`FATURADA ARTAN YÜK: DAĞITIM BEDELİ` BAŞLIKLI CANLI YAYIN GERÇEKLEŞTİ
Elektrik Mühendisleri Odası`nın YouTube kanalı EMOTV`de 17 Nisan 2025 Perşembe günü “Faturada Artan Yük: Dağıtım Bedeli” başlıklı program gerçekleşti. Elektrik faturalarında giderek daha büyük yer tutan dağıtım bedelleri ve son zamlar hakkında EMO TV üzerinden canlı olarak yayınlanan programa, EMO Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş konuşmacı olarak katılırken programın moderatörlüğünü EMO Yönetim Kurulu Yazman Üyesi Ender Kelleci üstlendi.
Kelleci, artan hayat pahalılığı ve elektrik faturalarının halk üzerindeki etkilerinin altını çizerek, teknik ve doğru bilgilerin kamuoyuna ulaşmasının önemine dikkat çekti. Kelleci, özellikle dağıtım bedellerinin faturalar içindeki payının ciddi şekilde artmasının kamuoyunda büyük bir rahatsızlık yarattığını vurguladı.
Yayına katılan EMO Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş, elektrik enerjisinin temel bir altyapı hizmeti ve insan hakkı olduğunu belirterek, özellikle son dönemde yapılan zamların halkın alım gücünü daha da düşürdüğünü ifade etti. 5 Nisan‘da yapılan son zamla birlikte mesken abonelerine yüzde 25 oranında artış yapıldığını hatırlatan Ulutaş, bu durumun özellikle dar gelirli vatandaşlar için ağır sonuçlar doğurduğunu ve EMO`nun konuyla ilgili kamuoyunu bilgilendirmek adına bir basın açıklaması yayımladığını da aktardı.Ulutaş sunumunda, Türkiye`nin elektrik üretiminde hâlâ büyük oranda fosil yakıtlara ve dışa bağımlı olduğuna işaret etti. Elektrik üretiminde özel sektörün payının hızla arttığını, kamuya ait santrallerin oranının ise yalnızca yüzde 18 seviyelerinde kaldığını belirtti. Dağıtımda ise Türkiye‘nin 21 bölgeye ayrıldığını ve tüm dağıtım hizmetlerinin özel sektör eliyle yürütüldüğünü söyledi. Bu durumun, dağıtım bedellerinin hızla artmasına neden olduğunun altını çizen Ulutaş, sadece son 4 yılda mesken aboneleri için dağıtım bedelinin yüzde 642 oranında zamlandığını, buna karşılık enerji bedelinin yalnızca yüzde 24 arttığını belirtti. Ulutaş, EMO`nun yaptığı hesaplamalara göre aylık 230 kWh`lik tüketimi olan bir hanede, dağıtım bedelinin faturanın yüzde 71`ine ulaştığını, enerji bedelinin ise sadece yüzde 19 olduğunu söyledi. Bu oranın, enerji üretim ve iletim maliyetlerinin çok üzerinde olduğuna dikkat çeken Ulutaş, "Türkiye`de halk bu fatura yapısı üzerinden dağıtım şirketlerini finanse ediyor" dedi.
