27 NİSAN 2022-İMECE
SABAHI OLMAYAN GECE Her Gecenin Bir Sabahı Her Kışın Bir Baharı Her Şeyin Bir Zamanı Olduğu sözleriyle devam eden Fikret Kızılok`a ait şarkının dizeleriyle başlıyoruz sözlerimize… Bundan 36 yıl önceydi. Çernobil`de 26 Nisan 1986 tarihinde saat gece 01.23`te yaşanan patlamadan sonra o gece artık sabahı hiç olmadı. Kimseler bir daha evlerine dönemediler. Çernobil`de baharın geldiğini bir daha hiç göremediler. " Her şeyin bir zamanı var," demiş şarkının sözlerinde Fikret Kızılok ama Çernobil`de yaşanan felaketin izlerinin yok olması için " O zaman" artık hiç yok! O gece Sovyetler Birliğine bağlı Pripyat kentinde Çernobil NükleerGüç Santralı‘ nın 4 numaralı reaktöründe bir patlama yaşandı. Çernobil felaketi, Uluslararası Nükleer Olay Ölçeğinde en yüksek sınıflandırma oranı olan 7 ile ölçeklendirilmiştir. Bu sınıfta ölçeklendirilen yalnızca iki nükleer felaket bulunmaktadır. Bunlardan birisi Çernobil felaketi, diğeri ise 2011 yılında deprem sonrası meydana gelen Fukuşima Nükleer Güç Santralı kazasıdır. Çernobil felaketinin ardındanSovyetler Birliği‘nde o dönem kazanın sebeplerini araştırmak için kurulan devlet komisyonu, santral yönetimini ve personelini kazanın baş sorumlusu ilan etti. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) bünyesindeki Uluslararası Nükleer Güvenlik Komitesi (INSAG) de ilk başlarda Sovyetler Birliği devletiyle aynı görüşteydi, fakat aynı kurum 1991 yılında kazayla ilgili yayımladığı yeni raporunda, "personelin hatası sonucu başlayan kazanın, reaktörün yetersiz tasarımı nedeniyle bir felakete dönüştüğü" tespitine vardı. INSAG, 1993 yılında hazırladığı nihai raporunda ise personel hatalarıyla ilgili daha önce varılan bazı tespitlerin yanlış olduğunu, kazanın reaktördeki tasarım hatası, reaktörün güvenlik standartlarını karşılamaması ve nükleer santraldeki genel güvenlik önlemlerinin yetersizliği nedeniyle meydana gelmiş olma olasılığının ağırlık kazandığını belirtti. Bugün Akkuyu Nükleer Güç Santrali için alınan en üst düzey güvenlik önlemleri Çernobil içinde alınmıştı. Aklımıza getirmek dahi istemediğimiz bir felaketin de Akkuyu`da yaşanması durumunda ise binlerce kilometrekarelik alan tahliye edilecek ve bu toprakları bir daha dönmemek üzere terk etmek zorunda kalacağız. Verimli toprağı,denizi, güneşi, sahili ve kumsalları ve ormanlarıyla anılan bu güzel coğrafya sadece acı, gözyaşı ve felaketlerle anılmaya başlanacak. İçinde yaşadığınız yuvanızı veya yeni aldığınız arabanızı, çok sevdiğiniz köpeğinizi, kedinizi,ahırınızdaki ineğinizi, özel günlerinizde giymek için dolapta özenle sakladığınız elbisenizi, çocukluğunuzu, gençliğinizi, duvarda asılı duran fotoğraflarınızı ve en sevdiklerinizin mezarlarını bırakıp gidecek ve bir daha asla dönemeyeceksiniz. Günümüzde devam eden Rusya-Ukrayna savaşında bile Çernobil bölgesinde ölçülen radyasyonda artış ölçülmüştür. 36 yıl önce gerçekleşen kazada kirlenen toprak örtüsünün üzerinde araçların hareket etmesi bile bölgedeki radyasyon seviyesinin yükselmesine neden olmuştur. Günümüzde reaktörün üstünün lahit ile örtülmesi ve koruyu bir tabakayla kaplanması ve ancak robotlarla yapılabilen temizlik çalışmalarına rağmen radyasyon sızıntısı devam etmekte olup, temizleme faaliyetlerinin 2064`e kadar süreceğini öngörülmektedir. Tüm bu çalışmalara rağmen bölgeyi terk etmek zorunda kalan yerleşik halkın ise geri dönmesinin mümkün olmadığı da açıklanmıştır. Rusya-Ukrayna savaşında başta ABD ve NATO ülkelerinin taraf olması durumunda İncirlik`te bulunan ABD-NATO nükleer silahlarının başta ülkemiz ve komşu ülkeler için bir tehdit olduğu, ülkemizdeki yabancı üslerin derhal kapatılması ve ülkemizin bu silahlardan temizlenmesi gerekmektedir. Bu durum ülkemiz için başta güvenlik ve beka sorunudur. Savaşa NATO`nun taraf olması durumunda Akkuyu`da Ruslara adeta peşkeş çekilmiş olan vatan toprağımızı da dikkate aldığımızda, ülkemiz tamamen savaş atmosferinde kalacaktır. Bu durum başlı başına güvenlik ve halk sağlığı sorunudur. Buradan siz basın mensupları huzurunda bir çağrıda bulunmak istiyoruz. Birleşmiş Milletler Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşmasına ülkemizin de katılması için gerekli adımların atılmasını istiyoruz. Çernobil felaketi gerçeklerinden yola çıkarak Akkuya`da yaşanabilecek bir felakette sadece toprağına, havasına, doğasına, evlerimize ve anılarımıza veda etmek zorunda kalmayacağız, nesiller boyunca dünyaya gelecek tüm canlılarda yaşanabilecek anomalilerle karşılaşacak, sürekli ısınarak adeta çölleşmeye doğru giden Akdeniz`i ve deniz canlılarını da yok edeceğiz. Kentimizin yaslandığı Toroslar`ı; ağacını ve kuşunu da yok edeceğiz. Mevcut iktidarın, aklı ve bilimi adeta yok sayarak kaderci bir anlayışla Çernobil felaketine sebep olan Rosatom şirketine Akkuyu`da nükleer santral inşa ettiriyor olması kabul edilebilecek bir durum değildir ; ayrıca bugün liyakatın yerini itaatın aldığı düzende AKP milletvekili Naci BOSTANCI`nın oğlu Afşin Burak Bostancı‘nın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı`na bağlı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürlüğü görevini sürdürdüğünü bir kez daha kamuoyuna hatırlatmayı görev biliyoruz. Nükleer Santraller ve Nükleer Silahlar ölüm ve gözyaşı getirir. Etkisi binlerce yıl sürecek acı ve yokoluş demektir. Çernobil felaketinin 36. Yıl dönümünde Akkuyu`da yapılan Nükleer Güç Santrali inşaatını durdurun! Ülkemiz için sadece ekonomik bir külfet, ölüm tehdidi, ulusal güvenlik ve halk sağlığı sorunu olmaktan öteye geçmeyecek bu ölüm projesinden vazgeçin! Akkuyu Çernobil Olmasın! Ve bu arada, unutmadan, girişte söylediğimiz şarkının sözleri "Benim Dermanım Yok" diye devam ediyor; ancak gördüğünüz üzere ülkemiz ve halkımız için bizim mücadele edecek DERMANIMIZ VAR ve buradan haykırıyoruz : Nükleere İnat Yaşasın Hayat… Mersin Nükleer Karşıtı Platform 26.04.2022
|