Petrol fiyatlarının geçtiğimiz yıllarda gösterdiği artış eğilimi, petrol ihraç eden ülkelerin 2005 yılında elde ettikleri gelirlerin tutarının 300-400 milyon dolardan, 800 milyon dolara fırlamasına neden oldu. Süreç hâlâ devam ediyor. IMF, bu yılki Dünya Ekonomik Durumu'na ilişkin raporunun bir bölümünü bu konuya ayırıp, irdelemiş. Bulgularından birincisi, son dönemdeki petrol fiyat artışlarının dünya milli gelirine, özel fon akımlarına ve finans piyasalarının büyüklüğüne etkisinin, 1973-1981 yıllarındaki etkilerden daha az olduğu noktasında toplanıyor. 2002-2005 dönemi etki azaldı
Örneğin, 1973-1981 yıllan arasında özel sermaye akımlarının yüzde 78.6'sı petrodolar gelirlerinden kaynaklanırken, bu oran 2002-2005 yıllan arasında yüzde 37.3'e düşmüş. Petrodolar gelirleri, 1973-1981 yıllarında dünya borsalarında işlem gören hisse senetlerinin piyasa değerlerinin yüzde 7.6'sı oranındayken, bu son dönemde yüzde 1.6'ya gerilemiş.Petrol fiyat artışlarının enflasyon oranı üzerindeki etkisinin zayıflığı ise açıkça gözleniyor. Burada merkez bankalarının hakkını yemeyelim. Fiyat istikrarına önem vermeleri, bu konuda kamuoyunu ve piyasaları ikna etmeleri dünyayı yeni bir enflasyon dalgasından korudu. Bizde de aynı gelişmeler oldu. IMF'nin araştırmasının diğer bir ilginç noktasını da, petrodolarların kullanım yerleri ve yönü oluşturuyor. Petrol ihraç eden ülkeler elde ettikleri gelirleri ya ithalatlarını artırarak ya da yatırım yaparak kullanıyorlar.Son dönemde, ithal eğilimlerindeki artışlar, geçmişe göre yan yarıya azalmış. Daha az ithalat yapıyorlar. OPEC'e dahil ülkeler 1978-1981 yıllarında kazandıklar 1 petrodoların yüzde 42'sini ithal girdilerine sarfederlerken, şimdi sadece yüzde 24'ü ile yabancı malı satın alıyorlar. Değişen yatırım seçenekleri
Öte yandan, yatırım araçları ve kurumlarındaki değişim de belirgin. 70'li yıllarda paralarını uluslararası bankalara yatırırlardı. Dağılım bu bankalar aracılığı ile yapılırdı. Şimdi ise geçmişe kıyasla, çeşitlenen piyasa araçlarına yöneliyorlar. Genelde, Londra'daki kurumlar ve hedge fonlar aracılığı ile dünyanın çeşitli yerlerindeki gayrimenkullere, hisse senetlerine ve tahvillere yatırım yapıyorlar. ABD'nin cari işlemler açığı da onlara kolaylık sağlıyor.Bizim bu noktada avantajlı yönlerimiz var. Eskiden uluslararası bankaların peşinden koşar, kredi isterdik. Şimdi bu fonlar daha kazançlı ve riski az yerlere piyasa sistemi ile dağılıyor. Getiri oranınız yüksekse, makro ekonomik riskleri azalttığınız ölçüde fonları size yöneliyor. AB ilişkisi ve nispeten düzelmiş makro dengemiz bu fonları çekmemize yardıma olacağı kuşkusuz. Sağladığımız getiri de fena değil.
Ancak enerji faturamızın 2005 yılında 23 milyar dolar, bu yıl ise 30 milyar dolar civarında olacağını dikkate alırsak, çabalarımızı bu ülkelere mal satmak üzerine yoğunlaştırmamızın gereği ortaya çıkmaktadır. OPEC ülkelerine yaptığımız ihracat 2005 yılında sadece 8 milyar dolardır. Dolayısıyla, borçtan ziyade dış ticarete ağırlık vererek ve ona uygun politikalar geliştirerek, petrodolarlardan yararlanmak bizim için en iyi strateji olacaktır. (VATAN, 02.05.2006)
|