|
2013 yılında Taksim Gezi Parkı`ndaki ağaçların kesilmemesi için başlayan ve tüm yurda eylemlerle yayılan Gezi Direnişi’nin 11. Yıldönümü kutlanırken, yapılan açıklamalarda Gezi Davası’nda yaşanan haksızlıkların son bulması ve eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi çağrısında bulunuldu.
İstanbul`da 2013 yılında Gezi Parkı`na Topçu Kışlası yapılması için başlatılan inşaat çalışmalarını protesto için düzenlenen, güvenlik güçlerinin sert müdahalesinin ardından da adım adım tüm Türkiye`ye yayılan en büyük halk eylemi 11 yaşında. Baskı, şiddet ve zorbalığa karşı direnişin adı olan Gezi`nin yıldönümü nedeniyle birçok yerde kutlama yapılırken, Taksim Dayanışması bileşenleri basın toplantısı gerçekleştirdi. TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi`ndeki toplantıda basın açıklamasını, EMO tarafından Hasan Balıkçı Onur Ödülü verilen Mücella Yapıcı okudu. Açıklamada, 11 yıl önce ülkemiz tarihinin en demokratik, en katılımcı, en barışçı, en feminist, en adaletli, en ekolojist, en genç, en renkli ve en mücadeleci halk hareketinin, dünyadaki ve ülkemizdeki adaletsizliklere karşı Gezi Parkı`nda buluştuğu belirtildi. Gezi`nin ülkemizin siyasal, toplumsal ve kültürel tarihinde silinemeyecek kadar derin ve gökkuşağı gibi renkli bir iz bıraktığı vurgulanarak, "Meydanları dolduran milyonların direnişi tüm renkleriyle dirençliliği, kararlılığı, çok sesli bir ezgiyi, yeryüzü sofrasında sıcak bir paylaşımı, kardeşleşmeyi, umudu simgeledi" denildi. Tüm bu gerçekliğin karşısında Gezi direnişini darbeyle, terörle ilişkilendirmenin akılla, mantıkla, hukukla ve vicdanla izah edilemeyeceği kaydedilen açıklamada, şöyle denildi: "Bilinmelidir ki, GEZİ davası ve benzeri tüm siyasi davalarda ‘adalet` mekanizmasını iktidarın siyasi emellerinin aracı haline getirmiş olmak ülkemize yapılan en büyük kötülüklerden biridir. Çünkü Gezi`deki toplumsal refleksi sindirmeye çalışmak; kadın cinayetlerinden, doğa katliamlarına, 1 Mayıs Taksim meydan yasağından, eğitim ve sağlıktaki piyasalaştırma ve yozlaştırma uygulamalarına kadar süren onlarca sorun karşısında tepkisizliği amaçlar. İliç`te milyonlarca ton toprağın altında nefessiz kalan işçilerin haklarına ve hatırasına kayıtsız kalmayı; tam on bir kenti yıkan depremlerin öncesi ve sonrasında yaşanan zafiyetlere, eksikliklere, aksaklıklara göz yummayı ve hepsinden önemlisi binlerce insan enkaz altında iken iktidarı korumak için yaşanan insanlık suçlarına ses çıkarmamayı amaçlar. Gezi`deki toplumsal refleksi sindirmeye çalışmak; tahammül edilemez boyutlara varan hayat pahalılığının ve yüksek enflasyon karşısında bütün emekçilerin ve emeklilerin ücretlerini baskılayarak yoksullaştırmayı hedefleyen ‘sıkılaştırma` politikalarına sessiz kalınmasını amaçlar." Gezi davasında hukuksuzca hapsedilen Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater ve Mine Özerden için verilen cezaların onaylandığı anımsatılan açıklamada, gezi adına hapiste tutulan herkesin derhal serbest bırakılması istendi. Açıklamada, Gezi direnişinin bu ülkenin dünü değil geleceği olduğu, eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için sönmeyecek bir umut olmaya devam edeceği vurgulandı.
|
|
|