BASIN AÇIKLAMASI

EMO 41. Olağan Genel Kurulu‘nda seçilen Yönetim Kurulu‘nun ardından Onur ve Denetleme Kurulları bugün görev dağılımlarını gerçekleştirmiştir. Gücünü üye örgütlülüğünden ve onurlu mücadele geçmişinden alan Odamız; çalışmalarını emek ve demokrasi eksenindeki duruşuyla, üyelerinin mesleki demokratik taleplerini halkımızın talepleri ekseninde birleştirerek sürdürmeye kararlıdır.

Küreselleşen sermayenin önüne kattığı tüm ülkeleri ve yaşam alanlarını alabildiğine savurduğu, ekonomileri baskı altında tutarak kendi çıkarlarını programlı bir saldırı ile ülke insanlarının açlık ve yoksulluk koşullarına rağmen dayattığı açığa çıkmıştır. Bu saldırı bazen demokrasi getirme adı altında kitlesel katliamlara kadar uzanmakta olduğu bugün Afganistan ve Irak gerçeği ile görülmüştür. Filistin ve Lübnan‘da yaşananlar, İran‘a yönelik saldırgan tavrın sürdürülmesi dehşetle izlenmektedir. Kapitalizm her ekonomik krizi bizzat üretmekte ve her krizden büyüyerek çıkmaktadır. Bu büyümenin bedelini acı ve açlık çeken, yaşamlarını yitiren insan kitleleri ödemektedir.

ABD‘de son ekonomik bunalımı üreten kapitalist sistemin, Ortadoğu ve yeraltı petrol kaynakları zengin ülkelere karşı ABD ve AB birlikteliğinde sürdürdüğü küresel saldırılar, dünya halklarının emperyalizme karşı duyarlı bir mücadelede ortaklaşması gerektiğini göstermektedir. Yeni dünya düzeni çerçevesinde Türkiye‘ye biçilen rol, ABD‘ye jandarmalık yapmaktır. Bu rolün gerçekleştirilmesine yönelik olarak ABD‘nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ülkemize biçtiği elbise ise ılımlı İslam‘dır.

EMO 41. Dönem çalışmaları içerisinde; demokratikleşme ve yeni Anayasa tartışmalarında, özgürlükçü, çoğulcu ve adil bir paylaşımı savunan tarafta olmayı sürdürecektir. Bu süreçte yapay tartışmalar yerine laikliği bilimsel eksende yerli yerine oturtan, çağdaş ve sosyal hukuk devletinin inşası için TMMOB örgütlüğü içinde mücadele edilecek, özgür, özerk ve bilimsel gerçeklere dayalı bir üniversite için üniversitelerin türban ve örtünme tartışmalarının gölgesinden kurtarılmasına yönelik çabalara destek olunacaktır.

Kürt sorununda gelinen durum kaygı verici boyuttadır. Sorunun herhangi bir bölgenin değil, ülkemizin sorunu olduğunun da farkına varılması gerekmektedir. EMO halkların kardeşliğini esas alan, herkesin eşit olduğu, herkesin kendi kimliği ile özgürce bir arada yaşamasının Anayasal güvence altına alındığı bir çözümden yanadır. Bölge insanına, ekonomik, toplumsal ve kültürel haklar sağlanmadan çözüm beklenmesi olanaksızdır.

Kapitalist küreselleşme, ülkemizde yandaş siyasal güçler ve egemen sınıfların yardımı ile projeksiyonunu gerçekleştirmek üzere bu dönemde taşeron olarak AKP Hükümeti‘ni kullanmaktadır. 20 yıldır inatla sürdürülen neo-liberal politikalar ve yeniden yapılandırma-özelleştirme uygulamaları, Cumhuriyet döneminden bu yana halkın alın teri ve emeği ile oluşturduğu tüm birikimlerine el konulması, ülkenin ayakta durabilmesine yönelik kaynak gereksiniminin yoksul halk kesimlerinin sırtına yüklenmesi ile sonuçlanmıştır.

Yabancı mühendis ve mimarların istihdamında TMMOB‘yi devre dışı bırakmayı hedefleyen yasal düzenleme TBMM‘de bekletilmekte, iktidarın TMMOB yapısına yandaşlarını taşımayı hedefleyen seçim sistemi düzenlemeleri yapmaya hazırlandığı ise dikkatle izlenmektedir. TMMOB ve bağlı Odaları 54 yıllık geçmişi içinde benzer saldırılara defalarca maruz kalmış, hepsini püskürtmüş ve daha güçlü olarak çıkmıştır.

