II. Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Sempozyumu kapsamında düzenlenen “Yenilenebilir Enerjinin Geleceğini Şekillendirmek: Katılımcı Modeller, Yenilikçi Çözümler ve Dijital Dönüşüm” başlıklı oturumda, İzmir’in karbon nötr hedefleriyle yenilikçi çözümler için öne çıktığına vurgu yapılarak binalara entegre fotovoltaik sistemler ve enerjide dönüşümün anahtarı olarak değerlendirilen dijital modellemeye ilişkin gelişmeler aktarıldı.

II. Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Sempozyumu kapsamında, 25 Mayıs 2025 tarihinde Doç. Dr. Mete Çubukçu yönetiminde "Yenilenebilir Enerjinin Geleceğini Şekillendirmek: Katılımcı Modeller, Yenilikçi Çözümler ve Dijital Dönüşüm" başlıklı oturum düzenlendi. Bu oturuma Valentino Piana "Yenilikçi Yenilenebilir Enerji Uygulamaları ve Gelecek Perspektifi", Astrid Schneider "Güneş Enerjili Akıllı Şehir Teknolojisi: Bina Entegre Fotovoltaik Enerjinin Önemi", Fırat Taner Yapalı ise "Enerji Yönetiminde Yeni Ufuklar: Dijital Modelleme, Regresyon Tabanlı İzleme ve Verimlilik Uygulamaları" başlıklı sunumlarıyla katılım sağladılar. Piana: İzmir`in Potansiyeli Yüksek İlk sunumu gerçekleştiren Valentino Piana, yenilenebilir enerjinin ekonomik, yerel ve küresel boyutlarını ele aldı. İzmir`in karbon nötr hedefleriyle Avrupa`daki birçok şehirden ileri olduğunu vurgulayan Piana, "İzmir, hızlı bir karbonsuzlaşma açısından çok önemli bir şehir. İsviçre`de bile İzmir`in yaptığı çalışmalar yok" diye konuştu. Yenilenebilir enerjinin enerji üretiminde yüzde 90`a ulaşmasının hedeflendiğini ifade eden Piana, bu hedefe ulaşmada güneş, rüzgâr, su ve depolama teknolojilerinin entegrasyonunun kritik olduğunu belirtti. "Elektrik maliyetinin uzun vadede sıfıra yaklaşacağını öngörüyoruz. Yenilenebilir enerjide ilk yatırım sonrası operasyon maliyetleri çok düşük" diyerek ekonomik avantajlara dikkat çekti. Piana, İzmir`i bir "yaşayan laboratuvar" olarak tanımladı ve sensörlerle donatılmış şehirlerin enerji dönüşümünde öncü olabileceğini savundu. Elektrikli araçlar, tarım makineleri ve gıda üretiminde yenilenebilir enerji kullanımının sürdürülebilirlik için hayati olduğunu vurgulayan Piana, "Eğer tarım elektriğe dayalı olursa, İzmir gibi zirai merkezlerde gıda üretiminde sürdürülebilirlik sağlanabilir. İklim değişikliği nedeniyle gıda kıtlığı riski artıyor; yerel ve küçük ölçekli işletmeler desteklenmeli" dedi. Depolama teknolojilerinin önemine de değinen Piana, Avrupa`daki elektrik kesintilerinin (örneğin, İspanya ve İtalya`da yaşananlar) yetersiz depolama kapasitesinden kaynaklandığına dikkat çekerek, "İspanya`daki kesintiler, şebekede yetersiz depolama ve koordinasyon eksikliğinden kaynaklandı. Bataryalar, ana şebeke noktalarına yerleştirilmeli." önerisinde bulundu. Küresel bağlantısallığın yenilenebilir enerji kullanımını artırabileceğini ifade eden Piana, "Sabah Kapadokya`da üretilen güneş enerjisi, akşam Portekiz`e aktarılabilir. Küresel bir enerji paylaşımı sistemi kurmalıyız" dedi. "Bina Yüzeyleri" İkinci sunumu gerçekleştiren Astrid Schneider ise binalara entegre fotovoltaik sistemlere ve akıllı şehir teknolojilerine dikkat çekti. Küresel ısınmanın alarm verici boyutlara ulaştığını vurgulayan Schneider, "Şubat 2024`te Kuzey Kutbu`nda +11°C sıcaklık artışı gözlendi. 