05.04.2018 Perşembe günü Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili basın açıklaması yapılmıştır.
Basın metnine yazımız devamında erişebilirsiniz.
ÜLKEMİZİN VE COĞRAFYAMIZIN GELECEĞİNİ TEHLİKEYE ATAN NÜKLEER MACERASINDAN VAZGEÇİLMELİDİR! 03 Nisan 2018 günü Temel atma töreni gerçekleştirilen Akkuyu Nükleer Enerji Santrali süreci ile ilgili olarak mesleki ve toplumsal görevimiz ve yurttaşlık sorumluluğumuz gereği bu projenin yanlışlığı ile ilgili olarak karar vericileri ve proje destekleyenleri bilgilendirmek ve uyarmak istiyoruz. Ülkemizde ve Dünyada Nükleer Enerji Santrallerine ihtiyaç yoktur.. Nükleer santraller, dünyamızın geleceği açısından büyük bir risk oluşturmaktadır. Gerek kaza riski, gerekse atıkların yayacağı radyasyon, canlı hayatını tehdit etmektedir. Dünya tarihi nükleer santrallerde yaşanan en küçük kazaların bile ne denli büyük toplumsal ve çevresel facialar yarattığının örnekleriyle doludur. İşyeri kazalarının çokluğu ve deprem faaliyetlerinin yaygınlığıyla bilinen ülkemiz, Nükleer Santrallerin bilinen risklerini daha da artırmaktadır. Bugüne kadar gelişmiş ülkeler, geçmişte kurtarıcı olarak görülen nükleer enerji santrallerinden bugün kurtulmanın yollarını aramaktadırlar. Japonya‘daki Fukuşima Nükleer Santral Kazası‘nın hemen ardından Almanya ve İsviçre, 1980 öncesi yapılan nükleer santrallerini durdurduğunu açıkladı. Fransa‘da halk sokağa döküldü. Çin Hükümeti yeni santrallerin onayını durdurdu. Japonya‘daki radyasyon sızıntısından çok önce Almanya ve İsveç‘te yeni nükleer santral kurulması kesin olarak yasaklanmıştı. Avusturya Hükümeti, yapımı 1979 yılında biten tek nükleer santralini halk oylaması sonucunda açmama kararı aldı. İtalya, 1986 Çernobil Kazası‘nın ardından tüm nükleer reaktörlerini kapattı ve yenisini yapmadı. Belçika, 2002 yılında nükleer santrallerini kapatma kararı aldı. Danimarka zaten 1970‘lerde nükleer santral kurmama kararı almıştı. İspanya ise;55 nükleer reaktör yapma kararına karşı yalnızca 9 tane yapabildi; zaten onlar da 2006 yılında nükleer programından vazgeçti. Şimdi İspanya güneş enerjisi teknolojisinde en ileri ülke konumunda. Nükleer Enerji Santrallerinin ne enerji ihtiyacı ne ulusal çıkarlar ne de ekonomik gerekçelerle kabul edilebilir hiçbir yanı olamaz. Nükleer Enerji Santralleri yatırımları ile Türkiye`nin geleceği ipotek altına alınmaktadır. Türkiye`nin Nükleer Santrale ihtiyacı olmadığı, TEİAŞ`ın uzun dönemli tahmin raporlarında görülmektedir, Türkiye`nin mevcut elektrik üretim tesislerinin, ülkemizin ihtiyacı olan elektriği üretmeye yeterli olduğunu görmekteyiz. Yenilenebilir enerji kaynaklarının devreye alınmasıyla birlikte, nükleer santral tümüyle gereksiz bir yatırım haline dönüşecektir. Buna rağmen iktidar, mevcut elektrik maliyetinden 3 kat daha yüksek bir fiyata satın alma garantisi vererek, ülkemizin geleceğini de ipotek etmektedir. Akkuyu`da nükleer santral yapılmasının ülkemiz için yaratacağı tehlikeli sonuçları şöyle sıralayabiliriz: Ø Tüm gelişmiş