 |
Türkiye genelinde yaz aylarında artan orman yangınları, yalnızca doğayı değil, altyapı sistemlerinin güvenliğini de yeniden gündeme taşıdı. Sakarya’dan Karabük’e, Eskişehir’den Manisa’ya kadar çok sayıda şehirde çıkan yangınların ardından uzmanlar, yangınların sadece yüksek sıcaklık ve ihmalle açıklanamayacağını, uzun süredir güncellenmeyen enerji nakil hatlarının da büyük risk oluşturduğunu vurguluyor.
www.haberfokus.com Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), özellikle orman içinden veya yakınından geçen havai enerji hatlarının yangınlara zemin hazırladığını belirtiyor. Bu kurumlar tarafından hazırlanan raporlarda, eski tip iletkenlerin gevşek bağlantılarla kullanılması, izolatör arızaları, hat altlarının temizlenmemesi ve enerji koridoru denilen alanlarda yeterli budama yapılmaması gibi nedenler öne çıkıyor. Mevzuat gereği 2 yılda bir yapılması gereken kontrollerin birçok bölgede aksadığına dikkat çekiliyor.
Sakarya‘da son günlerde peş peşe yaşanan yangınlar da bu altyapı sorunlarının etkisini gözler önüne seriyor. Geyve, Akyazı ve Hendek gibi ormanlık ve dağlık bölgelerde çıkan yangınların, sık ormanlık alanlardan geçen elektrik hatlarına oldukça yakın noktalarda başlamış olması tesadüf olarak görülmüyor. Bölgede yaşayan vatandaşlar, bazı direklerin onlarca yıldır yerinde durduğunu, hat altı budama çalışmalarının nadiren yapıldığını ifade ediyor.
TMMOB`un uyarıları yalnızca teknik değerlendirmelerle sınırlı değil; kurum, elektrik altyapısının özelleştirilmesinden bu yana denetimsizliğin arttığını, dağıtım şirketlerinin kâr odaklı çalışmasının kamusal sorumluluğu zayıflattığını savunuyor. Türkiye genelinde elektrik dağıtımı 2013 yılı itibarıyla tamamıyla özel şirketlerin kontrolüne geçmiş durumda. SEDAŞ, BEDAŞ, ADM, OEDAŞ gibi büyük dağıtım şirketleri, farklı bölgelerde binlerce kilometrelik enerji hattının bakımından sorumlu. Ancak EMO`ya göre bu şirketlerin bir kısmı, enerji nakil hatlarının yalnızca arıza çıktığında müdahale edilen pasif unsurlar gibi görülmesine yol açıyor. Düzenli bakım, koridor temizliği ve izleme sistemleri yeterince uygulanmıyor.
Özellikle kırsal bölgelerde, hatların güzergâhı halen ormanlık alanların içinden geçiyor. Oysa gelişmiş ülkelerde bu tür güzergâhlar ya açık alanlara alınmakta ya da kritik bölgelerde yer altına indirilmektedir. Türkiye`de ise bu uygulamalar hâlâ istisnai düzeyde. Bu da, sıcak hava ve rüzgâr gibi doğal etkenlerin yanı sıra, teknik ihmalin de yangınların başlıca tetikleyicisi haline gelmesine neden oluyor.
Yangınları önlemek için halkı uyarı mesajlarıyla bilinçlendirmek elbette önemli. Ancak uzmanlara göre esas yapılması gereken; kamu denetiminin yeniden güçlendirilmesi, dağıtım şirketlerinin bakım yükümlülüklerinin sıkı şekilde takip edilmesi ve enerji hatlarının ormanlarla çakışan kısımlarında altyapı dönüşümünün başlatılması. Basit görünen önlemlerle önlenebilecek yangınlar, sistematik denetim ve teknik iyileştirme olmadan her yaz doğaya ve yaşam alanlarına büyük zararlar vermeye devam edecek.
Sakarya`daki yangınların da bir kez daha gösterdiği gibi, sadece doğa değil, ihmal edilmiş altyapı da alev alıyor. Ve bu alevler, yalnızca ormanı değil; sorumluluğu da yakıyor.
|
 |
|