YAZILI BASINDA ODAMIZ

 
`Geleceğin Teknolojileri ve Teknoloji Politikaları Sempozyumu` MMO Eğitim ve Kültür Merkezi`nde başladı. İki gün sürecek olan Sempozyum BMO Yönetim Kurulu Başkanı Cem Nuri Aldaş, EMO Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş ve TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz`ın açılış konuşmalarıyla başladı.
 

birgun.net

BirGün Ankara

TMMOB adına Bilgisayar Mühendisleri Odası ve Elektrik Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen Geleceğin Teknolojileri ve Teknoloji Politikaları Sempozyumu, Ankara`da gerçekleştiriyor. Ülkenin teknoloji alanında çalışan önemli araştırmacılarını ve bilim insanlarını bir araya getiren sempozyumda, günlük hayatın bir parçası olmaya aday teknolojiler ve bu teknolojilerin politikaları ele alınıyor.

Sempozyum, BMO Yönetim Kurulu Başkanı Cem Nuri Aldaş, EMO Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş ve TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz‘ın açılış konuşmalarıyla başladı. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Koramaz, "Çok iyi biliyoruz ki aklın ve bilimin izinden gitmekten vazgeçersek sonumuz yoktur, önümüz karanlıktır" dedi.

"Bilimi, tekniği ve meslek odalarını yok sayan bir anlayışla politika üretmek sorunların merkezidir" diyen Koramaz, bütün çoklu krizlerin nedenini burada aramak gerektiğine dikkat çekti. Yıllardır uygulanan rant ve kâr politikalarına vurgu yapan Koramaz, şöyle konuştu:

"Emeğimiz, yaşamlarımız geleceğimiz bu denli değersizleştiyse, işsizlik, yoksulluk ve açlık hayatlarımızın olağan koşulu olduysa, işletmeler yatırım yapılamaz hale, piyasada borçlar ödenemez hale geldiyse bunun nedeni yıllardır uygulanan rant ve kar politikaları ve onların öncelikleridir. Bugün tüm ülke halkı olarak bu politika ve tercihlerin yıkıcı etkilerini gündelik hayatımızın her anında iliklerimize kadar hissediyoruz. Ekonomisi tamamen çökertilmiş, hukukun siyasallaştığı, parlamentonun etkisizleştirildiği, anayasa ve yasaların anlamsızlaştırıldığı, tek adamın buyruğuyla yönetilen, aklın ve bilimin yerini hurafelerin, liyakatin yerini parti ve din devleti anlayışının aldığı bir ülke tablosuyla karşı karşıyayız. Öyle bir noktaya geldik ki ülke olarak büyük bir çöküş yaşıyoruz.

Artık sadece kendi hayatımızdan değil, gelecek kuşaklarımızın hayatlarından da feragat ederek yaşıyoruz. Hepimiz giderek daha fazla yoksullaşıyoruz. Hepimiz giderek daha zor koşullarda yaşıyoruz. Yaşadığımız çoklu krizler ortamında haftalardır sokakları dolduran milyonlarca yurttaşımızın birikmiş öfke ve tepkilerinin en temel sebebi de bu gerçekliklerdir.

19 Mart`ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ve beraberinde 106 kişinin hukuksuz bir biçimde gözaltına alınması sonrası başlayan protesto dalgası birleşik bir sese dönüşmüş ve en önemlisi AKP`nin 23 yılda inşa ettiği korku duvarı geniş halk kesimlerinin isyanıyla yıkılmış durumdadır.

Uzunca bir süredir siyasi iktidarın oluşturduğu suni gündemlerle, gerici-milliyetçi politikalarla teslim alınan çalışılan toplumsal muhalefet, en can alıcı yerden, iradesine, demokratik haklarına ve geleceğine sahip çıkmak için alanları doldurmuştur.
Bu toplumsal dalga ülkemizin içinden geçtiği zorlu koşulları ortaya koymakla sınırlı kalmamış, halkımızın ve onun içinde özellikle gençlerin öncülüğünde gelişen direniş ve yükselen mücadele eşit, özgür ve adil gelecek umudumuzu da büyütmüştür.
TMMOB dün olduğu gibi bugün de aklın ve bilimin izinde mesleğimizin kamusal sorumluluklarının bilincinde, kamucu, eşit, adil, özgür, barış içinde antiemperyalist bir dünya ve ülke için mücadelesini sürdürecek."

