|
Bilgi Toplumu 2010 raporu Türkiye Ulusal Enformasyon Altyapısı Anaplanfnın (TU-ENA) sonuç belgesinin adıdır. Sonuç belgesi, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in katıldığı bir törenle tanıtılmış ve Türkiye'deki "bilgi toplumu" çalışmalarının temelini atmıştır. DPT'nin İngiltere kökenli Peppers ve Rogers Grubu'na dokuz ayda yaklaşık 1.2 milyon ABD Doları'na hazırlattığı Bilgi Toplumu Stratejisi belgelerindeyse, çalışmaların 20oı'de e-Avru-pa+ girişimi ile başladığı ileri sürülüyor. Geçen haftaki yazımızda yukarıdaki duruma dikkat çekmiş, ayrıca, DPT strateji belgesindeki bilgiye dayalı ekonomi yaklaşımıyla (Lizbon Stratejisi) onun alt programlarından biri olan "bilgi toplumu" (information soci-ety) kavramının karıştırılıp, Türkiye için oluşturulan stratejide birincinin ikinciye indirgendiğini söylemiştik. Avrupa Birliği söyleminde birinci kavram bütün bir üretim tabanıyla ilgiliyken ikincisi etkileşimli ağların yoğun kullanımı ve üretimine odaklanıyor. TUENA Bilgi Toplumu belgelerinin görülmemesindeki en önemli nedenlerden birini bu oluşturuyor bence. Çünkü TUENA girişimi, aslımla Dünya Bankası'nın 1995 yılında yayımlanmış olduğu ve Türkiye'yi sadece kullanıcı olarak gören raporuna yerel bir yanıt niteliği taşıyordu. Bilgi ve iletişim teknolojisinin donanım ve yazılım başta olmak üzere, içerik ve hizmet üretiminde nitelikli işgücüne dayalı olarak yüksek katma değer içeren halkalarında odaklanarak küresel rekabetten pay alma stratejisi söz konusuydu. DPT Stratejisindeyse ağırlık olarak ağ hizmetleri üzerinde odaklanılıyor. Yukarıdaki saptamaya pek çok kişi karşı çıkabilir, çünkü Strateji Belgesi'nin cümlelerinin bazıları yukarıdaki hedeflerin gerçekleştirilmeye çalışılacağı "izlenimini" vermeye yönelik. Strateji Belgesi'nde bilgi toplumunun (information society) üretim temeline yönelik bağlantıların kurulabileceği en önemli başlık "Bilgi ve iletişim teknolojileri" başlığıdır (s.15-17) Bu bölümde "Bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü bilgi teknolojileri ve telekomünikasyon olmak üzere iki alt sektörden oluşmaktadır" denmektedir. Belgede, "Pazarın darlığı ve dikey pazarlardaki sınırlı gelişim nedeniyle firmalar deneyim ve teknik uzmanlık geliştirmekte zorlanmakta, dış pazarlara açılma konusunda yeterli olamamakta, fiyat odaklı rekabet büyümeyi güçleştirmektedir. (...) Bilgi teknolojileri şirketlerinin üretkenliğinin artırılarak, sektörün yurtiçinde gelişimi ve akabinde yurtdışı pazarlara açılımı büyümenin temel taşlarını oluşturacaktır. (...) Türkiye'nin bölge pazarları, bilgi teknolojileri ihracatı için önemli potansiyel göstermektedir. Türkiye (...) Ortadoğu, Orta ve Doğu Avrupa yazılım ve hizmetler pazarının ancak yüzde 4'ünü oluşturmaktadır. Bu pazarlara açılma sektörün büyümesini ve Türkiye için katma değer yaratılmasını sağlayacak, ihracatı ve buna paralel olarak pazar büyüklüğünü önemli ölçüde artırabilecektir" ifadeleri yer alıyor. Yukarıdaki alıntıların özeti, örneğin TUENA belgesinde çizilen sektör ile DPT belgesindeki sektörün sınırlarının farklı o'ıduğunu gösterir. DPT belgesinde elektronik üretimi, içerik üretimi ve giderek yazılım üretimi konusunda oldukça dar bir sektör çiziliyor. Vurgu, telekomünikasyon ve ağ uygulaması hizmetleri olarak algılanıyor. Temel strateji de, bu sektörlerin önce ülke içinde büyümesi sonra da Ortadoğu ve Doğu Avrupa pazarına girilmesi olarak konuluyor. Bir tür çevre-alt çevre ilişkisi kurulmaya çalışılıyor, ama son derece yetersiz ve iddiasız. Açıkçası böyle bir strateji sadece söylemsel meşrulaştırma olarak bir anlam taşıyor. Bu yargımızın doğru olup olmadığını Eylem Planf nda önerilen eylemleri değerlendikten sonra bir kez daha ele alalım... (H. GERAY; BİRGÜN, 20.07.2006)
|
|
|