 |
Telekom yoksulları vurdu
Telekom'un sessiz sedasız gerçekleştirdiği yeni tarife düzenlemesine göre, normal ev telefonlarına ikinci bir fatura yüklendi. Haber-Sen Başkanı Yelekçi, kamu hizmeti vermesi gereken Telekom yöneticilerinin kâr hırsıyla hareket ettiklerini ve faturayı dar ve orta gelirlilere yüklediğini söyledi.
Özelleştirme sürecindeki Türk Telekom'un, geçtiğimiz yılın Ağustos ayında başlattığı tarifelerde değişiklik düzenlemesi sonucunda dar ve orta gelirliler aleyhine yaptığı düzenlemedeki faturayı ikinci kez şişirdi. Telekom'un, 1 Mayıs tarihinde sessiz sedasız olarak tarifelerde yaptığı yeni değişiklik ile indirimli konuşma saatlerini 12 saatten 8 saate indirdiği ortaya çıktı. Konuyla ilgili açıklama yapan Haber-Sen Genel Başkanı Esin Yelekçi, dar ve orta gelirlilere yeni faturalar çıkaran uygulama için Telekom yönetimini eleştirdi ve durumun düzeltilmesini istedi. Yelekçi'nin yaptığı açıklamaya göre 1 Mayıs 2005 tarihinden itibaren şehir içi görüşmelerde saat 20.00-08.00 arasında uygulanan yüzde 50 indirim, saat 23.00-07.00 arasına kaydırıldı. Böylece 12 saatten 8 saate çekilen indirim, Telekom Genel Müdürlüğü'nden İl Telekom Müdürlükleri'ne gönderilen bir yazıyla bildirildi. Bu çerçevede, daha önce şehir içi görüşmelerini saat 20.00-08.00 arasında yüzde elli indirimle yapan aboneler, yeni uygulamaya göre saat 23.00-07.00 arasında indirimden yararlanacak. Daha önce 20.00-23.00 saatleri arasında 120 saniye şehir içi telefon görüşmesine 1 kontör, yani 72 bin lira ücret ödeyen aboneler, yeni uygulama ile aynı saatlerde 120 saniye şehir içi görüşme için 2 kontör, yani 140 bin lira ücret ödeyecekler.
sendika'dan sert eleştiri
Haber-Sen Genel Başkanı Esin Yelekçi, bu uygulama ile hem indirimli konuşma yapılan zaman diliminin kısaltıldığını, hem de daha önce indirimli görüşme yapılan saatlerdeki görüşme ücretlerine yüzde 50 gizli zam yapılmış olduğunu vurguladı. Türk Telekom'un artık kar amaçlı çalışır hale getirildiğine dikkat çeken Yelekçi, yapılan gizli zamların da bu zihniyetin bir sonucu olduğunu kaydetti. "Türk Telekom yöneticileri kamu hizmeti anlayışı bir kenara bırakarak kurumu kâr hırsıyla yönetmeye başlamış ve faturayı dar ve orta gelirli telefon abonelerine kesmiştir" diyen Haber-Sen Başkanı Yelekçi, Telekom yönetimini halka bilgi vermeye ve zammın nedenini açıklamaya çağırdı.
özelleştirmede süre talebi
Bu arada Türk Telekom'un özelleştirilmesi için teklif veren sekiz firmadan 5'i, son teklif verme süresinin uzatılması için talep geldi. Kurum'un yüzde 55'inin blok satışı için verilen tekliflerin sahibi 5 firma, 31 mayıs olan son teklif tarihinin bir süre daha uzatılmasını istediler. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na yapılan başvuru idare tarafından değerlendirilecek. Ancak ÖİB'nin henüz konuyu değerlendirip talep sahiplerine yanıt vermediği, İhale Komisyonu'nda durumun değerlendirilerek sonuca bağlanacağı öğrenildi. Öte yandan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türk Telekom özelleştirmesinde sonuç alınacağı konusunda hiçbir tereddütü bulunmadığını söyledi. Stratejik Teknik Ekonomik Araştırmalar Merkezi (STEAM) tarafından düzenlenen 5. Telekomünikasyon Arenası'na video konferans yöntemiyle katılan Yıldırım, şu anda, takvimi belli olan bir özelleştirme süreci bulunduğunu ifade ederek, "Bu özelleştirme takviminin nihayet sonuna yaklaşmış bulunuyoruz" dedi. Yıldırım, "Özelleştirmede sonuç alınacağı konusunda hiçbir tereddütüm yoktur" diye konuştu.
Erdemir: Tüccar siyasete yeni bir kurban OĞUZ OYAN
TOBB Genel Kurulunda Başbakan'ın muhalefetin özelleştirmeye karşı tutumuna sert eleştiri getirmesi ve özellikle Erdemir'i öne çıkarması manidardı. Bir rahatsızlık olduğu anlaşılıyordu. Acaba, neden? Acaba, özelleştirme konusunda muhalefetin kitlelere daha fazla ulaşmaya başlamasından mı? Yoksa, önümüze gelecek özelleştirme paketinin kapsamının genişliğinden dolayı mı? İş adamları meclisinde bulunmanın getirdiği rahatlıktan ve anamuhalefeti özelleştirme alanında şikayet etmenin ve geriletmenin nispeten elverişli ortamından güç almak arzusundan mı? Yoksa, Erdemir ile ilgili büyük sıkıntıyı aşmak niyetinden mi?
