 |
Sınırı aşmak kaçınılmaz. Mum ışığında oturma dönemi. EPDK`nin konut aboneleri için yıllık tüketim limitini düşürme planı, milyonlarca hanenin faturalarında gizli zam etkisi yaratacak. EMO Başkanı Ulutaş, `Bu eğilim, kamunun piyasadan çekilme niyetinin göstergesi` dedi.
İlayda SORKU Yıllardır enerji sektöründe piyasacı politikaları hayata geçiren AKP iktidarı, elektrik maliyetlerini şirketler lehine yeniden şekillendiriyor. Geçen yıl konut aboneleri için limiti düşüren ve milyonlarca haneyi ulusal fiyat tarifesinden çıkararak borsadaki yüksek fiyatlarla karşı karşıya bırakan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), şimdi aynı adımı 2026 için tekrar ediyor. EPDK tarafından hayata geçirilmesi planlanan düzenlemeyle yıllık tüketim limiti düşürülürse, milyonlarca konut ulusal tarifeden çıkarak serbest piyasa fiyatlarına tabi olacak. Yeni uygulama hayata geçerse, özellikle yüksek tüketimli aboneler ve ısıtma-soğutma için elektrik kullanan haneler faturalarında ciddi artışla karşılaşacak. Devletin sağladığı sübvansiyonlardan çıkarılacak milyonlarca hanenin, elektrik borsasındaki dalgalanmalara bağlı fiyatlarla faturalandırılması bekleniyor. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Başkanı Mahir Ulutaş, uygulamanın pratikte gizli zam anlamına geldiğini ve vatandaşın borsanın insafına bırakıldığını şöyle aktardı: "Enerji tüketici açısından iki türlü uyarlandırılıyor: ulusal tarife ve serbest piyasa/ usulü. Ulusal tarifede devlet bazı durumlarda pahalı alıp ucuza satarak kamuya zarar verecek şekilde sübvansiyon uyguluyor; faturalarla yapılan hesaplamalar gerçekçi değil. Piyasalaştırılan alanda (borsa veya ikili anlaşmalarla) devletin özel üreticilerden Dört kişilik bir ailenin yıllık ortalamasının yaklaşık 3 bin kWh sınırı normal tüketime yakın hale geldi. Özellikle ısıtma/ soğutma için elektrik kullanan hanelerin sınırı aşması neredeyse kaçınılmaz. Ortak kullanımlar (apartman, site ortak alanları) hesaba katılmadan sadece hane tüketimleri üzerinden hesap yapılması yanlış sonuç veriyor. Bu eğilim, kamunun piyasadan çekilme niyetinin göstergesi; enerji piyasasının kuruluş ideolojisinde herkesin ‘serbest tüketici‘ olması isteniyordu. Bugünkü uygulamalar bu hedefe doğru bir yönelim gösteriyor. Devam ederse, yıllar içinde limitlerin daha da düşürülüp herkesi borsaya bağlayacak bir yapı kurulması riski var; kesinleşmiş değil ama endişe ediyoruz. pahalıya aldığı enerji, vatandaşa sübvansiyon görüntüsü altında maliyet yansıtıyor; bu bile yüksek bir yük oluşturuyor." ALTERNATİF YOK Yüksek tüketim grubuna giren aboneler için serbest tüketici sistemiyle ilgili aktarımda bulunan Ulutaş, "Tüketim gruplarına göre farklı limitler var. Bir üst limite girenler için devlet ‘seni ulusal tarifeden çıkarıyorum; ya serbest perakende firmasıyla anlaş ya da son kaynak tarifesi kapsamında yüksek fiyattan fatura ödersin‘ diyor. Fiiliyattaysa perakende firmaları pratikte yok; dağıtım şirketlerinin ikiz kardeşi gibi hareket eden perakende şirketleri var. Vatandaşların tedarikçi seçme imkânı yok; kağıt üzerinde serbest tüketici olsa da, uygulamada yüksek tarifeden fatura ediliyor. Bu durum faturaların büyük oranda zam olarak yansıyacağı anlamına geliyor. Vatandaşın pazarlık gücü veya alternatif tedarik bulma imkânı yok" şeklinde konuştu. ÖNLEM ALINAMIYOR Son olarak aynı uygulamanın geçen yıl da hayata geçirildiğine değinen Ulutaş, "2024 sonunda konutların serbest tüketici limitini bir anda yıllık 1 milyon kVVh‘ten 5 bin kVVh‘e düşürdüler; çok radikal bir düşüş oldu. Biz buna itiraz edip dava açtık; dava devam ediyor. 2025 sonunda, 2026 için limitin 5 bin kVVh‘den 3 bin kVVh‘e düşürüleceğine dair küçük emareler var; henüz resmîleşmedi. Resmî olarak ‘enerji fiyatlarına zam yapmıyorum‘ denilse bile, borsada anlık fiyatların yüksek olması nedeniyle 3 bin kVVh‘in üzerindeki tüketim için fiilen zam oluşuyor. Limitin yıl sonunda duyurulması halkın önlem almasını engelliyor; 10 aylık tüketim sonrası bir anda düşürülünce halkın önlem alma şansı sınırlı kalıyor" dedi.
|
 |
|