Sosyal devlet kavramına en büyük darbe SSGSS Yasası ile indirilmiş, küresel sermayenin talepleri yerine getirilmiştir. Bu yasa ile çalışanların emekli olması hayal haline gelmekte, haklar kısıtlanmakta, kamu sağlığı neo-liberal düzenlemelerle oluşturulan ticarethane hastanelerin kar hırsına terk edilmektedir.

Kamu dış borcunun azaldığı, buna karşı özel sektörün dış borcunun giderek arttığı koşullarda, alınan dış borcun yatırım ve üretime yansıması yerine devlete faizle borç verilmesi suretiyle kullanıldığı bilinmektedir. Bunlar yaşanırken AKP Hükümeti artık sürdürülmesi olanaksız hale gelen kontrolsüz büyüyen cari açıkları, dışa bağımlılığı sonucunda 425 milyar doları aşan iç ve dış borçlarına rağmen ekonominin tıkırında olduğunu açıklayabilmektedir. Tıkırında giden ekonominin, kimin ekonomisi olduğu ise artık ayan beyan ortada bulunmaktadır.

EMO 41. Dönem çalışmalarına ne yazık ki yeni küresel saldırıların yoğunlaştığı bir dönemde başlamıştır. Mesleki alanlarımız da, sosyal güvenlikten tarıma kadar uzanan bu saldırı planının içerisinde yer almaktadır. Elektrik üretim ve dağıtım tesislerinin özelleştirilmesi, Telekom‘da kamu hisselerinin halka arz yoluyla satışı bunlardan ikisidir.

Telekom‘un kontrolünü devredecek biçimde yapılan blok satışın ardından yüzde 55‘i Oger Firması‘na geçerken, ön talepleri toplanan halka arz yöntemiyle yüzde 10‘unun daha yabancı yatırımcılara teslim edilmesi öngörülmektedir. Üretim ve yatırıma dayalı bir planlama izlemeyen AKP Hükümeti‘nin devlet yönetimine getirdiği "tüccar" anlayışı giderek çığırından çıkmaktadır. Nitekim nakde sıkışan AKP Hükümeti, her ne pahasına olursa olsun Telekom‘un yüzde 15‘lik hissesini satarak para toplamaya çalışmaktadır. Bu hisselerin değeri o kadar düşük tutulmuştur ki 2008 bütçesine kaydedilen gelir rakamının 1.5 milyar YTL daha azına satış yapılmak istenmektedir.

Enerji alanında uygulanan serbest piyasa politikaları bugün iflas etmiştir. Kamuya yatırım yaptırılmazken, inisiyatifin tamamen bırakıldığı özel sektörün de yatırım yapmaması ile birlikte ülke karanlık açmazıyla karşı karşıya kalmıştır. Bu duruma çözüm olarak TBMM‘ye sunulan yasa tasarısı ise yeni bir nema dağıtım düzeni öngörmektedir. Bu tasarı ile teşvikli alım garantili ihalelerin altyapısı hazırlanmaya çalışılmaktadır.

Tasarıda yatırım planını zamanında yerine getirmeyen şirketlerin lisanslarının iptal edilmesi ve 3 yıl lisans yasağı getirilmesi düzenlenmekte, diğer yandan 1 Mayıs‘ta EPDK‘nın yayımladığı bir yönetmelik ile sorumluluklarını yerine getirmeyen şirketlere lisans affı getirilmektedir.

EMO‘nun dağıtım özelleştirmelerine karşı açtığı davalar halen esastan görüşülmektedir. 3 dağıtım bölgesinden ikisinde satış ihalelerinin devamı ve 2 bölgenin daha satışa çıkarılmasına ilişkin yeni durum hakkında incelemelerimizin tamamlanmasının ardından hukuki süreç devam ettirilecektir.

Pahalı, tehlikeli, insan ve çevre sağlığına zararlı olduğu bilinen nükleer santral kurma girişimlerine karşı mücadele sürdürülecektir. Elektrik enerjisi alanında çözüm, belli lobilere teslim olmaktan değil, yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızın değerlendirilmesinden geçmektedir.

EMO 41. Dönem Yönetim Kurulu çalışma programında hedeflediği amaçlara ulaşmak için; bir yandan mesleki faaliyetleri üzerinden sorumluluklarını yerine getirirken, diğer yandan demokratik merkeziyetçi örgüt yapısını güçlendirecek, emek ve demokrasi ortak paydasında buluştuğumuz kardeş örgütlerle çağdaş, özgür ve demokratik bir Türkiye mücadelesinde yan yana çalışmaya devam edecektir.

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI
41. DÖNEM YÖNETİM KURULU
03.05.2008