YAZILI BASINDA ODAMIZ

 
`Geleceğin Teknolojileri ve Teknoloji Politikaları` başlıklı sempozyumda konuşan TMMOB Başkanı Emin Koraınaz, teknolojik gelişmelerin yaşam için kullanılabileceğine inandıklarını belirterek. `Teknolojik gelişmelerin çalışmaktan tükenerek değil, özgürce üreterek yaşayabileceğimiz bir yaşam için kullanılabileceğine inanıyoruz. TMMOB olarak ilginin toplum yararına laıllanılması için mücadele ediyoruz` dedi.
 

Zehra ŞAHİNDOKUYUCU

TMMOB adına Bilgisayar Mühendisleri Odası ve Elektrik Mühendisleri Odası‘nın yüıütücülüğünde düzenlenen "Geleceğin Teknolojileri ve Teknoloji Pohtikalan Sempozyumu" Makina Mühendisleri Odası Eğitim ve Kültür Merkezi‘nde gerçekleştirildi. Sempozyumun açılışında konuşan TMMOB Yönetim Kururu Başkam Emin Koramaz, "Bizler bilimin ve tekniğin halk için kullanılmasını benimsemiş bir örgütüz. TMMOB 70 yıldır ülkemizdeki mühendis, mimar ve şehir plancılarının hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerinden açığa çıkan bilginin toplum yararına kullanılması için mücadele etmektedir. Bu amaçla, mesleki alanlarımzla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek için her dönem bir dizi etkinlik düzenliyoruz." dedi.

Koramaz, teknolojik gelişmelerin üretime dayalı bir yaşam için kullanılabileceğine inandıklarını anlatarak şunları söyledi: "Teknolojik gelişmelerin çalışmaktan tükenerek değil, özgürce üreterek yaşayabileceğimiz bir yaşam için kullanılabileceğine inanıyoruz. Esasen tüm mücadelemiz de bu dünyayı birlikte kurmak için. Bu alandaki gelişmeler göz önüne alındığında eğer doğru amaçlar için kullanılırsa insanlık onuruna yaraşır bir yaşam düzeyine gelinebilir ve bugün yaşadığımız her türlü adaletsizlik, eşitsizlik, sömürü son bulabilir. Ancak ne yazık ki olmuyor. Zira siyasi iktidarın önceliği ne yazık ki halk değil rant. Gelinen noktada teknolojiye uyumlu altyapıların, platformların olşturulması konusunda yatırım yapılmadığı ortada dururken siyasi iktidar bilime ve teknolojiye değil, inşaat ekonomisine yatırım yapıyor. Bilimi, tekniği ve meslek odalarını yok sayan bir anlayışla politika üretmek sorunların merkezidir."

Bilgisayar Mühendisleri Odası Yönetim Kumlu Başkam Cem Nuri Aldaş ise, "Hepimizin bildiği gibi teknoloji hızla gelişiyor. Bu değişimin hızına teknolojinin üreticisi olan biz mühendisler dahi yetişmekte çok büyük zorluk çekiyoruz. Geçmişte yüz yıllar süren gelişmeler, birkaç aylık bir dönemde gerçekleşiyor, en fazla birkaç yıl içinde eskiyor ve kullanımdan kalkıyor. Teknolojik gelişme kuşkusuz sağlıkta, eğitimde, üretimde, iletişimde sayısız ilerlemenin altyapısını oluşturdu; hepimizin hayatını az ya da çok kolaylaştırdı. Buna paralel olarak belki milyonlarca insanın geçim kapısı olan pek çok mesleği işlevsizleştirdi. Yeni kuşakları nasıl bir geleceğin beklediği konusunda kaygılarımızın artmasına da neden oldu." ifadelerinde bulundu.

