MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

NÜKLEER SANTRALE GEREK YOK (BİRGÜN, 01.12.2004)


YAZILI BASINDA ODAMIZ

 
Hüseyin YEŞİL
Elektrik Mühendisi


Türkiye'nin genel olarak enerji ihtiyacını ve özel olarak da elektrik enerjisi ihtiyacını belirlemek -ki ben bu konuya yoğunlaşacağım- için iyi bir planlamanın olması gerekmektedir.
 

Planlama 24 Ocak 1980 Kararları ile yavaş yavaş terkedildi.

Ülkemizin halihazırda sanayileşme ve enerji planlarının olmaması, ekonominin dış manipülasyonlara açık olması, Gelişmiş Ülkeler Forumu'nda yapılan talep tahminleri her zaman yanıltıcı kılmaktadır.

Bugün 142 milyar kWh olan üretim ele alınıp, beş ay sonra 2005 yılındaki talebin 145 milyar kWh olacağı varsayılırsa, biraz önce belirttiğim talep tahminlerinin sapmış olduğu görülmektedir. Bu sapma, ETKB tahminlerinde yüzde 26.4. EMO tahminlerinde yüzde 15.2 kadardır. Burada en yakın tahminin EMO tahmini olduğu görülmektedir.

Yine bu talep tahminleri incelendiğinde görülecektir ki, 2020 yılında EMO tahmini 310 milyar kWh'dir. 2030 yılı tahminlerimiz ise 386 milyar kWh'dir.

Bu tahminleri destekleyen görüşler de yok değil. "Türkiye'nin en büyük Birinci ve İkinci 500 İhracatçı Firma Araştırması"nın sonuçlarına göre, İhracatçı firmaların 40.2'sinin yıllık enerji tüketiminin 1 milyon kWh'nin altında olduğu belirtilmektedir.

Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Sekreteri Sn. Emre Alkin, ilk 500 firma bir yana bırakıldığında elektrik tüketiminin dramatik olarak düştüğünün altını çizmektedir.

Türkiye İhracatçılar Meclis Başkanı Sn. Oğuz Satıcı ise elektrik enerjisi kullanımının azalmasının nedenini şöyle açıklamaktadır: "Yeni teknolojiler daha az enerji kullanıyor. Özellikle İstanbul gibi büyük kentlerde ihracatçı firmalardaki enerji kullanım ortalamalarının daha düşük olduğunu görüyoruz. Türkiye son 2 yılda, kapasite kullanım oranlarını rekor seviyeye getiriyor. Türk ihracatçısı ve üreticisi bu 2 yıllık dönemde mevcut şartlarını teknolojik olarak geliştirdi, verimliliği artırdı, daha az enerji ve istihdam kullanıp daha çok üretti."

İşte bu görüşler de Bakanlığın talep tahminlerini doğrulamamaktadır.

Türkiye elektrik enerjisi talep tahminlerini, verimlilik ve az enerji tüketen sanayiye göre yaparsa ve bu doğrultada bir sanayileşme ve enerji politikası uygularsa, elektrik enerjisi açısından darboğazlara düşmeyecektir.

Bütün bu gerçekler ortada iken iktidarlar (AKP İktidarı da dahil) abartılı talep tahminleri yapmaktadırlar. Burada 1999 yılında DPT ve Enerji Bakanlığı arasındaki tartışmaları da hatırlatmak isteriz:

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sn. Hilmi Güler, Başbakan Sn. Tayyip Erdoğan'ın Fransa ziyareti öncesinde yaptığı açıklamada;

"2020 yılında ülkemizin 570 milyar kWh elektrik enerjisine ihtiyacı olacak ve mevcut tüm kaynaklarımız kullanılsa dahi bu ihtiyaç karşılanamayacak, onun için Türkiye'de 3 adet Nükleer Santral yapılması gerekmektedir" denmiştir.

3 Adet x 1000 MW Nükleer Santral yapmak için en az 15 milyar dolara ihtiyaç olduğu unutulmasın.

Ve bu santral konusu Fransa'daki görüşmelerde AKP Hükümeti tarafından pazarlık olarak kullanılmıştır. (Basında çıkan bu haberler yalanlanmadı).

Burada da görülmektedir ki ülkenin elektrik enerjisi ihtiyacının belirlenmesi tamamen bir planlama sonucunda yapılması gerekirken, bu ihtiyacın ne olduğu günlük siyasi kararlarla ayaküstü de verilebilmektedir.

Siyasi iktidarlarca; yıllardır siyasi bir tercih olan Türkiye'de nükleer santral kurma kararı için 1970'lerden bu yana uğraş verilmektedir. 1995'lerde, bu çaba "Karanlık gezdirme" yöntemleriyle ve "Karanlık sopası" göstererek yapılmaya çalışılmıştır.

