Nuray Pekdemir*
Geçen gece akşam haberlerini izleyenler görmüştür. Pamukova Kaymakamı ve şoförü iki vatandaşı otoyolun kenarına çekmiş tokatlıyorlar. Tokatlananlar ise sessiz ve hatta kimsesiz. Peki kim bu kaymakam? "Kimsesizlerin kimi, sahipsizlerin sahibi" olduğunu iddia eden AKP'nin atadığı bir izansız. Vatandaşların suçu ise sözde hatalı sollama yapmak. Yani bu durumda insanların trafiği arayıp şikayet etmeyeceğini, tıpkı bir haydut gibi yasaları kendi eliyle tecelli ettireceğini uygulamalı bir şekilde görüyoruz. Peki bunu biz yapsak ne olur? Suç olur! Çünkü bu ülkede suç, nesnel değil öznel bir şey. Hangi suçu işlediğinizin bir önemi yok; önemli olan "siz" kimsiniz? Suç işlemeye nasıl cüret ediyorsunuz? Bir makam ve mevki sahibi misiniz ki suç işliyorsunuz?
Suç işlemeyenlerin başınaysa bakın neler geliyor: Biliyorsunuz hükümetin hazırladığı bir çok reform paketi var, ama bunların içinde en can yakıcı olanı yeni sosyal güvenlik yasası. Yasayı uzun uzun anlatmayacağım, ama tek cümleyle şöyle özetlenebilir: Bundan sonra emekli maaşları yarı yarıya azalacak. Yani Roche ilaç firmasının, SSK alım satım müdürünün ve diğerlerinin vurgunları böylece sübvanse edilecek. .Biliyorsunuz bu ülkede hırsıza hırsız demek hala suç. Peki bu yasa sadece vurgunları sübvanse etmek için mi? Öylemi sanıyorsunuz? Bu bence olabilecek en iyi olasılık. Peki aslında uzun vadede ne yapmak istiyorlar? Hadi biraz hayal gücümüzü kullanalım. Şimdi, bir emekli, şu anda aldığı 450 milyonla yaşayamazken, bu miktarı 225 milyona düşürdüğünüzde ne olur? "Yaşanmaz" dediniz değil mi? Hayır yaşanır! Az önce hayal gücünden söz etmiştim, şimdi bu hayali biraz paranoya kıvamına çevirelim bakalım ne oluyor? Şu oluyor, ya da olacak; 10 yıl sonra tüm yaşlılar kentin dışında toplu olarak kamplarda yaşatılacak (!) Ve bu konuda kimsenin tercih hakkı olmayacak! Çünkü o gün geldiğinde, bugünün iktidarı AKP, sizin adınıza, ölmek ve sürünmek arasında bir tercih yaparak bu yasayı çıkarmış olacak. Peki bu haydutluk değil mi? Kesinlikle haydutluk! Makam ve Mevkiler Peki Kayseri Demiryolları hattında 1798 sağlıklı söğüt ve kavak ağacının AKP Erzincan İl Yönetim kurulu üyesi Ercan Ayaştı tarafından ihale marifetiyle alınarak kesilmesi ne anlama gelir? Ya da Datça'da "sosyal tesis" yapacağım deyip denize sıfır bir arsayı yıllığı 10 milyon, evet 10 milyon liradan kiralayan ve buraya tersane yapan; yetmiyormuş gibi 10 yıllık sözleşmesi bittiği halde çıkmayan Belediye meclis üyesinin manevi şahsiyetini ben tahkir ve tezyif etsem mi etmesem mi diye düşünmem ne anlama gelir? Makam ve mevkilerin ifade ettikleri manevi anlamlarla hiçbir sorunum yok! Ancak bu makam ve mevkileri işgal eden insanların kişilik yapılarının toplum tarafından bilinmesinde büyük yarar görüyorum. Hadi bunları geçelim. Peki dere yatağına kaçak ev yapıp, sonra sel bastığında devlet nerede diyen, devlet de gelip "gel bacım sizi birkaç gün misafir edelim sonra da ya evinin bedeli kadar para, yada sana bir ev vereyim" dediği zaman; "bana Bahçeşehir'de ev verin" diyen vatandaş sizce nedir? Ya da benim tek suçum kaçak ev yapmamak mıdır? Bu ülkede hırsızlık ve haydutluk yapmanın anlamı ne yazık ki akıllılık oluyor; oysa bu kurnazlıktır ve kurnazlıkla zeka arasındaki o ince çizginin adı da ahlaktır. Halkı öylesine tabulaştırdık ki, onlara adeta bir kutsiyet atfettik. Oysa Kurtuluş Savaşından ve Nazım Hikmet'in şiirlerinden tanıdığımız o halk artık yok! Eskiden insanlar yoksulluğunu söylemeye bile utanırdı; şimdi bedava bir balon (ekmek bile değil) için, insanlar birbirini eziyor. Yani kaçak ev yapıyorsun, kaçak elektrik kullanıyorsun, açık alanda ateş edip, hiçbir trafik kuralına uymuyorsun; sonra da ekranlara çıkıp, "ben banka hortumcusu muyum, gidin onları bulun" diyorsun... Evet bir banka hortumlamadın, ama şu var ki bu potansiyelle dopdolusun; eğer yapmadıysan ahlaklı olduğun için değil, ortamın olmadığı için yapmadın, sen onu yapanların en ilkel halisin. Peki bu sosyal mutasyon ne zaman başladı? *Gazeteci - Yazar
|