BASIN AÇIKLAMASI

 
18 Ekim 2002'de, kaçak elektrik kullanan imalathane sahipleri tarafından gönderilen kiralık katiller tarafından öldürülen üyemiz, arkadaşımız, TEDAŞ görevlisi Hasan Balıkçı davasının 15. duruşması bugün (14 Mayıs 2004) yapıldı.
 

Bir yıldan bu yana süren mahkemede karar beklenirken dava bir sonraki duruşmaya ertelendi. Balıkçı'yı öldürenler ve öldürmeye azmettirenler hakkında adaletin olması gerektiği gibi işleyeceğine inanıyoruz. Ancak, bu cinayetin perde arkasında yer alan, kaçak elektrik konusunda rüşvet havuzundan beslenen, azmettiricileri koruyanlar ortaya çıkarılmadıkça adalet yerini bulamayacaktır.



Balıkçı'yı öldürtenleri kimler korudu?

Hasan Balıkçı, Adana TEDAŞ'ta kaçak elektrikle mücadele etmeye başlamasından itibaren kaçak elektrik kullanan sanayici ve imalatçıları sürekli denetliyordu. Bu imalatçılardan biri olan, Özlem Plastik'in sahibi Zeki Akkoyun'un ödediği elektrik faturaları, denetlemelerden sonra üç katına çıktı. Balıkçı'ya rüşvet önerildi, kabul etmeyince de ölümle tehdit edildi. Hasan Balıkçı bunlara da aldırmadı. Daha sonra kendi isteği dışında gönderildiği Şanlı Urfa'da da mücadelesini sürdürdü. Görevinin bitmesine az kala, adı geçen şahısların kiraladığı tetikçiler tarafından Şanlı Urfa'da öldürüldü.



Hasan Balıkçı'nın 18 Ekim'de Şanlıurfa'da öldürülmesinden hemen sonra tetikçiler Yılmaz Çakmak ve Şehmuz Taşan yakalandı, kendilerini azmettirenlerin adını verdiler (Zeki Akkoyun, İrfan Akkoyun ve Halim Şimşek). Esas azmettirici olan Zeki Akkoyun ise olaydan hemen sonra kaçarak izini kaybettirdi. Evi, işi, ailesi ve tüm akrabaları bilinen bir insan tam 8 ay sonra Antalya'da yakalanabildi.



Hasan Balıkçı, kamunun haklarını savunduğu, "kaçak elektiğe karşı mücadele veriyoruz" diyerek sadece gecekondulardaki halkı işaret edenlere aldırmadığı ve en büyük kaçağın olduğu imalathaneleri denetlediği için öldürüldü. Görevini layıkıyla yerine getirdiği Adana TEDAŞ Şube Müdürlüğü'ndeyken güya "geçici görevle" gönderildiği Şanlı Urfa'daki görevinin bitmesine az kalmıştı ve döndüğünde aynı şahıslarla mücadeleye devam edecekti. Ölüm emrini verenler ve yerine getirenler, henüz 42 yaşındaki Hasan Balıkçı'yı, eşi Şengül Balıkçı ve iki küçük kızından ayırmak için gözlerini bile kırpmadılar.



Bu olay bir intikam cinayeti değildir, imalathanelerde ve sanayide korkunç parasal kayıplara yol açan ve ülke ekonomisini olumsuz etkileyen derecede kaçak elektrik kullanılmaktadır. Örneğin, Hasan Balıkçı'nın çabasıyla 2001 yılında Adana'da yıllık 1.4 trilyon TL olarak görünen elektrik tahsilatı, 2002 yılında 3 trilyon TL'ye ulaşmıştı. Yine Hasan'ı öldürten Zeki Akkoyun'un ödediği 1 aylık fatura bedeli 3 milyar TL'den 11 milyar TL'ye çıkmıştı.



Hasan Balıkçı kaçak elektrik kullanımı nedeniyle kapattırdığı halde bu imalathane tekrar tekrar açıldı. "BİRİLERİ", Özlem Plastik'in sahiplerini korudu ve Balıkçı'nın çalışmalarına engel olmaya çalıştı. Aynı "birileri" arkadaşımızı Şanlı Urfa'ya sürgüne göndertmeyi de başardı.