Erdemir ile ilgili iki sıkıntı var. Birincisi, bu özelleştirmeye ve muhtemelen yabancıya satışa özel sektörün içinden dahi karşı çıkışların olması. (Nitekim anamuhalefet partisi liderinin başbakana Erdemir konusundaki yanıtı da alkış aldı). İkincisi, Erdemir'in yabancı bir şirkete (bir Fransız şirketine) satışı konusunda 17 Aralık sürecinde (Chirac'a) bazı sözler verilmiş olduğu yönünde yoğun iddiaların varlığı. Önümüzdeki süreç bunları daha iyi ortaya çıkaracak. Her durumda Erdemir'in özelleştirilmesi tam bir gayrimillileştirme süreci olarak tarihe geçecek görünüyor.
Erdemir, Türkiye'nin tek entegre çelik tesisi. Türkiye'nin tek yassı ürün üreticisi. Sıcak sacda tekel. Yassı ürün üretimi Türkiye'nin ihtiyacına yetmiyor. Yani Türkiye bu üründe net ithalatçı. Türkiye'de toplam demir çelik üretiminin sadece yüzde 17'si yassı üretim. Bu bakımdan, Erdemir'in sahip olduğu İsdemir'de de yassı ürün üretimine dönüşüm yatırımları tamamlanabilmeli. İsdemir, bu yatırımlarla 2007'de Erdemir'in bugünkü üretim düzeyine (3,5 milyon ton) ulaşabilecek. Ayrıca Erdemir'in üretim kapasitesi de tevsi yatırımlarıyla 5 milyon tona yükseltilebilecek. Uygulamada 1,1 milyar doları aşan bir yatırım paketi söz konusu. Böylece, yassı üründe ithalat bağımlılığı azaltılabilecek.
Bugünkü dünya konjonktüründe Erdemir yüksek karlılık düzeyine ulaştı. Bu konjonktürün sürmesi beklenmekte. Erdemir'in 2004'te faaliyet karı 515 milyon dolar, tüm faaliyetleri sonucunda net dönem karı ise 463 milyon dolar. Şimdi bazı sorular sorulabilir: 2006 sonuna kadar 1,1 milyar dolarlık bir yatırım uygulaması başlatan bir şirketi, bu yatırımların düzeyini aşmayan bir fiyata satmak sorumluluğu nasıl üstlenilebilir? Fabrikaları, limanları, demir madenleri, zenginleştirme ve pelet tesisleri, arazileri de dahil olmak üzere ikame (yeniden yapım) maliyeti 12 milyar dolar olan bir kuruluşu 1 milyar dolara elden çıkarmak peşkeş değil midir? Erdemir'in satılması, devlet tekelinden özel tekele geçiş olacak. Bunlar eşdeğer durumlar değil. Özel tekelin toplumsal çıkar ve ulusal çıkar (ülke stratejisi) kaygısı olabilecek mi? Yoksa bunlar az gelişmiş ülkeler için modası geçmiş kavramlar mı? Erdemir büyük olasılıkla yabancı çok uluslu şirketler (ÇUŞ'lar) tarafından ele geçirileceği için bu sakıncalar daha da büyüyebilecek: a)İşçi çıkarmaları acımasız bir boyut alabilecek; b)ÇUŞ'un üretim planlaması dünya ve bölge ölçeğinde yapıldığı için, İsdemir'in yassı mamul üretimine dönüşüm yatırımları rafa kaldırılabilecek. (Örneğin Erdemir'i dünyanın en büyük demir çelik üreticisi Mittal Steel şirketi alırsa, Romanya sıcak sac tesisi devrede olduğu için, İsdemir'i gözden çıkarabilecek. Mittal şirketi, 49 milyon tonluk üretimiyle, tek başına Türkiye'nin 22 milyon tonluk toplam üretiminin iki katından fazla bir cesamete sahip).
Erdemir'i ele geçiren dünya devi, yerli müşteriler karşısında tekel konumu nedeniyle, fiyatları yukarı çekebilecek. Erdemir'i alan ÇUŞ, Erdemir'in karını diğer ülkelere aktarabilecek. ÇUŞ, diğer ülkelerdeki firmalarından cari fiyatları aşan fiyatlardan girdi ithalatı yaparak (yani Erdemir'in karını eriterek) kendisine vergi avantajı yaratabilecek. Böylece, daha düşük vergi ödenen ülkelere kar transferi yapılırken (yani Şirket toplam karı arttırırken), Türkiye'de kurumlar vergisi matrahı azalabilecek. Özetle, bu özelleştirme, ancak gelecek vizyonu ve ülke stratejisi kavramı olmayan bir siyasi heyet tarafından gündeme alınabilirdi. Peki buna dur demeyecek miyiz?
|
 |
|