 |
Enerjiye, ısıya, dijital erişime ulaşamayan milyonlarca yurttaş, sessiz ama derin bir yoksulluğun içinde yaşam mücadelesi verirken uzmanlar; müzmin işsizlik ve hayat pahalılığının kangrenleştiğini söyledi.
Enerji, barınma, dijital erişim gibi temel haklara ulaşamayan milyonlarca vatandaş, artık klasik gelir yoksulluğunun çok ötesinde, derin ve görünmez bir krizin içinde yaşıyor. Sahada çalışan uzmanlar, yoksulluğun kalem kalem nasıl arttığını değerlendirdi. Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İzmir Şubesi Başkanı Tufan Fırat Göksel, enerji yoksulluğunun artık Türkiye‘de yoksulluğun en görünür yüzlerinden biri olduğunu belirterek, "Her 5 haneden biri ısınamıyor, insanlar karanlıkta oturuyor, kombiyi sadece 2 saat açıyor. Bu bir kriz değil, sessiz bir yıkım. Son 4 yılın yüksek enflasyonu ve sabit kalan gelir düzeyi milyonları soğuk ve karanlıkta yaşamaya mahkum etti" ifadelerini kullandı. İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Demeği İzmir Şube Yöneticisi Nesibe Gençer ise hayat pahalılığına dikkat çekerek, hanelerden çekilen fotoğraflarla yaşanan yoksulluğu anlattı. Gençer, "Elektrik faturaları değil, adeta birer soygun belgesi. Beş şirket kazanıyor, halk kaybediyor. Kaybolan sadece para değil; çocuklarımızın sütü, soframızdaki aş, geleceğimiz.. . Her kalemde, iğneden ipliğe kadar aşın pahalılık var" ifadelerini kullandı. Nesibe Gençer, müzmin işsizlik ve azgın hayat pahalılığının kangren haline geldiğini, halkın artık açlık sınırının altında umutlarını kaybetmiş halde yaşadığını dile getirdi.
Türkiye‘de yoksulluğun yeni yüzü ENERJİ YOKSULLUĞU
Her kalemde derinleşen yoksulluğu, sahada çalışmalar yürüten isimlere sorduk. Hane ziyaretlerinde çekilen fotoğraflar ve aldığımız yanıtlar hissedilen krizin özeti oldu: "Müzmin işsizlik ve azgın hayat pahalılığı kangrenleşmiştir." Bugün klasik yoksulluk göstergeleri yalnızca gelirle sınırlı değil. Artık enerji, su, barınma ve dijital erişim gibi temel hizmetlere ulaşamamak da ‘yoksulluğun yeni yüzü‘ olarak karşımıza çıkıyor. Yaşananlan‘ sessiz, ama derin bir kriz‘ olarak tanımlayan Sosyal Hizmet Uzmanlan Derneği İzmir Şubesi Başkanı Tufan Fırat Göksel, sahada şahit olduğu yaşanılan veriler sunarak aktardı. Her kalemde derinleşen yoksulluğu öte yandan, İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Demeği İzmir Şube Yöneticisi Nesibe Gençer‘e ve Derin Yoksulluk Ağı‘na sorduk... Hane ziyaretlerinde çekilen fotoğraflar ve aldığımız yanıtlar hissedilen krizin özeti oldu: "Müzmin işsizlik ve azgın hayat pahalılığı kangrenleşmiştir." TOKAT GİBİ ÇARPMAKTA Sosyal Hizmet Uzmanlan Demeği İzmir Şubesi Başkanı Tufan Fırat Göksel, enerji yoksulluğunu tanımlayarak konuşmasına başladı. Göksel, "Bir hanenin temel yaşam ihtiyaçlannı karşılayacak düzeyde enerjiye (ısıtma, soğutma, aydınlatma, pişirme gibi) erişememesi durumudur. Bu durum genellikle gelirin düşük olması, enerji fiyatlannm yüksekliği ve konutların enerji verimsizliğiyle birleşince ortaya çıkar. Enerjiye erişim hakkı, temel bir yaşam hakkıdır. Enerji yoksulluğu ise bu hakkın ihlali anlamına gelir" dedi. Enerji yoksulluğunu, ‘Türkiye‘de yoksulluğun yeni bir yüzü‘ olarak niteleyen Göksel, "Bugün klasik yoksulluk göstergeleri yalnızca gelirle sınırlı değil. Artık enerji, su, bannma ve dijital erişim gibi temel hizmetlere ulaşamamak da yoksulluğun yeni yüzü olarak karşımıza çıkıyor. Enerji yoksulluğu, özellikle son yıllarda artan faturalar ve sabit kalan gelir düzeyi nedeniyle ‘görünür‘ hale geldi. Sessiz, ama derin bir kriz. Son 4 yılın yüksek enflasyonu, alım gücünün düşmesi yoksulluğun travmatik bir süreç olduğu gerçeğini tokat gibi çarpmakta, yok olan orta sınıf yoksulluğu ise nüfusun büyük kısmında hissediliyor. Aynı gemide miyiz bilmiyorum, ancak artık herkes ucuz marketlerde aynı kasa sırasında daha ucuza alacağı ekmeğin peşinde" eleştirisinde bulundu. SAHADA RASTLANAN GERÇEKLER Asgari ücret ve alti