"FİZİKSEL DEĞİL DİJİTAL ÜRETİM DE SÖMÜRÜLÜYOR"

Aldaş sözlerini şöyle sürdürdü: "Kendi meslek alanımızdan örnek vererek; veciz ifâdedeki ‘bilim ve tekniğin‘ yerine veri, algoritma ve yazılımları düşündüğümüzde aslında sorunun çok da fazla değişmediğini, hatta hak ve özgürlüklerimize yönelik tehdidin arttığını görebiliyoıuz. Artık sadece fiziksel üretim değil, dijital üretim de sömürülüyor. Sadece toprak değil, veri de gasp ediliyor. Ve sadece işçiler değil, tüm bir toplum algoritmalar tarafından denetleniyor, yönlendiriliyor, susturuluyor. Giderek dijitalleşen bir dünyada, emeği görünmez kılınan emekçiler, algoritmalarla puanlanan yurttaşlar, sürekli gözetlenen bireyler, verisi çalınan tüketiciler ve algoritmalar tarafından her an manipüle edilebilecek kamuoyları... Bunlan görünce insan ister istemez ‘biz bilgisayarlan değil toplumları mı programlıyoruz?‘ şeklinde düşünmeden edemiyor. Bizler Bilgisayar Mühendisleri Odası olarak, birliğimizin bu günlere kadar getirdiği bakışı sayısal çağa taşıyan bir anlayışla hareket ediyonrz. Bizler, teknolojinin toplumu yoksullaştııan, bölen, eşitsizlikleri arttıran ve bütün bunlara gönüllü (!) ya da gönülsüz susan değil; birleştiren eşitleyen, özgürleştiren bir araç olması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu yolda da yalnız ohuadığımıza inanıyoruz."

EMO Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş da, teknoloji politikalanna değinerek, şunları söyledi: "Karmaşık toplumsal gerçekliğe dair basitleştirilmiş, tek boyutlu bir nedensellik ilişkisi kuran ve basitliği oranında yaygınlık ve çekicilik kazanan bu görüş, fütüristik yaklaşımların ardındaki ana mantık olmakta ve toplumsal değişim ve teknoloji ilişkisini anlama gayretindeki insanlara da basit olduğu ölçüde anlaşılır ve ikna edici bir neden-sonuç ilişkisi sunmaktadır. Teknoloji-toplum ilişkisine dair en gelişkin teoriyi hala Marx‘ta buluruz. Marx‘ın teknoloji kavramsallaştırmasında teknoloji, salt araçlardan, ürünlerden ibaret olmadığı gibi insanlardan ve toplumdan da bağımsız değildir. Marx, teknolojiyi insanın doğayla etkin ilişkisi, yaşamını sürdürmek için başvurduğu üretim süreci, toplumsal ilişkilerin oluşum biçimi ve bu ilişkilerden doğan zihinsel kavrayışlarıyla içsel olarak ilişkilendirir. Marx`ın tabiriyle: "Teknoloji, insanın doğa ile arasındaki aktif ilişki tarzını, insan yaşamını dolaysız üretim sürecini ve dolayısıyla da aynı zamanda onun toplumsal yaşamının ilişkilerini ve bunlardan kaynaklanan zihinsel tasarımlarını da açığa çıkarır."

Ulutaş, "üretim araçlarının özel mülkiyeti ve sömürü üzerine kurulu bir sistem olarak kapitalizm doğası gereği "dilsel, bedensel, zihinsel protezlerle dünyaya açılan bir canlı" olan insanı bu protezleri fetişleştirerek, bu protezlerin kontrolünden ve kendi emeğinin ürünlerinden mahrum bırakarak onu makinenin bir parçası haline getirmeye ve dolayısıyla makineleştirmeye çalışmaktadır. Öyleyse, ya teknolojik gelişmelere eleştirel bakacak, hangi teknolojilerin insanın kendisi ve çevresi ile ilgili yeni olanaklar, bilişler yaratan ve dilsel-bedensel-zihinsel varlığını zenginleştiren protezler olarak adlandırılabileceğine dair bir tartışma yürüteceğiz; ya da insanı bir mekanizmaya indirgeyen, insani varoluşu hiçleyen onu şeyleştiren bir bugüne ve geleceğe mahkûm olacağız." diye konuştu.