Hasan Balıkçı'nın öldürülmesinden sonra ailesi, arkadaşları, üyesi bulunduğu Elektrik Mühendisleri Odası, sendika ve DKÖ'ler onun mücadelesini sürdürdüler. Olayın peşini bırakmadılar ve yılmadan kamuoyunu bilgilendirdiler. Bu mücadele sayesinde medya olaya sahip çıktı, olayı sorguladı ve azmettiricilerin yakalanmasında büyük rol oynadı.

Mahkeme bir yıldır sürüyor, ancak perde arkasındaki suçlulardan hala bir iz yok. Şengül Balıkçı ve Elektrik Mühendisleri yöneticileri ve avukatları, defalarca TEDAŞ içerisinde derinlikli bir soruşturma açılmasını talep ettiler. Suç duyurusunda bulundular. Kurumda görevli kimi şahısların tapu kayıtlarını verdiler, mal varlıklarının araştırılmasını istediler, adı geçen imalathanenin yeniden açılmasını kimlerin sağladığını sordular. Bakanlıkla ve TEDAŞ'la görüşmeler yaptılar. ETKB'ye olayı ayrıntılarıyla anlatan ve avukatlarımızın verdiği bilgileri içeren dilekçe gönderdiler ancak çabalar hala bir sonuç vermedi.



Bir kez daha yetkililere soruyoruz:



Adana TEDAŞ içerisinde kaçak elektrik kullanımına göz yuman kişiler kimlerdir?

O dönemde Hasan Balıkçı kapattırdığı halde Özlem Plastik'i kimler tekrar açtırmıştır?

Hasan Balıkçı, neden kendi isteği dışında Şanlı Urfa'ya gönderilmiştir ve kimler bu işte rol oynamıştır?

Kaçak elektrikle ilgili rüşvet havuzundan beslenen bürokrat ve siyasetçiler kimlerdir, neden araştırma yapılmamaktadır?

Kimlerin mal varlığı, bir kamu görevlisi için tuhaf biçimde artmıştır?

Perde arkasındaki suçluları bulmadan, can güvenliği olmayan TEDAŞ görevlilerinin kaçak elektrik kullanımıyla mücadele etmesini nasıl bekleyeceksiniz?



Ancak bu sorular ve üretilebilecek başka sorular cevaplandırıldığında bürokrasi içerisine yerleşmiş bulunan çıkar çevrelerinin uzantılarının da tek tek ortaya çıkması mümkündür. Hasan Balıkçı'nın öldürülmesi olayı yalnızca TEDAŞ görevlileri değil, kamu haklarını korumaya çalışan, halkına karşı borcunu ödeyen, onurlu, rüşvete ve tehditlere aldırmayan tüm kamu görevlileri açısından cesaret kırıcı bir örnektir. Mafyalaşmış, bölgesel Susurluk çetelerine dönüşmüş siyaset-bürokrasi-sermaye üçgeni kırılmadan temiz toplumdan, şeffaflıktan, kamu haklarını korumaktan bahsedemezsiniz. Aksi takdirde şimdi olduğu gibi kaçak elektrik konusunda yoksul gecekonduları ve yoksul bölgeleri hedef haline getirir, esas yolsuzluğun olduğu sanayi ve ticarethaneleri gözden saklamaya çalışırsınız.



Bizler, Hasan Balıkçı'nın ailesi, örgütü, arkadaşları, onun mücadelesini sonuna kadar sürdürmeye kararlıyız. Onun ölüm emrini verenleri koruyanların, rüşvet havuzundan beslenenlerin, kamuyu soyanların, karanlık köşelerinde bu cinayetin unutulmasını bekleyenlerin peşini asla bırakmayacağız.



Hasan Balıkçı'yı bizlere unutturamazsınız! Hasan Balıkçı'nın adı özgürlük, eşitlik, kardeşlik, dürüstlük ve insanca yaşamaktır! Hasan Balıkçı'yı ve onun simgelediği bu değerleri yokedemeyeceksiniz!







Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu

14 Mayıs 2004