gelir grubundaki çalışanlann yansının, enerji faturalannı ödemede ciddi güçlük yaşadığını vurgulayan Göksel, "Hanelerin yüzde 20‘si enerji yoksulu: Son verilere göre, her beş haneden biri kış aylannda temel ısıtma ihtiyacını karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Dar gelirli haneler artan enerji maliyetleri nedeniyle ‘enerji yoksulluğu riski‘ altındadır; üniversite bursiyer sıfatındaki öğrencilerden emeklilere kadar geniş bir kesim kış aylarında soğuk ve karanlıkta kalma tehdidiyle yüz yüzedir... Sahada gördüklerimiz: Isınamayan evler, kesilen elektrikler! Evet, sahada bu sorunlarla sık sık karşılaşıyoruz. Gelen bireysel başI Nesibe Gencer İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Demeği İzmir Şube Yöneticisi Nesibe Gençer‘in açıklaması da şöyle: "Resmi olarak açıklanan enflasyon oranının üzerinde ‘Elektrik özelleşince ucuzlayacak‘ demişlerdi, tam tersi oldu. İşsizlik korkusu, pahalılık kâbusu yetmezmiş gibi her gün yaşayageldiğimiz facialara bir de elektrik doğalgaz, ev kirası, akaryakıt, tüp gaz faturası değil, soygunu eklendi. Kaybeden halk, peki kazananlar kim? Bir elin parmaklan kadar 5 şirket... Elektrik faturalan ile kimler zenginliklerine zenginlik, vurgunlanna vurgun katıyorlar? Yoksulluk sımnnın altında yaşayanlar, asgari ücretle çalışanlar, emekliler, esnaflar, yoksul köylüler... Bu insafsız zamlarla, bu soygunla mücadele veriyor. Elektrikten çok fatura demek; hepimizin sofralanndan kaybolan ekmek, aş, çoluk çocuğumuzun nafakası, sütü, peyniri, eti, geleceği, yaşama umudu demektir. Her kalemde, iğneden ipliğe kadar aşın pahalılık var. Şuada ne var? Sırada açlık sımnnın altındaki ücretlerle, yan aç, yan tok değil, iyiden iyiye açlık, yoksulluk, sefalet içinde yaşamak var. Müzmin işsizlik ve azgın hayat pahalılığı kangrenleşmiştir." vurulann önemli bir yüzdesi, elektrik ve doğalgaz faturalannm ödenememesi ya da yetersiz ısınma üzerine! Yüzde 37 evini ısıtamayan, yüzde 27 faturalan ödeyemeyen, yüzde 53 geçim sıkıntısı çeken hanelerle birebir temasımız var. İnsanlar soğukta oturuyor, karanlıkta kalıyor ya da kombiyi sadece ‘gece 2 saat‘ çalıştırarak ısınmaya çalışıyor. Bazı yaşlı bireyler ise battaniye altında günlerini geçiriyor. Bunlar sahada rastladığımız gerçekler" bilgisini paylaştı. DERİN YOKSULLUK AĞININ TALEBİ Bu krizin çözümü için acil ve köklü adımlar atılması gerektiğini savunan Derin Yoksulluk Ağı ise "Öncelikle, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı‘nın elektrik ve doğalgaz tüketim desteği programlarının kapsamı genişletilmeli ve miktan acilen artmlmalıdır. Desteklerden yararlanacak hak sahiplerinin belirlenmesinde akademi ve sivil toplum kuruluşlanmn görüşleri dikkate alınmalı, çocuklu hanelere öncelik verilmelidir. Aynca, enerji verimliliğini artırmak amacıyla bu hanelere LED ampul, termostat ve yalıtım malzemelerinden oluşan enerji verimlilik kitleri ücretsiz dağıülmalı, bu sayede hem tüketim azaltılmalı hem de hanelerin yaşam kalitesi yükseltilmelidir. Faturalardaki dağıtım bedellerinin düşürülmesi enerji yoksulluğunu hafifletmek için en kritik adım olacaktır. Dağıtım bedellerinin enerji bedelini geçmesi kabul edilemez bir durumdur ve bu uygulamaya derhal son verilmelidir. Öte yandan, ödeme güçlüğü çeken haneler için taksiti endirme, borç yapılandırma ve kısmi borç silme gibi seçenekler sunulmalı, düşük gelirli hanelerde enerji kesintileri yasaklanmalıdır. Son olarak, enerji piyasasının düzenlenmesinden sorumlu olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu‘nun (EPDK) işlevsiz kaldığı ortadadır. EMO‘nun da belirttiği gibi, kamu kaynaklanmn özel sektöre aktanlmasma aracılık eden bu kurumun yerine, kamunun enerji kaynakları üzerinde denetimini sağlayacak yeni bir yapı oluşturulmalıdır. Enerji, tüm vatandaşların eşit ve adil şekilde erişebileceği temel bir insan hakkıdır ve bu hakkın ticarileştirilmesine izin verilmemelidir" çağrısında bulundu.
|
 |
|