GÜNDEM  - 25.11.2025

 
TMMOB 48. Dönem Kadın Çalışma Grubu, 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı.
 

BU GERİCİ KARANLIĞI KABUL ETMİYORUZ!

25 Kasım, Birleşmiş Milletler tarafından "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" ilan edilmiştir. Bugün, yalnızca anma değil; her gün artan eşitsizliğe karşı ortak mücadelemizin hatırlatılmasıdır.

Kadına yönelik şiddet; fiziksel, psikolojik, ekonomik, dijital ve toplumsal biçimlerde süren yapısal bir insan hakları ihlalidir. Cinsiyetçi normlardan beslenir, sessizlikle sürdürülür.

TMMOB`nin yıllardır vurguladığı gibi, tek adam rejimi altında hukukun siyasallaşması ve toplumsal muhalefetin susturulması, kadına yönelik şiddeti artıran en temel etkenlerdir. Kadınların varlığı, emeği ve hakları bu rejimin baskıcı politikaları tarafından sistematik biçimde hedef alınmaktadır.

ILO verileri, kadınların iş yaşamında eşitsizliğe maruz kaldığını açıkça göstermektedir. Kadınların güvenceli, eşit çalışma koşullarına ulaşabilmesi için Türkiye`nin ILO`nun 190 sayılı "İşyerinde Şiddet ve Taciz Sözleşmesi"ni onaylaması şarttır. Eşit işe eşit ücret, kreş hakkı, sendikal örgütlenme ve toplumsal cinsiyet temelli ücret farklarının kaldırılması temel hedef olmalıdır.

"Aile" ve "genel ahlak" adı altında hazırlanmakta olan 11. Yargı Paketi, kadınların, çocukların ve LGBTİQ+ bireylerin eşit ve güvenli yaşam hakkını tehdit etmektedir. Bu düzenleme, AKP iktidarının uzun süredir sürdürdüğü kazanılmış hakları budama ve toplumu tek bir yaşam biçimine mahkûm etme politikasının yeni bir adımıdır.

Bu, kadın cinayetlerinin politik olduğunun en açık göstergesidir.
Bizler biliyoruz ki kadınlara yönelik her saldırı, ortak geleceğimize, toplumsal barışa ve adalete yönelmiş bir tehdittir aynı zamanda.

Tek adam yönetimi döneminde hukukun içi boşaltılmış, koruyucu mekanizmalar etkisizleştirilmiş, kadınların yaşam hakkı siyasi çıkar hesaplarına kurban edilmiştir. İstanbul Sözleşmesi`nden hukuksuz biçimde çıkılması bunun en çarpıcı örneğidir. 6284 sayılı Kanun, Türkiye‘de kadına karşı şiddetin önlenmesi ve aile içi şiddetle mücadele amacıyla çıkarılmış önemli bir kanundur; ancak yeterince uygulanmamaktadır.

Yaşamlarımızı koruma altına alan tüm kanunlar derhal uygulanmalı; İstanbul Sözleşmesi`nin ilkelerine uygun biçimde şiddeti önleyen, koruyan ve failleri cezalandıran uygulamalar yeniden hayata geçirilmelidir.

Verilere göre kadın cinayetleri son dört yılda %38,6 artmış ve 2024 yılında 452 kız kardeşimiz katledilmiştir.
Sadece Ekim 2025`te 19 kadın öldürüldü, 22 kadın şüpheli şekilde hayatını kaybetti. 2025`in ilk 11 ayında 391 kadın canilerce aramızdan koparıldı.

Bu tabloya rağmen hâlâ çözüm üretmeyen iktidara sesleniyoruz:
KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR!

Şiddeti destekleyen, cinayetleri görmezden gelen, Medeni Kanun`u değiştirmeye çalışan, cezasızlığı destekleyen, kadınları eğitimden ve kamusal yaşamdan dışlayan; tek adam yönetiminin gerici, laikliği ve eşitliği yok sayan AKP zihniyetine karşı sesimiz bir:
Artık yeter!

Yaşamlarımıza, emeğimize, geleceğimize sahip çıkmaktan vazgeçmeyeceğiz!
Bizi yok sayamazsınız. Emeğimizle, aklımızla, direncimizle buradayız.
Bize dayatılan bu gerici karanlığı kabul etmiyoruz.
Eşitlikten, özgürlükten, kazanılmış haklarımızdan vazgeçmiyoruz!

Birlikte, omuz omuza direniyoruz. Eşitliğin, adaletin ve özgürlüğün olduğu, kadınların korkmadan yaşadığı bir ülke istiyoruz.
Bu yüzden inatla katledilen tüm kadınların adını yaşatacağız.

"Narin`e, Rojin`e ne oldu? Gülistan nerede?" diye sormaktan, adalet talep etmekten vazgeçmeyeceğiz.

Sessiz kalmak suça ortak olmaktır.
Kadın dayanışması yaşatır!

Yaşamak istiyoruz: adil, eşit, özgür ve korkusuz.
Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz.
 

Yaşasın Kadın Dayanışması!
Yaşasın TMMOB Kadın Örgütlülüğü!
YAŞASIN TMMOB!

TMMOB 48. Dönem Kadın Çalışma Grubu