Bu konunun her gündeme gelişinde bizler yani TMMOB, EMO ve diğer odalarımız, "Türkiye'nin Nükleer Santrallardan üretilecek elektirk enerjisine ihtiyacı yoktur" demişizdir ve hep haklı çıktık. Şimdi gelelim Elektrik Mühendisleri Odamızın öngördüğü talep tahminlerinin nereden karşılanacağı sorununa: Burada ülkemizin enerji kaynaklarına şöyle bir göz atalım:

ÜLKEMİZ ENERJİ KAYNAKLARI

KÖMÜR


Linyit rezervi 8,4 milyar ton

Taş Kömürü 1,12 milyar ton

Türkiye linyit rezervinin yüzde 68'ini alt ısıl değeri 2000 kcal/kg olup kalorifik değeri oldukça düşüktür.

Bugün ülkemiz kömürlerinin enerji üretimindeki payı yüzde 20'lerin altına düşmüştür.

HİDROLİK

Teknik olarak değerlendirilebilir potansiyel 216 milyar kwh

2000 yılı itibariyle teknik ve ekonomik potansiyel 122 milyar kwh

Bugün 122 milyar kwh olan ekonomik hidroelektrik potansiyelimizin yüzde 32'si kullanılmakta, yüzde 11'i inşaa halinde ve yüzde 57'si proje düzeyinde beklemektedir.

Ülkemizde üretilebilir PETROL rezervi: 43.7 milyon ton

Ülkemizde üretilebilir DOĞALGAZ rezervi: 8,9 milyar m3

RÜZGAR

Bugünkü teknik koşullarda yılda 2500 saat kullanma süresi ile kurulabilecek teknik kapasite (yararlanabilir potansiyel içerisinde) 10 bin MW üzerindedir. Ancak, Türkiye'nin ekonomik rüzgar gücü potansiyeli hakkında farklı değerler belirtilmektedir. Henüz ülkemiz için sağlıklı bir rüzgar atlası çalışması tamamlanamamıştır.

JEOTERMAL

Türkiye'nin görünür jeotermal kapasitesi 2600 MW civarındadır. Halen jeotermal potansiyelin ancak yüzde 3'ü kullanılmaktadır.

GÜNEŞ

Ülkemizde yıllık güneşlenme süresi 2640 saat olup, ülke üzerine düşen güneş enerjisi miktarı 80 milyon ton petrole eşdeğerdir.

BİOKÜTLE

Hızla büyüyen ağaçlarla yapılan enerji ormancılığına uygun 4 milyar hektar orman alanı vardır. Bitkisel ve hayvansal atık miktarı 10,3 milyon ton petrole eşdeğerdir.

(Kaynak: VIII. 5. Yıllık Kalkınma Planı Enerji İhtisas Komisyonu Raporu)

Bize göre öz kaynaklar açısından hidrolik, kömür, rüzgar, jeotermal, güneş ve diğer yenilenebilir kaynaklar dikkate alındığında 2020 yılında 115.000 - 120.000 MW kurulu güç ve 482-569 milyar kWh bir kapasite oluşacaktır.

Görüleceği üzere öz kaynaklarımız açısından 2030 yılında dahi talebi karşılayacak potansiyelimiz mevcuttur. Yeter ki enerji planlaması yapalım, yeter ki bu potansiyeli kullanmasını bilelim, yeter ki enerjiyi verimli kullanalım. Teknik kayıp ve kaçağı dünya ortalamasına düşürecek önlemleri alalım.

Ayrıca yine tahminlerimize gore 2030 yılında kişi başına elektrik tüketimimiz 3880 kWh olacaktır.

Bugün AB ortalaması 4000 kWh/kişidir. 2030 yılında bugünkü AB ortalamasını yakalayacağımız gözükmektedir. Türkiye'nin AB üyeliği için de AB'nin gönlünden geçen tarihin bu olduğu söylenmektedir.

Bu gerçeklerin ışığında, Türkiye'nin nükleer enerji santrallarından üretilecek elektrik enerjisine ihtiyaç yoktur. Ve bundan sonra da olmayacaktır. Türkiye'de nükleer santral kurulması kararı siyasi bir karardır. Bu kararın hiçbir haklı gerekçesi yoktur.

