 |
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU
Bir Rüya Gerçek Oldu
Genelde, rüyalar gerçek olmaz; olduklarında da hep bir düş kırıklığı yaratırlar. Ama geçen hafta Batı'da ve Türkiye'de medya, Bakû-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattının açılışını muştularken bu kuralın bu proje için geçerli olmadığına inanıyor gibiydi.
'Asrın projesi'
BTC boru hattının açılışında konuşan devlet büyükleri, CEO'lar, ''Asrın projesi'' , ''21. yüzyılın İpek Yolu'' , ''Bölge güvenliğine büyük katkı'' gibi ifadeler kullandılar. BTC ''dünyayı değiştirecek bir projeydi'' (The Independent), ''Türkiye bir kez daha jeopolitik konumundan yararlanacaktı'' , ''önemli bir enerji oyuncusu olacaktı'' (Christian Science Monitor).
İlk bakışta BTC gerçekten çok etkileyici bir proje. Bir kere yapımı on yıl süren BTC, bilinen en büyük özel sektör projesi (The Guardian); 1700 km. yol gittikten sonra bölgenin en büyük ABD üssü İncirlik 'in yanında denize ulaşan, 4 milyar dolara mal olan proje, Hazar Denizi petrollerini Batı'ya ihraç etmek amacıyla gündeme gelen üç seçenekten, maliyeti en yüksek olanıydı (The Economist). En düşük maliyetli proje İran'dan geçerek körfeze ulaşacak yoldu. Ancak ABD, Batı'nın Ortadoğu petrollerine bağımlılığını, Hazar petrolleri üzerinde Rusya'nın etkisini azaltacak stratejik öneme sahip bir projenin, İran gibi ne yapacağı öngörülemeyen bir ülkeden geçmesine karşıydı. Bir Türk Dışişleri yetkilisinin sözleriyle ''Amerikalı dostlarımız enerji akışını ve güvenliğini arttırmaya çok istekliydiler'' . BTC ve yanından geçecek bir gaz boru hattı (New York Times) sayesinde Türkiye bir enerji taşıma platformu oluyordu. BTC sayesinde Boğaz'daki tanker trafiği de hafifleyecekti. Tüm bunlar iyi de ben hâlâ hangi ''rüyanın'' gerçekleştiğini anlamış değilim.
Hangi rüya?
Geçen hafta Samuel Huntington Türkiye'deydi. Bir keresinde benim kısaca özetlediğim, Prof. Emre Kongar' ın köşesinde ayrıntılı bir biçimde irdelediği, akademik çevrelerde paçavrası çıkarılmış ''Uygarlıklar Çatışması'' tezini yeniden anlattı, Türkiye'nin önündeki seçenekler konusunda bizleri aydınlattı. Huntington, ''Avrupa Birliği'ne girme şansınız sıfır" demiş ve Türkiye ya Müslüman dünyanın liderliğine soyunabilirmiş ya da ulusal gücünü, bağımsızlığını pekiştirerek büyük güç olmaya çalışabilirmiş. İşte size iki büyük rüya. BTC ile gerçekleştiği söylenen rüya bunlarla ilgili olabilir mi? Ne ki Arap dünyasının Türkiye'nin liderliğini kabul etmeye hazır olup olmadığı bir yana, BTC eğer ileri sürüldüğü gibi, günde bir milyon varil petrol akıtarak ABD'nin ve Batı'nın Ortadoğu petrollerine bağımlılığını azaltacaksa, Arap dünyasına, OPEC'in etkinliğine darbe vuran bir proje değil mi?
Geçen hafta IMF Başkanı Anne Krueger , ''Türkiye borçlarını ödeyemeyebilir'' diyerek halen 40 milyar dolar sıcak paranın dolaştığı Türkiye ekonomisinde, bir mali krizin çıka(rtıla)bileceğine işaret etti. ''Kim bilir, belki de Türkiye, BTC sayesinde, borçlarını ödemesine yardımcı olacak önemli bir mali kaynağa ulaşıyordur'' diye düşündüm. Böylece Türkiye bağımsızlığını güçlendirebilir, bölgede büyük güç olmaya doğru bir adım atabilir. Ancak yerli ve yabancı medya Azerbaycan'ın 30 yılda 40-60 milyar dolar (Der Spiegel) ya da yılda 5 milyar dolar (The Times) gelir elde etmeyi beklerken Türkiye'nin 40 yılda 7.2 milyar dolarla (yılda 200 milyon dolar) yetinmek zorunda kalacağını yazıyordu. Bu, Cumhurbaşkanı Sezer' in haber verdiği, 2020'ye kadar gerçekleşmesi planlanan 80 milyar dolarlık enerji yatırımının yalnızca binde dördüne eşit bir büyüklük.