EMO yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş, da konuşmasında teknoloji politikalarının, bir boyutunun teknolojinin genel toplum yararına kullanılması ve üretilmesini oluşturduğuna vurgu yaptı. "Teknoloji-toplum ilişkisine dair en gelişkin teoriyi hala Marx‘ta buluruz" diyen Ulutaş, "Marx, teknolojiyi insanın doğayla etkin ilişkisi, yaşamını sürdürmek için başvurduğu üretim süreci, toplumsal ilişkilerin oluşum biçimi ve bu ilişkilerden doğan zihinsel kavrayışlarıyla içsel olarak ilişkilendirir" ifadelerini kullandı.
Ulutaş, konuşmasını şöyle sonlandırdı:

"Üretim araçlarının özel mülkiyeti ve sömürü üzerine kurulu bir sistem olarak kapitalizm doğası gereği ‘dilsel, bedensel, zihinsel protezlerle dünyaya açılan bir canlı` olan insanı bu protezleri fetişleştirerek, bu protezlerin kontrolünden ve kendi emeğinin ürünlerinden mahrum bırakarak onu makinenin bir parçası haline getirmeye ve dolayısıyla makineleştirmeye çalışmaktadır. Öyleyse, ya teknolojik gelişmelere eleştirel bakacak, hangi teknolojilerin insanın kendisi ve çevresi ile ilgili yeni olanaklar, bilişler yaratan ve dilsel-bedensel-zihinsel varlığını zenginleştiren protezler olarak adlandırılabileceğine dair bir tartışma yürüteceğiz; ya da insanı bir mekanizmaya indirgeyen, insani varoluşu hiçleyen onu şeyleştiren bir bugüne ve geleceğe mahkûm olacağız."

YENİ EŞİTSİZLİK DÜZENİ

BMO Yönetim Kurulu Başkanı Aldaş da konuşmasında dünyada yüksek teknolojiye dayalı üretim, veri işleme gücü ve yapay zekâ kapasitesi üzerinden ülkeler arasında yeni bir eşitsizlik düzenine doğru ilerlediğine değindi. Teknolojik gelişmelere yön veren az sayıda ülkenin aynı zamanda kültürel ve siyasal nüfuz alanlarını da genişlettiğini ifade eden Aldaş, şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye ise bu yarışta çoğu zaman tüketici konumunda kalıyor; dışa bağımlı altyapılar, lisanslı sistem yazılımları, veri güvenliği konusunda kontrol dışı sistemlerle karşı karşıya. Hayatınızdan Google,  Netflix, Chatgpt, Yandex, Whatsapp`ın çıktığını düşünün. Bunlar ülkeyi durdurmaz ama hayatı ciddi miktarda aksatacağını da herhalde hepimiz kabul ederiz. ‘Dijital kaos` gününde çok küçük bir prototipini yaşadığımız üzere teknolojik bağımlılık sağlık, savunma, kent bilgi sistemleri, eğitim teknolojileri başta olmak üzere tüm hayatımızı tehdit etme potansiyeline sahip ve bu tehdit her geçen gün artıyor.  Buna ek olarak gündelik dar çıkarlarla ya da deneme yanılma yöntemleri ile yapılan teknolojik tercihlerle ülkenin zaten sınırlı olan kaynakları da boşa harcanıyor. Türkiye`nin teknoloji politikaları, salt yatırım ve girişimcilik perspektifinin ötesine geçerek, kamusal bilgi altyapılarını, açık kaynak stratejilerini, eğitim politikalarını ve mühendislik kapasitesini toplumsal yarar temelinde yeniden inşa edilmelidir. Bu aynı zamanda Teoman Öztürk`ün vurguladığı TMMOB olarak benimsediğimiz ‘yurtseverlik` anlayışının günümüzdeki en güzel göstergelerinden biri olacaktır."

Aldaş, "Bilgisayar Mühendisleri Odası olarak, birliğimizin bu günlere kadar getirdiği bakışı sayısal çağa taşıyan bir anlayışla hareket ediyoruz. Bizler, teknolojinin toplumu yoksullaştıran, bölen, eşitsizlikleri arttıran ve bütün bunlara gönüllü ya da gönülsüz susan değil; birleştiren, eşitleyen, özgürleştiren bir araç olması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu yolda da yalnız olmadığımıza inanıyoruz" diye konuştu.