|
AÇI MÜMTAZ SOYSAL Kazanç ve Kamu Hizmeti AKENERJİ'NİN Genel Müdürü, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu'na başvurarak Denizli ve Çorlu elektrik santrallanna ilişkin üretim lisanslannın son-landırılmasını istedi. Genel Müdür, aynı zamanda Üreticiler Derneği'nin de başkanı. Petrol fiyatlarının artışından sonra doğalgaza yapılan yüzde 6.8'lik zammın tahammül sınırlarını zorladığını, bu yüzden iki santralı daha kapatmaya mecbur olduklarını belirttikten sonra, "Büyük patlamaya hazır olun!" demiş. öyle anlaşılıyor ki, elektrik üretip satmak artık kârlı bir kazanç kaynağı olmaktan çıkmaktadır. Çok doğaldır, özel kesim de kazanç sağlamayan işlerle uğraşmaz. Şimdi, "Pahalı doğalgaz yüzünden uğradığımız zararlan telafi için bize Hazine yardımı verilmezse üretimi durdururuz" demekteler. Akenerji Genel Müdürü'nün "büyük patlama" dediği bu. Yani, elektrikler kesilip sanayi üretimi duracak ve ekonomi hapı yutacak. Kısa adıyla "TEK" denen ve elektrik üretimini, iletimini, dağıtımını tek elden yürüten Türkiye Elektrik Kurumu'nu darmadağın edip bu temel kamu hizmetini kurullara, şirketlere, kısacası piyasa mekanizmalarını devreden politikaların sonuçta Türkiye'yi getirdiği nokta budur. Sorun yalnız bu mu? Doğru dürüst bir enerji politikası bulunmayan, ekonomisinin gereksinimleri ile doğal kaynaklarının kullanımı arasında denge kuramayan, beceriksiz ve açgözlü politikacılarca "Başka türlü davranırsak karanlıkta kalırız!" şantajıyla kamuoyu şaşkına çevrilen Türkiye'yi bu duruma sokanlardan hiç mi hesap sorulmayacak? Yalnız yolsuzluklar, fesat karıştırılan ihaleler, yiyicilikler mi soruşturulur? Yanlış politikalar sadece seçim sonuçlanyla mı ceza-landınlır? "Reform" adı altında aptalca ve neredeyse haince yapılmış tercihler hiç mi yargılanmaz? Nihayet, Thatcher'lar, Reagan'lar ve onların taklitçisi Özallar akıllıydı da koca Fransa Cumhu-riyeti'ni yönetenler çok mu aptaldı ki orada ülkenin bütün elektrik sorunlarını yönetme işi hâlâ "Electricitâ de France" denen TEK benzeri bir kuruluşun elindedir? Ama bir de Türkiye'nin düşünce yaşamını salakça etkileyen sözde iktisatçıların ve onların borazancılığını yapan medyanın sorumluluğu var: "Kamu hizmeti" anlayışını, plan ve karma ekonomi kavramlannı kimler katletmiştir? Verimlilik ve kârlılık eşdeğer kavramlar olmadığına göre, üretim ve hizmet kuruluşlannın verimli işletmeler olarak kamu elinde kalmasını ve kârdan vazgeçip düşük bedellerle başka kesimlerin geliştirilmesine destek olmasını sağlamak suç muydu? Kamu hizmetlerinin taşeronlaştınlıp her şeyin başıboş piyasa ekonomisine bırakılmasını kimler savunmuştur? Elektrik sorununun geldiği nokta, hiç değilse enerji politikasındaki temel yanlışlan yeniden düşündürdüğü için büsbütün de kötü bir nokta sayılmaz. (Cumhuriyet 04.08.2006)
|
|
|