|
Türkiye Elektrik Kurumu'nun parçalanması ile dağınık ve çok başlı bir yönetim oluşturularak enerji sektöründe tam bir kaos ortamı yaratıldı... IMF, şimdi de aynı senaryonun Türk Telekom'da uygulanmasını istiyor... Önce PTT, Posta Telgraf ve Türk Telekom olarak ikiye ayrıldı...Daha sonra Türk Telekom KİT statüsünden çıkartılıp anonim şirket haline getirildi... Türk Telekom satılmak istendi; satılamayınca da bir holding bünyesinde sekiz ayrı şirkete bölünüyor... Türk Telekom'un bölünerek "yeniden yapılanma planı"nı ise ABD'nin en büyük enerji şirketi Enron'un ve telekomünikasyon şirketi WorldCom'un danışmanlığını yapan Arthur Andersen hazırladı... İlginçtir, Arthur Andersen, iki Amerikan şirketindeki milyarlarca dolarlık usulsüzlüğün de birinci derecede danışmanı!
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası:
"Hangi kriterlerle seçildiği belli olmayan şaibeli ve güvenilmez bir şirketin hazırladığı raporla Türk Telekom'un yeniden yapılandırılması ülke ihtiyaçlarından değil yerli ve yabancı çokuluslu tekellerin taleplerine göre yapılmaktadır. Sekiz ayrı şirket, bir de holding olmak üzere Türk Telekom'dan dokuz ayrı yönetim kurulu, yatırım, atama ve ücretlendirmeden sorumlu üç kurul, dört başkan ile her bir şirket için ortalama beş daire başkanlığı oluşturulmaya çalıştırılmaktadır. Bu işlem 56 yönetim kurulu üyeliği, dokuz genel müdür, en az iki genel müdür yardımcısı ve 40 daire başkanı demektir. Böylece 128 düzey kadro oluşturulacaktır.
Halen, 24 üst düzey yönetici ile yürütülen hizmetler yeni yapılanma ile 137 kişi ile yürütülecektir. Kısaca 113 kişiye daha üst düzey yöneticilik kadrosu sağlanacaktır. Bu şekilde, siyasi kadrolaşmanın önü daha da açılmış olacaktır. Kurulacak şirketlerin alt birimlerinin ne şekilde oluşturulacağına ilişkin hiçbir ön çalışmanın yapılmamış olması da ayrı bir soru işaretidir. Önerilen yapı, fiili anlamda Türk Telekom'u işlemez hale getirecektir.
Bu şekilde diğer özelleştirmelerde olduğu gibi kurum kısa bir süre sonra zarar eden çok başlı ve deneyimsiz elemanlardan oluşan bir yapıya dönüşecek, bu şekilde özelleştirmenin gerekli olduğu konusunda kamuoyu daha kolay ikna edilebilecektir.
Ülkemizde tüm kamusal alanların tasfiyesinde aynı plan uygulanmaktadır. Önce kurumların içleri boşaltılarak ve bölünerek çalışamaz hale getiriliyor, ardından yatırımlar durdurularak kurumlar kısa sürede ciddi görev zararları ile karşı karşıya bırakılıyor. Kendisini milliyetçi olarak tanımlayan bir iktidar tarafından IMF programları doğrultusunda yapılan bu uygulamaların olumsuz sonuçlarını ülkemiz her alanda yaşayarak görecek, 'milliyetçilik' söylemleri ile ülkemizin ulusal bağımsızlığının nasıl yok edilmek istendiğine şahit olacağız."
|
|
|