Ayrıca "Ben yaptım oldu" mantığı ile bağımsız bilim ve denetim kurullarının görüşünü almadan projelerin uygulamaya konmasının sakıncalarını Hızlandırılmış Tren olayı ile hep beraber yaşadık, gördük. Nükleer enerji santralları konusunda, İTÜ Enerji Enstitüsü Müdürü ve Nükleer Araştırma Ana Bilim Dalı Başkanı ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), Atom Enerjisi Komisyonu üyesi Sn. Prof. Dr. Hasan Saygın'ın Enerji Dergisi'nin Eylül 2004 sayısındaki makalesindeki görüşler de bu yöndedir:

"Dünyada nükleer teknolojinin sürdürülebilir gelişmedeki rolüne ilişkin tartışmaların devam etmesine karşın, nükleer enerjinin ya da daha doğru bir deyişle, günümüz nükleer güç teknolojisinin geleceğinin belirsiz olduğu hususunda consensus oluşmuştur. Nükleer enerjinin geleceği,

Nükleer atık idaresi ve depolanmasına ilişkin sorunlara mutlak bir çözüm bulunmasına,

yeni kuşak nükleer güç santrallerinin ekonomik olarak sürdürülebilirliğininin sağlanmasına,

Nükleer silahlanma ve küresel ısınma ile mücadele için uygulanan strateji ve politikaların başarısına bağlıdır.

Bu bağlamda, nükleer teknolojinin geliştiği ve hızla yükseldiği yıllarda (Fransa örneğinde olduğu gibi) ülkemizin nükleer reaktör edinme çabaları anlamlı görülebilecek iken, günümüzde bu alanda varolan belirsizlikler nedeniyle nükleer teknoloji transferi yönünde bir adım atmak için bulunduğumuz zaman diliminin uygun olmadığı açıktır."

Sonuç olarak, Türkiye'nin kendi doğal kaynakları iyi değerlendirildiğinde ve planlama dönemine yeniden dönüldüğünde elektrik enerjisi açısından bir sorunu olmayacaktır. Yeter ki dışa bağımlı ve özelleştirmeci politikalardan vazgeçelim.

Bu bağlamda, gelmiş geçmiş bütün iktidarlara;

1- Enerji yönetiminde planlamanın ve merkezi yapının terkedilmesinin sektörde kaos doğuracağı,

2- Tahkimi kabul etmenin ülkemizin kaynaklarını yağmalatmak anlamına geleceği ve kamunun büyük sıkıntı işine gireceği (Yİ-YİD sanrallarıyla yapılan pazarlıklarda olduğu gibi),

3- Termik santralların bakım ve hizmet işlerinin özelleştirilmesinin, beklenmedik arızalara ve büyük zararlara yolaçacağı (Afşin-Elbistan santralında özelleştirme sonucu ortaya çıkan teknik yetersizlik ve eleman azlığı nedeniyle büyük bir kayıp yaşandı),

4- Enerji işletmelerinin çevreye zarar vermeyecek biçimde çalıştırılması gereği (Yatağan Santralı örneği),

5- Dağıtım hizmetlerinin özelleştirilmemesi gerektiği (AKTAŞ'ın yol açtığı zararlar),

6- Nükleer santralın yolaçacağı sorunlar ve yaratacağı bağımlılık ilişkileri,

7- Doğalgaz anlaşmalarının gizli tutulmasının ve ülkemizin bir enerji kaynağına bu denli bağımlı kılınmasının yolaçacağı sorunlar (Bakanlık tarafından açıkca doğrulanmıştır),

8- Yİ ve YİD modellerinin sektörde yolaçacağı sorunlar (bugün birinci ağızdan doğrulanmıştır),

9- En önemlisi elektrik enerjisi üretim-dağıtım-iletimin kamusal bir hizmet olması gerektiği, elektrik tüketiminin bir insanlık hakkı olduğu ve serbest piyasa eline bırakılamayacağı, elektrik enerjisinin doğası gereği merkezi bir yapıya sahip olması gerektiği,

uyarılarını defalarca yapmış bulunmaktayız.

Bu uyarılarımızın dikkate alınmasını talep ediyoruz. Türkiye'nin elektrik enerjisi sorunun böyle çözüleceğine inanıyoruz.

Bu rapor, TEMA'nın düzenlediği Çalıştay'a EMO adına katılan Hüseyin Yeşil tarafından sunulmuştur.



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU

KTMMOB EMO YENİ YÖNETİM KURULU BELİRLENDİ

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

1 MAYIS’TA ALANLARDAYIZ

EMO, SİNOP NGS NAZIM İMAR PLANI İÇİN İPTAL DAVASI AÇACAK (BAŞKENT GAZETESİ)

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI - OLAĞAN GENEL KURULU! (ENERJİEKONOMİSİ.COM)

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR (ENERJİGUNLUGU.NET)

MUTLU BAYRAMLAR

EPDK`DAN ENERJİ ŞİRKETLERİNE FAİZSİZ ÖDEME KIYAĞI! DESTEK DEPREMZEDEYE DEĞİL, ENERJİ ŞİRKETLERİNE (GÜNLÜK EVRENSEL)

Okunma Sayısı: 1225


Tüm Yazılı Basında Odamız

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.