

"Muğla`daki üç termik santral 45 bin erken ölüme neden oldu"

Avrupa İklim Eylem Ağı Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz de "Kömürün Gerçek Bedeli: Muğla" raporlarına göre 1982‘den 2017 sonuna kadar şehirdeki üç termik santralin (Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy) yarattığı hava kirliliğinin toplamda 45 bin insanın erken ölümüne neden olduğunun tahmin edildiğini belirtiyor. Milas‘taki iki santralin emisyon kaynaklı sağlık etkileriyle bağlantılı ekonomik maliyetlerinin topluma bedelinin mevcut durumda yılda 190 milyon euro olduğunu söyleyen Katısöz, 2038‘e kadar işletmede kaldıkları takdirde bu bedelin kümülatif olarak 2,7 milyar euro‘ya çıkacağı konusunda uyarıyor. 2014 yılında işletme hakları özel sektöre devredilen toplam 13 maden işletme ruhsatı çerçevesinde, Yatağan‘da 21 bin hektar, Milas‘ta 23 bin hektar alanın linyit maden ocağı olarak tahsis edildiğini belirten Katısöz "İşletme ruhsat alanlarının yüzde 47,3‘ü orman alanı. Önümüzdeki 30 yıllık süreçte ruhsat alanlarının tamamının işletmeye alınması durumunda Milas‘ta 11 bin 200 hektar, Yatağan‘da 7 bin 250 hektar (toplamda yaklaşık 30 bin futbol sahası) orman alanı daha tahrip olacak" diye belirtiyor.

Akbelen Ormanı‘nın, Türkiye‘nin iklim ve enerji politikası açısından bir sembol olduğunu aktaran Katısöz, "Cumhurbaşkanı 2021 yılında Türkiye için ‘2053 net sıfır vizyonu‘ açıkladı. Yani 2053‘e kadar Türkiye‘nin kömür, gaz, petrol yakarak neden olduğu emisyon ile orman, toprak gibi yutaklarda tuttuğu emisyon denkleşmeli, birbirine eşitlenmeli. Bunu başarmak için ne yapmalı? Birincisi, emisyonları azaltmalı. Bunun için ilk ve en kolay adım elektrik üretiminde kömürü kademeli olarak sıfırlamak, kömür madeni genişlemelerini sonlandırmak, yeni kömür santrali açmamak, var olanları kapatmaya başlamak" diyor. Aynı zamanda orman gibi karbon yutak alanlarını artırarak emisyon azaltımı çabalarının desteklenmesi gerektiğini belirten Katısöz, ‘Türkiye, Akdeniz havzası içinde iklim değişikliğinin etkilerine karşı kırılgan bir ülke olarak ormanlarını, su varlıklarını korumak için sıkı önlemler almalı ve uygulamalı" diyor.


 



TELE 1- 18 DAKİKA

20.09.2024
 


Çok Okunanlar


ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI; HER TÜRLÜ ELEKTRONİK CİHAZ ENDİŞE KAYNAĞI HALİNE GELMİŞTİR (HABEREGUVEN.COM)

DİJİTAL BAĞIMLILIK TEHDİDİ!

EMO TV’DE “NÜKLEER SANTRALLAR” TARTIŞILDI

NOW TV - ANA HABER - ORMAN YANGINLARI

EMO TV’DE SÖZ ELEKTRONİK MÜHENDİSLERİNDE

HALK TV- MANŞET 15

EMO TV’DE “SANAT VE EDEBİYAT DÜNYASINDA MESLEKTAŞLARIMIZ” SÖYLEŞİSİ YAPILDI

NOW TV - ANA HABER - ORMAN YANGINLARI

EMO TV’DE ELEKTRİKLİ ARAÇLAR VE GELECEĞİN ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ DEĞERLENDİRİLDİ

HALK TV- MANŞET 15

Okunma Sayısı: 71


Tüm Yazılı Basında Odamız

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.