ülkelerin vazgeçtiği nükleer santraller ile Ülkemiz hem kaza riski, hem atıkların radyasyon tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmaktadır. Henüz dünyada örneği olmayan nükleer atık deposunun mali ve teknik yükü altına girilmektedir. Üstelik bu mali ve teknik yükün bedeli de öngörülememektedir. Ø Dünyada örneği olmayan, güvenli olduğunu kanıtlamamış VVER 1200 tipi nükleer reaktörün ülkemizde yapılmasına izin verilerek ülkemiz nükleer felaket riski altına sokulmuştur. Bir teknik arıza veya kaza halinde ülkemize telafisi imkansız zararlar verebilecek tesisin yapılmasının önü açılmıştır. Ø Dünyada ilk kez kendi ülkesinde yabancı bir devletin nükleer santral kurmasına izin veren ülke Türkiye olacaktır. Dünyada ilk kez "Yap-İşlet-Sahip Ol" modeli ile nükleer santral ülkemizde yapılacaktır. Akkuyu Santralı`nın kurulacağı yaklaşık 50 hektarlık ülkemiz toprakları, kamu kullanımına yasaklı ve Rusya`nın hak sahibi olduğu "yasaklı bir bölge" haline getirilmiştir. Ø Bu santralın yapılmasıyla ülkemiz 15 yıl boyunca en az 35 milyar 568 milyon dolar elektrik alım yükümlüğü altına sokulmuş olacaktır. Akkuyu Nükleer Santralı`nın devreye gireceği 2025 yılından itibaren 15 yıl boyunca alacağı elektriğe 12.35 sent (ABD Doları) üzerinden alım garantisi verilmiştir. Yaklaşık 3 kat daha pahalıya nükleer santraldan devlet elektrik satın alacaktır ve bunun bedelini halkımız ödeyecektir. Ø Devlete alım garantisi üzerinden yapılacak satıştan elde edilecek gelir yurtdışına götürüleceği gibi Akkuyu Santralı`nın işletilebilmesi için gerekli olan nükleer yakıt da dışarıdan alınacaktır. Yani hem ülkemizde yapılan üretimden hem de tüketimden döviz kaybı yaşanacaktır. Bu nedenle ülkemizin enerjide dışa bağımlığı ve yurtdışına ödeyeceği enerji faturası artırılmış olacaktır. Ne milli, ne de yerlidir. Ø Bahsetmediğimiz sağlık boyutu ise ayrı bir felakettir. Umarız atılan bu temel Fukuşima ve Çernobil gibi sonuçlar doğurmaz. Ø Akkuyu Nükleer Santralı`nın Türkiye`nin elektrik ihtiyacını karşılamak için inşa edilmediği açıktır. İhtiyaç olmayan, tehlikeli ve pahalı olan bu tesis üretime geçtiğinde ülkemiz kurulu gücünün ancak %5 ine denk gelecektir. Ø Soğutma suyu olarak kullanmak için, alg ve diğer deniz canlılarının çoğalmasını önlemek amacıyla her gün milyonlarca metreküp deniz suyu sodyum hipoklorit ile klorlanacaktır. Ülkemiz nükleer santral macerası ile uluslararası bağımlılık ilişkileri içerisine zorla sürüklenmektedir. Bu kadar olumsuzluklara rağmen kurulmaya çalışılan Nükleer Enerji Santrallerinin Mersin`de, Sinop`ta ve ülkemizin herhangi bir yerinde kurulmasına karşı direnen halkın yanında olacağız, doğanın, toplumun ve ülkenin geleceğinin yanında olacağız, Mersin`de, Sinop`ta yada başka bir yerde nükleer santral istemiyoruz. Ülkemizin ve coğrafyamızın geleceğini tehlikeye atan nükleer macerasından derhal vazgeçilmelidir! Bursa Nükleer Karşıtı Platform adına Burak ÖZGEN Elektrik Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı 05.04.2018
|