YAZILI BASINDA ODAMIZ

 
Botaş'ın fazla ödemesi transferle bağlantılı mı?
Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı'nın Türkiye bölümündeki Lot A kısmı, sınırla Erzurum arasını, Lot B ise Erzurum-Sivas arasını kapsıyor.
 

Bakü-Ceyhan'daki fazla ödemenin 29.4 milyon doları, CHP'den AKP'ye geçen milletvekili Nezir Nasıroğlu'nun amcasının oğluna ait Fernas adlı firmaya gitmiş

Botaş'ın Bakü-Ceyhan Petrol Boru Hattı projesinde şirketlere kendi sorumlulukları içinde olduğu halde 45.3 milyon dolar fazladan ödeme yaptığı Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (YDK) tarafından da tespit edildi. YDK, fazla ödemenin, hattın iki etabını inşa eden Tepe/Nacap ve Günsayıl-HTS-Alarko konsorsiyumlarından tahsil edilmesi için hukuki yollara başvurulmasını istedi.

YDK'nın alacak olarak nitelediği fazladan ödemenin 29.4 milyon dolarlık bölümü, CHP'den istifa ederek 14 Ağustos 2003 tarihinde AKP'ye geçen Nezir Nasıroğlu'nun amcasının oğluna ait Fernas şirketine yapılmış. Yüksek Denetleme Kurulu'nun, Botaş'ın 2003 yılı faaliyetlerine ilişkin hazırladığı 8 Şubat 2005 tarihli raporda 2004 yılına ilişkin de değerlendirmeye gidildi ve ana raporun yanı sıra üç ayrı özel inceleme raporu hazırlandı.

Tepe tamamlayamadı
Rapora göre, 22 Mart 2004'te boru hattının Lot A (Gürcistan sınırı-Erzurum arası) bölümündeki boruların döşenmesi ve istasyon inşaatlarında yaşanan gecikmeyi telafi etme kararı alan Botaş yönetim kurulu, 70 km.'lik bölümün, inşaatı sürdüren Tepe/Nacap konsorsiyumundan alınarak ikinci bir şirkete verilmesini kararlaştırdı. Teklif istenebilecek şirketler olarak, aralarında ikinci enerji operasyonu çerçevesinde halen tutuklu olan Muzaffer Nasıroğlu'na ait Fernas'ın da bulunduğu dört şirkete 6 Nisan 2004'te yazı yazılıp, 70 km.'lik bölümün yapımı için kullanılmak üzere makine ve ekipman ile personeli kaç gün içerisinde inşaat alanına getirebileceklerini ertesi gün 17.00'ye kadar bildirmeleri istendi. Şirketler cevaplarını 7 ve 8 Nisan 2004 tarihinde bildirdiler. Tekfen makine ve ekipmanlarının yurtdışında olduğunu ancak 15-30 gün içerisinde getirebileceğini belirtirken, ekipmanlarının Ankara Gölbaşı'nda bulunduğu anlaşılan Fernas üzerinde karar kılındı. Fernas'tan 9 Nisan 2004'te talep edilen teklif, dört günde hazırlanarak 13 Nisan'da verildi. Ancak, tam bu noktada Tepe/Nacap konsorsiyumu müdahale ederek, başka bir şirketin devreye girmesinin maliyetleri 15 milyon dolar artıracağını ve kendi işlerini de aksatacağını savunarak, Fernas'ın işi almasını engelledi. Konsorsiyum, 23-25 Nisan'da Botaş yönetimiyle görüşerek, gecikmenin telafi edilebilmesi için kendisi üçüncü bir ekip kurmayı önerdi. Bunun için de konsorsiyuma makine ve ekipman ve personel sağlanması için 6 milyon dolar, güzergâhtaki bir köprünün yıkılması için 4 milyon dolar ve Hasankale Nehri geçişi için de 5 milyon 937 bin dolar olmak üzere toplam 15 milyon 937 bin dolar ödendi.

Kapılar hâlâ açık
Tepe/Nacap konsorsiyumunun engellemesi nedeniyle işalamayan Fernas'a şans 28 Nisan'da yine güldü. Botaş Yönetim Kurulu, BTC projesinin tümünü değerlendirerek Lot A'nın yanı sıra Erzurum-Sivas arasındaki Lot B bölümündeki gecikmeleri karşılamak amacıyla, bir 'acil durum ekibi' kurulmasını kararlaştırarak, Fernas şirketinden teklif istedi. Şirket 10 Mayıs 2005 tarihli revize teklifini 13 Mayıs'ta Botaş'a verdi. Teklif 14 Haziran 2004'te kabul edilerek, toplam 9 aylık sürede yapılacak 'bükme, kaynak, tamir, boru indirme ve dolgu' işleri için şirkete 29.4 milyon dolarlık ödeme kararı alındı.

