Yönetim Kurulu Başkanımız Erdal Aktuğ'un köşe yazısı (Kent Gazetesi_25.06.2006)
Elektrik Mühendisleri Odası Bursa Şubesi olarak geçen hafta Bandırma’da bulunan BARES II (Bandırma) Rüzgar Enerji Santrali’ne üyelerimizle birlikte bir teknik gezi düzenledik. Bandırma’daki Rüzgar Santralını anlatmadan evvel rüzgar enerjisine ve rüzgardan ilk elektrik üretiminin tarihine bir bakalım. Rüzgar enerjisi ısıları farklı olan hava kütlelerinin yer değiştirmesiyle oluşuyor. Milattan önceki dönemlere kadar uzanan, rüzgar değirmenlerini kullanarak rüzgarın gücünden yararlanma düşüncesi aslında yeni değil. Rüzgar gücünden ilk elektrik 1890 yılında Danimarka'da üretiliyor ve sistem jeneratöre bağlı türbin milinin rüzgarla döndürülmesi esasına dayanıyor. Şebekeye bağlı santraller, rüzgar çiftlikleri şeklinde, elektrik iletim hatlarına yakın inşa ediliyor. Ülkemizde ise ilk rüzgâr enerjisi, 1986'da Çeşme’de kurulan 55 kW gücündeki rüzgâr türbininden elde ediliyor. Ülkemizde uluslararası ölçekte ilk rüzgâr enerjisi ise 21 Şubat 1998'de Çeşme Germiyan Köyü'nde üretiliyor. Yap İşlet Devret Modeli ile işletmeye açılan ilk rüzgâr enerji tesisi de Alaçatı'daki ARES adlı 12 adet türbinden oluşan rüzgâr çiftliği oluyor. Aynı yöntemle Temmuz 2000'de kurulan Türkiye'nin en büyük rüzgâr enerji santrali ise 10,2 MW gücündeki BORES (Bozcaada Rüzgâr Enerji Santrali). Bizim ziyaretine gittiğimiz BARES II Rüzgâr Enerjisi Santrali, Bandırma ilçesinin, 10km doğusunda, Marmara Denizine paralel uzanan sırtlarında konumlanıyor. Proje için 2000 yılından itibaren rüzgâr ölçümlerine başlanmış. Söz konusu ölçümler yurt dışından uzman kuruluşlar ve enstitülerce değerlendirildikten sonra her bir ünite gücü 1,5 MW olan 20 adet rüzgâr türbininden oluşan santral kuruluyor. Proje kapsamında kullanılacak olan rüzgâr türbinleri GE Energy (General Electric)’den temin ediliyor ve deniz yoluyla Bandırma limanına getirilerek Tırlarla taşınıyor. Rüzgâr türbinlerinin her biri yerden 54,7 metre yüksekliğindeki kule üzerine monte edilen türbinler ve 70,5 metre çapındaki fiberglas kanatlardan oluşuyor. Bir türbinin maksimum yüksekliği kanatla birlikte 90 metre. Rüzgar Türbinlerinin monte edildiği 52 metre yüksekliğindeki çelik kuleler ise Türkiye’de, Çimtaş’ın Gemlik fabrikasında imal ediliyor. BARES II kapsamında üretilen elektrik orta gerilim kablolarla türbinlerden alınarak proje sahasında kurulan 34,5 / 154 kV’luk şalt merkezine taşındıktan sonra 8 km’lik 154kV’luk enerji nakil hattı ile ulusal şebekeye bağlanıyor. Üretilen enerji serbest piyasa koşullarında elektrik toptan satış firmalarına veya elektrik enerjisini kendisi temin edebilen serbest tüketici statüsündeki fabrika ve sanayi tesislerine satılması hedefleniyor. BARES II mevcut Rüzgar Enerjisi kurulu gücü olan 20MW’ı %150 oranında arttırarak 50MW’a çıkarmayı hedefliyor. Böylelikle santralde üretilecek olan yıllık ortalama 120.000.000 kWh elektrik ile 80.000 kişilik bir yerleşim merkezinin elektrik ihtiyacı karşılanabilecek. Rüzgarın elektrik enerjisi içindeki payı Avrupa için % 2, dünya için % 0,4’tür.2004 yılı itibari ile Dünyanın kurulu rüzgar enerji gücü 47.616 MW civarındadır.Oysa ülkemiz 2005 yılı sonu itibari ile 23 MW gücündeki rüzgar santraline sahiptir yani %1 bile değil. Ülkemiz teknik rüzgar potansiyeli yıllık 83.000 MW’tır. %50 verimlilikle bu potansiyel 41.500 MW civarında tahmin edilmektedir. Ekonomik potansiyelimiz ise 10.000 MW civarındadır. Ülkemizde ölçülen en yüksek ortalama rüzgâr hızı 25 metre/saniyedir.Rüzgar, Çanakkale Boğazı girişi Ege Denizi açıkları ile özellikle Bandırma'da, kapalı arazide 5-6 metre/saniye , kıyı ve tepelerde 8-12 metre/saniye hıza ulaşabiliyor. Ülkemizde rüzgar enerjisi yatırımı için uygun bir başka nokta ise Amasra’dır.Balıkesir’de de yeni projelerin, yeni yatırımların olduğunu duydukça ülkemiz adına seviniyoruz.Kentimizde de muhtemel rüzgar potansiyelinin bulunduğu yerlerde ölçümler devam etmektedir. Bir an önce yatırıma dönüşmesini temenni ediyoruz. Rüzgar enerjisi yerli, dışa bağımlı olmayan, doğal ve tükenmeyen, gelecekte aynı oranda temin edilebilecek, asit yağmurları ve atmosferik ısınmaya yol açmayan, CO2 emisyonu olmayan, doğal bitki örtüsü ve insan sağlığına olumsuz etkisi bulunmayan, fosil yakıt tasarrufu sağlayan, radyoaktif etkisi olmayan, teknolojik gelişimi hızlı, döviz kazandırıcı temiz bir kaynaktır. BARES II’nin devreye girmesi ile son günlerin gündem konusu olan küresel ısınmanın temel sebeplerinden CO2 ve sera gazlarından yıllık ortalama 80.000 ton karbon emisyon azalımı sağlayacağı hesaplanıyor. Rüzgar Santralleri, bizim nükleer santrallere karşı çıkarken başka bir enerji mümkün dememizin en büyük kanıtı. Tüm dünya Nükleer Santral projelerinden vazgeçip rüzgar santralleri kurarken neden biz tam tersini yapıyoruz ? EPDK’nın rüzgâr enerjisi yatırım lisansı verdiği toplam 1454 MW’tan 39 proje içinde ilerleme sağlanan ilk ve tek proje Bares II imiş. Neden son zamanlarda EPDK’dan yeni lisanslar verilmiyor? Neden Enerji Bakanlığı Nükleer santral projeleri geliştireceğine rüzgar santrallerine destek olmuyor? Yolu Bandırma’dan geçen herkese BARES II Rüzgar Santrallerine uğramalarını öneriyor ve bize kapılarını açıp her türlü bilgiye ulaşmamızı sağlayan firma yetkililerine buradan teşekkür ediyoruz.. Gidin, görün ve gösterelim ki yeni ve yenilenebilir kaynaklarımız bol ve kullanılmayı bekliyor yeterki doğru planlamalar ile doğru politikalar üretilsin...
|