|
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), 3 HES için ikinci kez yargıya başvurdu, yargı kararlarını yok sayan yasanın Anayasa Mahkemesi‘ne götürülmesini istedi.
EMO, açtığı davalarda yürütmeyi durdurma kararı verilen lisans işlemleri olan Bursa Çınarcık, Cevizlik ve Zincirli hidroelektrik santralları için, yargı kararlarını yok sayarak çıkarılan yasayla yeniden lisans verilmesi üzerine ikinci kez yargıya başvurdu. İkinci kez lisans verilmesi işlemlerinin dayanağını oluşturan 5625 sayılı Yasa‘nın Anayasa‘ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi‘ne götürülmesi istendi. Özel sektörün devlete olan güveninin sarsılmaması pahasına yurttaşların hukuk devleti inancının yaralandığına dikkat çekilerek, "Meclis diktatörlüğü" uyarısında bulunuldu. EPDK, yetkisi olmamasına karşın özelleştirme işlemi kabul edilecek bir uygulama ile kamu kaynağı olan sular üzerine hidroelektrik santral yapılmasına yönelik "çoklu başvuruların değerlendirilmesi" adı altında ihale bile demeksizin lisans ihaleleri gerçekleştiriyordu. EMO bu durumu yargıya taşımıştı. İlk karar Bursa Çınarcık Uluabat Kuvvet Tüneli ve HES için yürütmeyi durdurma yönünde verilirken, daha önce açılmış bir başka davada söz konusu işleme dayanak oluşturan EPDK‘nın kendi kendini yetkili kılması anlamına gelen yönetmelik ve tebliğ düzenlemelerinin yürütmesinin durdurulduğu açıklanmıştı. EMO‘nun konunun takipçisi olduğuna ilişkin girişimleri üzerine EPDK, lisans işlemlerini durduğunu açıklamak zorunda kalmıştı. Ancak Bursa Uluabat Kuvvet Tüneli ve HES için yargının vermiş olduğu yürütmeyi durdurma kararına karşın Enerji Bakanı Hilmi Güler‘in söz konusu şirketten brifing aldığı ve bu HES için sürecin devam ettirildiği basına yansımıştı. Bunun üzerine EMO, EPDK‘ya yazı yazarak, yargı kararının uygulanması için uyarıda bulunmuştu. Ancak verilen yanıtta sorumluluk üstlenilmezken, yargı kararının ilgili şirkete bildirildiğinin belirtilmesiyle yetinilmişti.
Danıştay‘a 10 Eylül 2007 tarihinde EMO tarafından, Çınarcık HES, Cevizlik HES ve Zincirli HES için ayrı ayrı olmak üzere 3 ayrı dava açıldı. EMO‘nun 49 yıl süreyle üretim lisansı verilen Cevizlik, Çınarcık ve Zincirli hidroelektrik santrallarına ilişkin açılan davalarda, Danıştay 13. Dairesi‘nin yürütmeyi durdurma kararları verdiği anımsatıldı. EPDK‘nın kararlara karşı yaptığı itirazların da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından reddedildiğine dikkat çekilen dilekçelerde, davanın esastan görüşmesinin halen Danıştay 13. Dairesi‘nde devam ettiği kaydedildi.
