BİZİM ülkemizde, düşünülmedik hiçbir şey yoktur. Dünyadaki gelişmeleri iyi takip ederiz. Medeni memleketlerdeki güzel örnekleri biliriz. Hatta bunları uygulamaya çalışırız. Zaten, gelişmişlik farkını belirleyen en önemli unsur, sanıldığı gibi adam başına milli gelir düzeyi değildir. Zengin olabilirsiniz ama zihniyet devriminde yaya kalabilirsiniz. Kalkınmanın ekonomik boyutu kadar, detaylar, standartlar, kurallar, kurallara uygunluk denetimi ve yaptırım boyutu da vardır. O yüzden sınıf atlamış ülkelerde hem maddi zenginlik hem de kültürel derinlik aynı anda görülür. Şimdi gelelim asıl konumuza... Müzelere... Ankara, müze açısından zengin bir kent sayılmaz. Mevcutlar da halka yeterince mal olmuş değil. Avrupa'da, ABD'de müzelere hatta çocuklara ve gençlere yönelik merkezlere gittiğinizde mükemmel işleyen bir sistemle karşılaşırsınız. Kataloglar, özel görevliler, mobil anlatım cihazlan gibi... İster desteğe muhtaç olun ister olmayın bu tür merkezleri kolaylıkla gezer, bilgi edinirsiniz. Gelin görün ki bizde işler "yapılmaz", "gibi yapılır." Yani yapıyormuş gibi görünmeyi severiz. Doğru ve iyi işleri içselleştirmeyi başaramayız. Canlı örnek İşte size en yakın örnek... MTA kampusundaki "Enerji Parkı." Gerçekten görmeye değer bir yer. Türkiye'nin enerji kaynakları... Enerji üretim biçimleri... Maden rezervleri... Madenin çıkarılış öyküsü... Enerji tasarrufu... Tüm detaylar düşünülmüş. Buraya kadar her şey güzel... Ya sonrası... Sözde danışma var. Adeta "danış-ma" diyor. Spor sayfası okuyan zavallı bir memur. Teknik bilgi vermesi gereken hanım kızlar ise odalanna kapanmış bulmaca çözüyor. Tanıtıcı doküman yok. Nereyi, nasıl gezeceğinizi gösteren levhalar konulmamış. Aletlerin yansı ya çalışmıyor ya da fişi çekilmiş bekletiliyor. Bilgisayarlar kapalı. Standlann bazı bölümleri karanlık. Binbir emekle yapılmış maketler dökülüyor. Bazı salonlar kilitli. Sözün özü... Sürgün, kızak mantığı devlete hakim oldukça kaliteli iş üretmek ve beklemek hayal. (SABAH, 12.05.2006)
|