 |
Elektrik kaynaklı orman yangınları Hem izmir Valisi`nin açıklamaları hem de görgü tanıklıkları Çeşme`den Ödemiş`e, Foça`dan Seferihisar`a kadar çok geniş bir alanda günlerce devam eden ve 3 kişinin hayatına mal olan yangınların en azından bir kısmını elektrik kaynaklı olduğunu göstermekte.
Elektrik kaynaklı orman yangınları ancak kamusal bir anlayışla önlenebilir Her sene olduğu gibi bu sene de, ülkemizde yaz aylarının gelmesiyle birlikte yaygın orman yangınları yaşıyoruz. Yangınların bir kısmı mangal ateşi, sigara izmariti, cam kırıkları vbnedenli olmasına karşın, birçok olayda görüldüğü gibi, elektrik şebekesi de hergeçenseneoranı artan ana etkenlerden biri haline geldi. Resmî istatistiklere göre orman yangınları nın yaklaşık%5‘i, yanan orman alanlarının ise %25‘i elektrik kaynaklı. Hatırlanacağı üzere, geçen yıl 20 Haziran‘da Diyarbakır-Mardin arasında, enerji hatları kaynaklı yangında binlerce hektar alan tarım alanı yok olmuş, yüzlerce hayvan ve 15 insan yaşamını yitirmişti. 2021‘de Muğla‘da ve Marmaris‘te, 2022‘de Datça‘da, 2023‘te Çanakkale‘de yaşanan orman yangınlarının da resmî nedeni elektrik kaynaklı olarak kayıtlara geçti. Bu sene de kimi tartışmalar olmakla birlikte hem izmir Valisi‘nin açıklamaları hem de görgü tanıklıkları Çeşme‘den Ödemiş‘e, Foça‘dan Seferihisar‘a kadar çok geniş bir alanda günlerce devam eden ve 3 kişinin hayatına mal olan yangınların en azından bir kısmını elektrik kaynaklı olduğunu göstermekte. Elektrik kaynaklı orman yangınları teknik olarak iyi bilinen bir fenomen; çıkış nedenleri ve alınması gereken önlemler konusunda da zengin bir literatür oluşmuş durumda. Temel nedenleri kısaca listelemek gerekirse; a) Hatların devrilmesi/kopması Tıpkı evler ve ofis binaları gibi, elektrik iletim ve dağıtım sistemleri de kısa devre arıza koşullarını tespit eden ve sistemdeki hasarı sınırlamak için çalışan koruyucu cihazlar (örn. sigortalar, devre kesiciler) içerir. Bu cihazların arızaları hızlı bir şekilde gidermesi amaçlanmıştır, ancak tek bir enerjili hat iletkeninin kopup toprağa düştüğü vakaların % 30‘unda ortaya çıkan arızada, birsigortanın veya devre kesicinin açamayacağı kadar az akım oluşur. Böyle bir durumda uzun bir süre, genellikle onlarca dakika boyunca devre kesilmez ve enerjili iletken, ark oluşturarak, özellikle yüksek yangın riski olan bir alanda, bitki örtüsünü ve diğer malzemeleri kolayca tutuşturur. b) Bitki Örtüsü Teması - Elektrik hatlarına uygun mesafede olmayan ağaçlar ve diğer bitki örtüsü birçok yönden yangına neden olabilir. Enerjili bir hatta değen ya da devrilen bir ağaç, hattı da devirebilir. Ayrıca yeterli bir süre boyunca iki farklı fazdaki hat iletkenine aynı anda değen bir dal tutuşabilir. Dal temas halinde ve ark üretecek bir şekilde kalırsa, sonunda hattın kopmasına ve hasarın büyümesine neden olabilir. c) Tellerin birbirine teması - Enerji nakil hatları, normal çalışma koşulunda birbirleriyle temas etmelerini önlemek için iletkenler arasında yeterli boşluk olacak şekilde tasarlanmıştır. Bununla birlikte, bazı olağandışı durumlar, hat iletkenlerinin birbirine çarpmasına neden olabilir. Bu çarpma sonucu, yüksek enerjili ark oluşur ve ormanlık alanlarda yangınlara sebebiyet verebilir. d) Ekipman arızaları - Elektrik hat bileşenleri çoğunlukla (örneğin sigortalar, izolatörler, transformatörler, ...) onlarca yıl sorunsuz hizmet sağlar. Diğer yandan tipik bir hat yüzlerce hatta binlerce bileşene sahip olabilir ve zaman içerisinde tedrici bir bozulmaya uğrayan kimi komponentler tamamen bozulmadan önce geleneksel teknolojiler tarafından tespit Kimi tartışmalar olmakla birlikte hem izmir Valisi‘nin açıklamaları hem de görgü tanıklıkları Çeşme‘den Ödemiş‘e, Foça‘dan Seferihisar‘a kadar çok geniş bir alanda günlerce devam eden ve 3 kişinin hayatına mal olan yangınların en azından bir