Nasıl bir 'rüya' bu?
Geriye, ''gerçekleşen rüya'' bağlamında, yalnızca BTC'nin, Türkiye'nin jeopolitik önemine yapacağı katkılar kalıyor sanırım. Gerçekten, ilk bakışta BTC, Türkiye'nin elindeki jeopolitik kartları güçlendirecek gibi görünüyor: BTC, Avrupa'nın petrol ve gaz tedariki açısından çok önemli. İkincisi, ''dostumuz'' ABD'nin, hatta Cheney 'nin, bu hattın oluşmasına büyük katkıları olduğuna göre, büyük beklentileri de olsa gerek. Bu Türkiye'nin eline büyük bir koz veriyor olabilir mi? Birincisi, boru hattı geçmişte, Türkiye'ye Irak karşısında pek bir pazarlık gücü sağlamamıştı. İkincisi, BTC acaba nasıl bir koz? Örneğin, Türkiye isterse bu hattı kapatabilir mi? The Asia Times'taki ''Boru Hatları Ülkesi'' ( ''Pipelandistan'' ) başlıklı araştırmasından tanığımız Pepe Escobar 'ın, geçen hafta, BTC'nin ''büyük oyun'' içindeki yerine değinen yazısında anımsattığı gibi, her boru hattı yapımcılara verilen imtiyazlar yüzünden çok özgün bir statü kazanıyor, adeta kendi başına hükümran bir devlet oluyor. Escobar'ın bu saptamasının, BTC büyüklüğünde ve öneminde bir proje için de geçerli olacağını varsaymak yanlış olmaz: BTC, Avrupa ve ABD açısından ''büyük oyunun'' bir parçası, petrol tedariki de Başkan Carter' dan bu yana ABD için gittikçe önemi artan bir ''ulusal çıkar'' kategorisinde, hattın tam ucunda da İncirlik var... Bu açıdan bakınca da BTC'nin, Türkiye'nin egemenliğine bir katkıdan daha çok, AB ve ABD gibi iki büyük güç yönünden gelebilecek basınçlara yeni bir zemin yarattığını düşünmek daha doğru olmaz mı?
Bana dostunu söyle...
Belki de Türkiye'yi yönetenler açısından gerçekleşen rüya, ülkemizin BTC sayesinde, ''dostumuz'' ABD için, nihayet, asla vazgeçilemez bir konuma geliyor olmasıdır. Bu bağlamda da üç konu beni düşündürüyor. Birincisi, dünyanın toplam savunma harcamalarının yüzde 50'sini gerçekleştiren I. ve II. Körfez Savaşlarında toplam 300 ile 400 bin insanı öldürmekten, bugün işkence yapmaktan, uluslararası anlaşmaları hiçe saymaktan hiç çekinmeyen bu dostumuz, ulusal çıkarları söz konusu olduğunda kimseyi dinlemeyeceğini, bu arada her türlü yalanı kolaylıkla söyleyebileceğini geçmişte birçok kez gösterdi.
Davranışlarını öngöremediği ülkeleri de ''şer ekseni'' olarak niteleyerek hedef alabiliyor - dolayısıyla hep öngörülebilir (!?) olmak durumundasınız. İkincisi, Türkiye bu dostumuzun askeri üsler zincirinin (Bosna, Kosova, Polonya, Gürcistan, Afganistan, Özbekistan, Kırgızistan, Irak; yakında Romanya, Bulgaristan, Azerbaycan, Kuzey Irak) tam ortasında yer alıyor. Üçüncüsü, Avrupa bu petrol boru hattına rağmen (kim bilir, belki de ABD buna izin vermeyeceği için) Türkiye'yi içine almaya neden niyetli görünmüyor? Üstelik, gittikçe aralarındaki çelişkiler derinleşen Avrupa, Rusya ve ABD'nin ''büyük oyun'' içindeki farklı çıkarları, BTC yüzünden Türkiye üzerinde çakışıyor ve adeta (2006'da tamamlanması beklenen gaz boru hattını da düşününce) bir axis mundi oluşuyor. Bu durumda BTC bana bir rüyanın gerçekleşmesinden çok, bir ''kâbus'' gibi geliyor.
Ama ben bir enerji ekonomisti ve jeopolitiği uzmanı değilim, belki de bu yüzden durumu kavrayamıyorum, boş yere kaygılanıyorum.
|
 |
|