Yargı kararının ardından 26 Nisan 2007 tarihli Resmi Gazete‘de yayımlanan 5625 sayılı Yasa‘ya dayanılarak, EPDK‘nın dava konusu hidroelektrik santralları için aynı şirketlere lisans verdiğini duyurduğu belirtilen dilekçelerde, söz konusu yasaya eklenen bir geçici madde ile yargı kararlarını yok sayan bir düzenlemeye gidildiği anlatıldı. Buna göre DSİ tarafından bildirilmiş olmasına karşın EPDK‘nın seçme işlemi yapmadığı başvuruları DSİ‘ye iade etmesi, ancak teklif toplantısı yapılmış olanların lisans işlemlerinin sonuçlandırılması, lisans işlemleri Danıştay tarafından durdurulanlara ise yeniden lisans verilmesinin yolunun açıldığı anlatıldı. Meclis Diktatörlüğü Kaygısı Yasanın hukuk devleti ilkesinin yer aldığı Anayasa‘nın ikinci maddesi, Anayasa‘nın bağlayıcılığını ve yasaların Anayasa‘ya aykırı olamayacağını düzenleyen 11. maddesi, yasama ve yürütmenin yargı kararlarına uyma zorunluluğu ve mahkeme kararlarının hiçbir şekilde değiştirilemeyeceğine ilişkin 138. maddesi anımsatılarak, şöyle denildi:
"Yasama organını da bağlayan bu hükümler karşısında, Danıştay‘ca verilmiş yürütmenin durdurulması kararını geçersiz kılacak şekilde yasa çıkartılmış olması, Anayasa‘ya açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Yargı kararlarını, TBMM‘nin yasa çıkarmak suretiyle etkisiz kılması, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı gibi, giderek hak arama özgürlüğünü yok edici bir Meclis diktatörlüğüne de yol açabilecektir." Yurttaşların Aleyhine Özel Sektör Ayrımcılığı Yasaya söz konusu düzenlemeleri ekleyen önergenin sahibi milletvekilinin Meclis konuşmalarından "Özel sektörün önünün açılması, bir taraftan da devlete olan güvenin sarsılmaması şarttır. Bu madde ile hukuki boşluk giderilecektir" sözlerine de yer verilen dilekçelerde, bu açıklamaların altında "hukukla bağdaşmayan, kişisel yargıların yattığı" ifade edildi. Yüksek yargı kararlarına yönelik "özel sektörün önünü kapattığı ve devlete olan güveni sarstığı" yorumları ve bu gerekçeyle yasa yapılması "hukuk devleti açısından büyük bir talihsizlik" olarak nitelendi.
Kişiye özel bir düzenleme ve eşitlik ilkesine aykırı bir ayrıcalık tanındığı anlatılırken, özel sektörün devlete olan güveninin sarsılmaması gerekçesiyle yargı kararlarının yok sayılmasıyla yurttaşların hukuk devletine olan inançlarının yaralandığı ortaya konuldu. Bu çifte standardın Anayasa‘ya aykırılığı da dilekçelerde şöyle anlatıldı:
"Yasama organı, özel sektörün devlete olan güveninden önce, bütün yurttaşların hukuk devletine ve hak arama özgürlüğüne olan inancını gözetmek durumundadır. Asıl bu yasal düzenlemeyle davanın tarafı olan müvekkil EMO, yöneticileri, üyeleri ve bu düzenlemeden haberdar olan yurttaşların hukuk devletine olan inancı yara almıştır. Oysa en az özel sektör kadar, toplumun diğer kesimlerinin de yargı kararlarına uyulmasına ve hukuk devletine olan inancını, her kurumun ve hele yasama meclisinin titizlikle gözetmesi gerekirdi. Bu yönüyle, 5625 sayılı Yasa‘nın 1. maddesi kişiye özel düzenleme içermektedir ve Anayasa‘nın 10. maddesinde belirtilen eşitlik ilkesiyle ‘hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz‘ kuralına da aykırılık taşımaktadır."
Yasanın Anayasa‘ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi‘ne götürülmesi istenirken, söz konusu yasanın Anayasa‘ya açıkça aykırılığı nedeniyle lisans verme işlemlerinin de hukuka aykırı olduğu, bu nedenle iptal edilmesi gerektiği ifade edildi. Dava dilekçelerinde, giderilmesi olanaksız zararlar oluşacağı gerekçesiyle yasanın Anayasa Mahkemesi‘ne götürülmesinin yanında söz konusu lisans işlemlerinin de yürütmesinin durdurulması talep edildi. ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI 11.09.2007
|
|
|