YAZILI BASINDA ODAMIZ

 
Funda ÖZKAN

Cumhurbaşkanı Sezer, kendisine bağlı olan Devlet Denetleme Kurulu'na talimat vermiş, enerjideki fahiş fiyat konusu incelemeye alınmıştı.

Devlet Denetleme Kurulu'nun (DDK) bir aydır devam eden çalışması, nisan ayına kadar sonuçlanacak. Sonuçlandığında da DDK raporu, en çok fahiş fiyatların düşürülebilmesi için enerji üreticileriyle masaya oturmaya hazırlanan Hazine'nin işine yarayacak.
 

Keza Başbakanlık Teftiş Kurulu da bir süredir benzer bir çalışma yürütüyor.

Bu arada Enerji Bakanı Hilmi Güler, bu iki önemli müfettiş ekibinin teftişinin yanı sıra 'bir komisyon' da kendisi kurmaya karar vermiş.

Komisyonun başında Enerji Bakanlığı'nın eski Teftiş Kurulu Başkanı Cevdet Malkoç oturuyor.

Cevdet Malkoç, Refahyol döneminin teftiş başkanıydı.

Bir başka ünlü Malkoç'un, Şeref Malkoç'un yeğeni. Şeref Malkoç da Erbakan hocanın avukatı ve eski Fazilet milletvekiliydi, dahası Erbakan çevresinin etkin ismi.

Yeğen Cevdet Malkoç'un Refahyol iktidarından sonra şimdi tekrar bakanlıkta aktif hale gelmesi tabii ki anlamlı.

Bürokrasiyi bilenler, enerjideki yolsuzluğu araştırmak için özel bir komisyon kurulmasının gerekçesini merak edeceklerdir.

Doğru.

Ne de olsa Enerji Bakanlığı'nın da yolsuzlukları, usulsüzlükleri araştırsın diye kurulmuş halihazırda teftiş kurulu var... Ancak Enerji Bakanı Hilmi Güler, bakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Tuğrul Turhan'ı geçenlerde görevden aldı.

Gerekçe olarak da savcılığa yapılan bir suç duyurusunu gösterdi.

Tuğrul Turhan, Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan dönemini iyi teftiş etmemekle suçlanıyorsa diyecek bir şey yok.

Ancak anlatılanlar, Tuğrul Turhan'ın sosyal demokrat kimliği nedeniyle 'tepkileri' üzerine çekmiş olduğu. Aynı zamanda Tuğrul Turhan'ın, AKP iktidarı açısından bir 'dezavantajı' da, İslami söylemli partilerin başdüşmanlarından Yekta Güngör Özden'in yeğeni olması. Nitekim Refahyol döneminde de yine Tuğrul Turhan görevden alınmış, yerine Cevdet Malkoç getirilmişti.

Hatta şu an görevden alınmasını sağlayan, savcılıktaki hakkındaki suç duyurusunun da 'isimsiz, imzasız' olduğu iddia ediliyor.

Bu iddiayı destekleyecek argümanların temelini de TEDAŞ başta olmak üzere Enerji Bakanlığı'na bağlı kurumların üst düzey yönetimine getirilen yeni simalar hakkında 'irticai' faaliyetleri nedeniyle 28 Şubat sonrası raporlar hazırlanması oluşturuyor.

28 Şubat sonrasında, irticacı bürokratları tespit etmesi amacıyla görevlendirilen Başbakanlık Takip Kurulu'nda birtakım enerji bürokratları hakkında da ayrıntılı çalışma yapılmıştı.

Bu isimleri de sizlerle paylaşacağım.

Geçen hafta bu sütunlarda, Enerji Bakanı Hilmi Güler'in bakanlık koltuğuna oturduğu ilk günlerde "Enerji sektöründe yapılan yolsuzlukların üzerine gidiliyor. Bu yolsuzlukları yapanların burnundan fitil fitil getireceğiz" deyip, bayram mesajında da "Bazı belgelerin asılları yok. Asıllarını bulamıyoruz. Asılları bir şekilde kaybolmuş" şeklindeki açıklamasını eleştirmiştim. Çünkü Güler'in kaybolduğunu açıkladığı belge önemi olmayan bir mukavele.

Enerji Bakan Hilmi Güler'e "Yolsuzlukların üzerine ciddi ciddi gitmek için niyetiniz var mı, yok mu?" diye soruyordum. Henüz yanıt alamadım.



'Asıl savaş bizim piyasalarda'

Her ne kadar patronlar kulubü TÜSİAD, daha başında Türkiye'nin ABD'nin yanında yer alması gerektiğini savunmuş olsa da, AKP iktidarıyla birlikte ciddi rakibi haline yeniden gelen MÜSİAD piyasalardaki yangını da geçtik, savaş enkazına dikkat çekmeye çalışıyor.

MÜSİAD Başkanı Ali Bayramloğlu, AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan'a da, Başbakan Abdullah Gül'e de bir telefon mesafesi uzaklığında.

Dost yine acı konuşuyor. Diyor ki Ali Bayramoğlu: "3 Kasım'ın olumlu havası kayboluyor."

AKP iktidarı AB üyelik mücadelesi, Kıbrıs müzakereleri, kapıdaki Irak savaşı derken bir türlü ekonomide randıman sağlayamadı.

Zaten 2000 yılının ekonomi politikasıyla 2001 ve 2002'deki daralma, girişimcinin motivasyonunu iyice bozdu, yatırım yapılmaz hale gelindi.

AKP iktidarının dostu Ali Bayramoğlu, hükümetin üç aylık vaatlerine dikkat çekiyor. Yatırımcının önü açılacaktı, açılmadı. Enerji maliyeti, dünya ile rekabet edebilir hale getirilecekti, getirilmedi.

Ali Bayramoğlu'nun ABD'nin yanında yer almayı isteyen, savaş isteyen birtakım işadamlarına da bir çift sözü var: "Savaşı isteyen, cepheye gider."