'Konsorsiyumlar borçlu'
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nun özel inceleme raporunda, Lot A yapımı işini üstlenen Tepe/Nacap konsorsiyumuna yapılan toplam 15 milyon 937 bin dolarlık ödemenin, zaten bu şirketin sorumluğunda olan ve parasını genel müteahhitlik sözleşmesi çerçevesinde aldığı iş için yapıldığı vurgulanarak, ilgili konsorsiyumdan iadesi istendi.

Yüksek Denetleme Kurulu, Lot A ve Lot B'deki eksik kalan işlerin tamamlanması için Fernas şirketine ödenen 29.4 milyon doların da bu işleri üstlenmiş bulunan konsorsiyumlardan, kendileriyle imzalanmış olan sözleşmeler uyarınca alınması gerektiğini, bunun için de hukuki yollara başvurulmasını talep etti.

Transfer kavgası
Erkan Mumcu, CHP'den AKP'ye geçen milletvekilleriyle ilgili 2 Nisan'da ANAP genel başkanı seçildiği Olağanüstü Kongre'de, Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP'ye yönelik ağır ithamda bulunmuştu. Mumcu, Erdoğan'ın, ANAP'a katılan vekillere yönelik 'Rozetleri kaça verdiler' sözlerini anımsatıp, "CHP'den AKP'ye milletvekili geçişleri yaşanmadı mı? O zaman sayın Erdoğan, Subayevleri'nin muhtarı mıydı, başbakan mıydı? Arkadaşlarım sana gelenler gibi mamaya gelmiyor. Başbakan'a soruyorum, partisine geçen vekiller neyin karşılığında geçti? Pazarlık karşılığı ve ihale için geçmediklerini söyleme cesaretin var mı? CHP'den geçenlere ne verdin? Sen mi söylersin, ben mi söyleyeyim?" demişti.

CHP lideri Deniz Baykal da, geçen hafta, Cemal Kaya ve Nezir Nasıroğlu'nun CHP'den istifalarının ertesi günü, 'kirli transfer' dediğini ama o zaman sözlerinin duyulmadığını söyledi. Baykal, şöyle konuştu: "Bunun kirli bir transfer olduğunu bilen o günkü Bakanlar Kurulu'nun üyesi varsa çıkıp söylemeli. Başbakan'dan cevap yok. Bu çağrıyı yapan siyaset adamından cevap yok. Ne biliyorsanız söyleyin."

Telekom'da yatırıma devam
Ekinalan, 800 milyon dolar yatırım peşinde.
Telekom Genel Müdürü Mehmet Ekinalan, "İhale, satın alma ile ilgili devletin prosedürleri, sektörde işlerimizi çok aksatmakta, geciktirmekte" dedi.

4'üncü Türkiye, Hazar ve Orta Asya Telekom ve Bilgi Teknolojileri Konferansı'nda (Hazar Telekom 2005) konuşan Ekinalan, Türk Telekom'un bundan sonra rekabetini daha çok seste devam ettireceğini söyledi. Sesteki rekabetin uzak mesafelerde ve yeni teknolojileri kullanarak yapılacak görüşmelerde de olacağını anlatan Ekinalan, "Yani Türk Telekom hiçbir alanda rekabetten geri kalmayacaktır" diye konuştu. Ekinalan "Telekom geçen yıl 400 milyon dolar civarındaki yatırımını, bu yıl 800 milyon dolara çıkarmanın gayretinde. Geçen yıl başlayan yatırımlar bu yıl da hızla devam edecek" dedi.

'Ortaklarla birlikte büyüyeceğiz'
Ekinalan, Telekom'un yeni hizmet alanlarında kendisi büyüyerek değil, ortakları ile birlikte büyüyen yapıya dönüşmekte olduğunu anlattı. Burada özelleştirmenin gündeme geldiğini ifade eden Ekinalan, şunları kaydetti: "Katma değerli hizmetleri artık tek başımıza üretmemiz mümkün değil, bu hizmetleri üreten ortaklarla çalışma zorunluluğu ortaya çıkıyor. Bu, özellikle devletin kontrolündeki şirketin karmaşık ticari yapıda tek başına işleri yönetememesi anlamına geliyor. Burada teknik zorluklarımız ortaya çıkıyor. İhale ile satın alma ile ilgili devletin prosedürleri, gerçekten telekom gibi bir sektörde işlerimizi çok aksatmakta, geciktirmekte. Personel politikaları, personel maaşları ile ilgili devletin genel politikası ve bu genel politikanın Türk Telekom'a da uygulanması gerçekten bizleri zor durumda bırakmakta."

Toplantıya katılan, TeliaSonera Uluslararası Taşıyıcı Satış Direktörü ve Başkan Yardımcısı Magnus Sjolund da, sektörün artan hizmetlerine karşın yavaş değiştiğini ve her şeyi nihai tüketicinin tayin ettiğini söyledi. Sjolund, şirketin, Turkcell hisseleriyle ilgili girişimi konusundaki sorulara ise yanıt vermedi.