Elektrik tarifelerinin son derece karmaşık hale geldiğini belirten Ulutaş, farklı abone grupları için farklı tarifeler uygulandığını, hatta aynı grup içinde bile çok sayıda değişkenin bulunduğunu söyledi. Bu yapı nedeniyle, konunun uzmanı olmayan tüketicilerin faturalarını anlamakta güçlük çektiğini ifade etti. Ulutaş, ayrıca enerji alanının serbest piyasa koşullarına bırakılmasının halk yararına olmadığını, bu alanda planlama esaslı ve kamucu bir yaklaşımın yeniden tesis edilmesi gerektiğini vurguladı. Mevcut şebeke yapısıyla ilgili "bu işi sadece kağıt üzerinde santrallerden üretilen, tüketim noktalarında tüketilen bir piyasa akış yapısı içerisinde düşünmek yani bir iktisadi bakışla ya da finansal bir anlayışla ele almak alanın gerçeğine uymuyor" değerlendirmesini yapan Ulutaş, şöyle devam etti: "Alan tüketicinin de aktif olduğu, doğayla ve coğrafi şartlarla çok ilişkili teknik uzmanlık gerektiren bir alan. Bütün bu karmaşık yapının doğal bir sonucu olarak da küçük değişiklikler sistemde ancak bir bütün olarak görülen büyük etkiler yaratıyorlar. Yani zamanında bir yükü atmazsanız ülkenin elektrik sistemi çökertebilirsiniz. Bir bakımı zamanında yapmazsanız tüm bir kenti enerjisiz bırakabilirsiniz. Mevsim koşullarına dikkat göstermeyen bir işletmecilik sergilerseniz, orman yangınlarına hatta canlıların ölümüne sebebiyet verebilirsiniz . Dolayısıyla elektrik şebekesi aslında doğası gereği rasyonel olarak planlanmış, coğrafyayı en ucra köşesine kadar kat eden, doğayla dinamik bir ilişki içerisinde, üretenlerin yönettiği bir ağın ve toplumsallığın bir vaadidir. Yani bu şebekenin bir bütün oluşu aslında kamusallığın tarifidir. Yani siz bir ağ içerisinde ülkenin en ücra köyüne kadar bir temel hizmeti götürüyorsunuz, bakımını yapıyorsunuz, işletmesini yapıyorsunuz ve bu karşınızdaki tüketici de ağın aktif bir unsuru. Siz burada bu sistemi yaşatmak için ticari kaygıların ötesinde bir bakım ve işletmecilik sergilemek zorundasınız. Dolayısıyla bu şebekenin bütünlüğü aslında kendi içerisinde bir toplumsallık vaadini işaret ediyor. Bu toplumsallık vaadinin arka yüzünde de eğer siz bu dinamikleri dikkate almazsanız da yaşam kadar ölümü de getiriyor. İçinde bulunduğumuz sistemin sorunu bu yapının bütünlüklü olması gerekirken sanal bir takım aktörlere bölünüp parçalanması ve zorlama bir piyasa yapısı oluşturulmasıdır. Bu zorlama piyasa yapısı büyük oranda dağıtım şirketlerini finanse etmeye yöneliktir. Gelen elektrik zamları, birbiri ardına gelen vergi afları ve teşviklerle, oluşan maliyeti kamu kaynakları ile gidermeye çalışılıyor. İfade ettiğim gibi aslında bu alan kendi yapısı içerisinde teknik olarak dahi piyasa koşullarında idare edilmesi mümkün olmayan bir alan. Yaşadığımız bütün bu felaketler aslında alanın yapısına zorla dayatılmaya çalışılan piyasa şartlarının yarattığı semptomlar. Bu yapıyı sürdürmeleri de pek mümkün değil. Genç mühendislerin asgari ücret civarında ücret aldığı, kurum içi eğitim denen mevzunun ortadan kalktığı, ciddi bir sirkülasyonun olduğu elektrik dağıtım şirketlerinde bir takım tekil örnekler dışında, çalışan meslektaşlarımızın çok kötü koşullarda ve düşük ücretlerle çalıştığını biliyoruz. Özel dağıtım şirketleri bugün az sayıda deneyimli kadroyla ancak sistemi ayakta tutmaya, günü kurtarmaya çalışıyorlar. Burada meslektaşlarımızın, teknikler, teknisyenlerin büyük bir özveriyle çalıştığının farkındayız. Ancak yapının kendisinin çarpıklığı, bütün bu fedakarlıklara rağmen hakkınca bir işletmeciliği mümkün kılmıyor. Bu özelleştirme sürecinin tahribatı tüm kamu kurumlarında yaşanıyor. TEDAŞ‘ta da bütün bu işleri yapacak, bu özel dağıtım şirketlerini hakkıyla denetleyecek kadrolar yeterli değil. Orada da sınırlı bir mühendis sayısıyla çalışmak zorundalar ve kendilerine yasak edilen bu görevde ne yazık ki meslektaşlarımızın özverili çalışmalarına rağmen sonuç almak mümkün olmuyor".
EMO`nun her ay hazırladığı "Aylık Enerji Görünüm Raporu" ile enerji piyasasına dair güncel verileri kamuoyuyla paylaştığını hatırlatan Ulutaş, toplumu doğru bilgilendirmeye devam edeceklerini belirtti. Programın devamında yenilenebilir enerji kaynaklarının ve depolama teknolojilerinin dağıtım bedelleri üzerindeki potansiyel etkileri ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘nın Stratejik Planı ele alındı. Programın tam kaydı @TMMOBEMOTV Youtube kanalından izlenebilmektedir.