2023`te küresel sıcaklık artışı 4,5°C`ye ulaştı. Şehirler, enerji talebinin yüzde 60`ını oluşturuyor ve emisyonları azaltmada büyük sorumlulukları var." dedi. Binaların çatı ve cephelerinde fotovoltaik paneller kullanarak enerji üretimini artırabileceğini belirten Schneider, "Berlin`deki gökdelenlerde cam balkonlar güneş enerjisi için kullanılabilir. 2024`te 600 GW fotovoltaik kurulum yapıldı; 1 GW, 6 kilometrekarelik panel alanı demek" bilgisini paylaştı. Almanya`nın 2030`da 250 GW fotovoltaik hedeflediğini, ancak binaların yalnızca yüzde 10`undan azının şu anda bu teknolojiyi kullandığını ifade eden Schneider, tarihi binalarda estetik kaygılar nedeniyle renkli ve yuvarlak paneller geliştirildiğini anlattı. Kanada ve İsveç`teki yarı şeffaf panel örneklerini paylaşan Schneider, "Endüstri 4.0 ile bireyselleştirilmiş panellerin toplu üretimi, maliyetleri düşürüyor. Çatı ve otoparklarda standart panellerle gölgeleme sağlanabilir" dedi. Almanya`daki projelerde güneş panelleri, ısı pompaları ve bataryalarla entegre edilerek yüzde 100 yenilenebilir enerji hedeflendiğini belirtti. Soru-cevap bölümünde, fotovoltaik sistemlerin insan sağlığı üzerindeki etkileri de değerlendiren Schneider, "Modern sistemlerde sağlık riski yok. Agro-fotovoltaik araştırmalar, gölgelemenin pozitif sonuçlar verdiğini gösteriyor" diye konuştu. Dijital Modelleme ve Verimlilik Son sunumu gerçekleştiren Fırat Taner Yapalı ise enerji yönetimi, dijital modelleme ve regresyon tabanlı verimlilik uygulamalarını ele aldı. Dijitalizasyonun, fiziksel büyüklüklerin sayısal olarak modellenmesi anlamına geldiğini belirten Yapalı, "Sensör teknolojilerinin ucuzlaması, yüksek çözünürlüklü ve sık veri toplamayı mümkün kılıyor. ISO 50001 standardı, enerji performans indikatörlerinin tanımlanmasını sağlıyor" dedi. Regresyon analizinin, enerji tüketimini üretim miktarı, hava sıcaklığı, nem oranı gibi parametrelere bağlı olarak modellediğini açıklayan Yapalı, "R² değeri 0,75`in üzerindeyse model geçerli kabul edilir. Parçalı regresyon, farklı üretim aralıkları için ayrı modeller kurmayı sağlar" bilgisini verdi. Yapalı, sektörel örneklerle modelleri detaylandırdı: "Tel çekmede, ince tel daha fazla enerji tüketir. Çimento sektöründe, bilye sayısı ve incelik modellemeye dahil edilmeli. Madencilikte, cevher inceliği ve değirmen tipi dikkate alınmalı." Sürdürülebilirlik raporlamasının da bu modellerle yapılabileceğini vurgulayan Yapalı, "Karbon ayak izi, işçilik ve malzeme tüketimi modellenebilir. Dar aralıkta tahminleme, verimlilik fırsatlarını ve anomalileri tespit eder" dedi. Örneğin, bir otelin enerji tüketim modelinde doluluk oranına göre farklı denklemler kullanılabileceğini belirterek, "Yüzde 50 dolulukta bir odanın enerji tüketimiyle yüzde 90 dolulukta bir odanın tüketimi aynı değil. Parçalı regresyonla daha doğru tahminler yapılabilir" dedi. Dijitalizasyona başlangıç için basit bir yaklaşım öneren Yapalı, "OSOS verileri ve üretim raporlarıyla temel modeller kurulabilir. Örneğin, bir et entegre tesisinde geçmiş verilerle yüksek hassasiyetli tahminler yapılabilir" diye konuştu.
|