YAZILI BASINDA ODAMIZ

 
Dışa bağımlılığı azalttık zam yerine indirim yaptık
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Türkiye'nin enerji alanında rekabetçi bir liberal piyasa oluşması yönünde önemli adımlar attığını belirterek, "40 milyar dolarlık enerji pazarını bağımsız kurula devrettik'' dedi. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından hazırlanan Türkiye Enerji İncelemesi Raporu sunumu dün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nda gerçekleşti.
 

Sunumda konuşan Bakan Hilmi Güler, Türkiye'de çapraz sübvansiyonların olmadığı arz güvenliği ve kaynak çeşitliliğinin sağlandığı bir enerji sektörü hedeflediklerini anlattı. Çok sayıda yasal düzenleme gerçekleştirdiklerini, bundan sonraki adımın özelleştirme olduğunu belirten Güler, tüketici haklarının korunması için radikal kararlar aldıklarını söyledi. Türkiye'nin dışa bağımlılığının yüzde 72'den yüzde 60'lara indirilmesi için yerli kaynaklara ağırlık verdiklerini vurgulayan Güler, bu sayede geçen yıl 11 milyar kilovatsaat elektriği neredeyse sıfır maliyetle ürettiklerini, bu sayede elektriğe zam yapmak bir yana indirim yaptıklarını anlattı.

Doğalgazda rota İran'dan Rusya'ya çevrilecek
Türkiye, yoğun kış şartlarında doğalgaz arzını azaltan zaman zaman sıfıra yakın bir düzeye indiren İran'dan doğalgaz alımını durdurdu. Türkiye ile İran arasındaki doğalgaz ticareti, İran'ın, iç tüketimindeki artışı gerekçe göstererek, sözleşmede öngörülenin çok altında gaz vermesiyle gerilmişti. Türkiye, Mavi Akım'dan (Rusya), anlaşmada öngörülenin üzerinde, gaz çekmesine karşın sanayi tesisleri ve doğalgaz ile üretim yapan elektrik santrallarında kısıntıya gitmek zorunda kalmıştı. "Kalite sorunu"nu gerekçe göstererek kısa bir süre önce İran'dan gaz alımını kesen BOTAŞ, arz yönlü olarak sorun yaşamamak için Rusya ile temasa geçti. BOTAŞ, İran gazının yarattığı açığı Mavi Akım'dan karşılamaya başladı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili, sorunun aşılması için İranlı yetkililerle görüşmelerin sürdüğünü belirtti. Yetkili, sözleşme koşullarının yerine getirilmesi için çaba harcandığını bu kapsamda yeniden gaz alışverişine başlanılabileceğini kaydetti. Türkiye ile İran arasında doğalgaz alımına ilişkin anlaşma sürekli tartışma konusu oldu. ABD'nin itirazlarına yol açan Refahyol hükümeti döneminde imzalanan anlaşmayla, 10 Aralık 2001 tarihinden itibaren İran'dan gaz alımı başladı. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bu ülkeye yaptığı ziyaretin birinci öncelikli konusu olmasına karşın İran, doğalgazın fiyatını indirmeye yanaşmamıştı.

Enerjide by pass oyunları-Güntay Şimşek
Türkiye'nin, ' Doğu-Batı Enerji Koridoru' olacağını duyan ve enerjiyle hiç ilgisi olmayan, benzeri yatırımları daha önce hiç yapmayan bir çok şirket kolları sıvamış 'falan boru hattını biz yapacağız' diye ortada dolaşıyor. En göze kestirilen alan ise boğazlardan petrol geçişini by pass edecek yeni boru hatları.

Ancak, ne Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın, ne de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'in ve ne de Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün ağzından şu ana kadar hükümet olarak 'şu boru hattını destekliyoruz' şeklinde bir güzergah adı duyulmadı. Enerjide merkez ülke olma iddiası olan Türkiye'nin bu konuda hızlı adım atması gerekmiyor mu? Zira, bazı uzmanlar tarafından hayal proje olarak isimlendirilen Trans-Trakya ve Trans Balkan projeleri Bulgaristan, Yunanistan, Rusya, Makedonya, Arnavutluk gibi ülkeler arasında tartışıldığı bir zamanda Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nı hükümet desteklediğini niçin açıklamıyor? 2007'de Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı'nın (ITP) süresi dolacak. Yani Ceyhan Terminal'i boş kalacak. Shell, Total ve İtalyan Eni gibi büyük şirketlerin SamsunCeyhan'a ilgi duyarak , Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ'yi (BOTAŞ) ciddi partner gördükleri bir dönemde neden ileriye dönük adım atılmıyor? Şu günlerde kamunun gücü kullanılarak özel sektöründe dahil olacağı bir projeyle bu hattın önü açılırsa, gelecekte Ceyhan bir petrol terminaline dönüşebilir.

Baku-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı'nın da devreye girmesine aylar kaldığı şu günlerde, SamsunCeyhan'ı tek başına özel sektörün yapamayacağına göre, bu boru hattını dolduracak petrol garantisi veren, finansman gücü ve Ruslarla diyalogu olan, Hazar ve Orta Asya'da yatırımları bulanan şirketlerle masaya oturmakta geç kalınmıyor mu?