kısmını elektrik kaynaklı olduğunu göstermekte. edilemeyecek kadar küçük seviyelerde ark ve kıvılcım oluşturabilirler. Zamanla, ark ve kıvılcım yoğunluğu artabilir ve "uygun" koşullar altında yanıcı maddeleri tutuşturabilir. Bütün bunlar iyi bilinen ve gerekli önlemlerle tamamen olmasa dahi büyük oranda önlenebilecek gerçeklerdir: Ormanlık alanda enerji nakil hattı tesis edilecekse, gerilim seviyesine uygun olarak yaklaşım mesafeleri kontrol edilmeli, hat gerginliği ve faz mesafelerine dikkat edilmelidir, işletme aşamasında ise elektrik dağıtım şirketleri tarafından ormanlık bölgelerde yer alan elektrik hatları yaz mevsimi öncesi ve mevsim boyunca sürekli kontrol edilmeli, hatlarda tekniğine uygun yapılmamış ya da gevşek ekler ve bağlantılar, kırık izolatörler, uygun olmayan YG sigortalar düzeltilmeli, topraklama sisteminin işlerliği ve yönetmeliğe uygunluğu kontrol edilmeli, elektriksel koruma önlemleri kontrol edilmeli, elektrik direk diplerinin temizliği ve hat güzergâhındaki ağaçların bakımı gerçekleştirilmelidir. Orman Genel Müdürlüğü tarafından ise orman içinde yer alan tüm elektrik hattı güzergâhındaki ağaçların bakımı ve budanmasının yapıldığı takip edilmeli, dalların iletim hatlarına temasına izin verilmemelidir. Ayrıca günümüzde yangınların büyümeden tespit edilebileceği sensörler ve kameraların da yer aldığı, görüntü işleme ve yapay zekâ yazılımlarının yer aldığı sistemler kullanılmalı, müdahale ekipmanlarının yanı sıra yangın algılama ve erken uyarı sistemlerine de yatırım yapılmalıdır. Diğer yandan yaşadığımız yalın gerçek bize göstermektedir ki, özelleştirmelerle beraber özel dağıtım şirketleri bu bakımları birer maliyet kalemi görmekte ve dahası bu işi yapacak yeterli sayıda mühendis ve teknisyen çalıştırmadıkları için bu bakımları hakkıyla yapmamaktadır. Günlük kâr kaygısıyla hareket eden, gerekli bakımları, teknik personel istihdamını, test-ölçüm ve denetim faaliyetlerini birer maliyet kalemi olarak gören; işletmekle yükümlü olduğu bu yapının sürekli bir yenilenme ve gelişme zorunluluğu içinde olduğunu fark etmeyen, genç mühendislerin asgari ücret civarında ücret aldığı, az sayıdaki deneyimli kadronun ancak günü kurtarmaya çalıştığı özel dağıtım şirketlerinin elektrik dağıtım şebekelerini gereğince işletmesi mümkün değildir. Bütün bunları gerçekleştirebilecek, mevzuatı güncelleyecek, elektrik şebekesini yaşar-kılacak gerekli bakım, onarım, test, denetim ve yenileme faaliyetlerini hakkıyla yapabilecek, mühendislik eğitimi müfredatını güncelleyecek; özetle üretimi, iletimi ve dağıtımıyla sistemi, bütünsel olarak ele alıp yeniden yapılandıracak tek özne kamudur. Elektrik Mühendisleri Odası olarak, özelleştirmelerin ilk yasal mevzuatı oluşturulmaya çalışıldığı günden bu yana, bu alanın özelleştirilmesinin büyük bir hata ve halka karşı suç olduğunu ısrarla söyledik. Ne yazık ki, özelleştirmeler sonucunda tam da uyardığımız gibi, elektrik fiyatları düşmek bir yana, yıldan yıla artıp kabul edilemez bir noktaya ulaştı; enerji yoksulluğu acil ve ciddi bir sorun haline geldi, dağıtım şebekeleri bakımsızlık ve yatırımsızlık içinde kendi kaderine terk edilmiş, ölümlere ve yıkımlara yol açan bir durumda. Dün Isparta‘da, Diyarbakır‘da, Mardin‘de, bugün izmir‘de, belki yarın henüz bilmediğimiz bir başka yerde; kışın yaygın kesintiler sonucu elektriksiz kalarak, yazın tarım alanlarında, ormanlık bölgelerde elektrik kaynaklı yangınlarla ya da yağmurlu havada bir su birikintisinden geçerken çarpılma sonucu yitirdiğimiz yaşamlarla her gün elektrik sistemi kaynaklı yeni bir felakete uyanıyoruz. Özetle elektrik şebekesi toplumsal mücadelenin merkezî bir alanıdır. Her geçen gün daha net bir şekilde görülmektedir ki, seçenekler yaşam ve ölüm arasındadır. Elektrik dağıtım şirketleri yeniden ve bu defa gerçek anlamıyla kamulaştırılmalar.
|
 |
|