MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

MİLLİYET GAZETESİ, 05.05.2005


YAZILI BASINDA ODAMIZ

 
İtalya yabancı sermayeyi sınırlıyor-Güngör Uras
İtalyanlar ülkede stratejik sektörler ile önemli olduğuna inanılan firmalarda ve bankalarda, yabancı sermayeyi sınırlama kararlarında direniyor.
 

Hollanda bankası "ABN AMRO", İtalya'da tarım kesimini kredilendirmek için kurulmuş bölgesel bir banka olan "Banca Antonveneta"yı satın almaya çalışıyor. "Banca Antonveneta"nın hisse senetlerinin yaklaşık yüzde 30'una sahip olan bir başka küçük mahalli banka, bu ortaklık payıyla bankanın yönetimine hâkim. Yönetim kurulu üyelerinin tamamını belirleyebiliyor.

"ABN AMRO" ise, bugüne kadar hisse senetlerinin yaklaşık yüzde 21'ini ele geçirmiş. Fakat azınlık statüsü nedeniyle yönetim kuruluna tek bir üye bile sokamıyor. "ABN AMRO"nun azınlık statüsünden kurtulabilmesi mümkün değil. Çünkü "İtalyan Merkez Bankası" daha fazla hisse senedi almasına izin vermiyor.

Brüksel'deki AB yetkilileri, İtalyan Merkez Bankası Başkanı'nı, yabancı sermayenin önüne sınır koymakla suçluyor.

Önceki gün bu konu İtalyan gazeteleriyle, "International Herald Tribune" gazetesinde geniş şekilde yer aldı.

İtalyanlar enerji sektöründe de yabancı sermayeyi sınırlamaya çalışıyor. "Electricité de France" isimli dev Fransız enerji grubu İtalya'nın enerji sektörüne girmek arayışında "Edison" isminde bir holdinge katılmış. Fakat İtalyan hükümeti Fransızların "Edison"daki oy haklarına sınırlama getirerek, enerji sektöründe Fransız sermayesinin güç kazanmasının önüne set çekmiş. Brüksel'deki AB yetkilileri ile İtalyan hükümeti 2001 yılından bu yana "Edison" davası nedeniyle çatışırken şimdilerde "Banca Antonveneta" nedeniyle bankacılık konusunda da çatışma başlamış.

AB yetkilileri, İtalyanların sektörleri ve firmaları koruma çabalarının AB'nin sermayenin serbest dolaşımı ilkesi ve de serbest piyasa şartlarıyla çeliştiğini savunuyor.

İtalyan hükümeti ve de Merkez Bankası ise, Brüksel'deki AB yetkililerinin her konuda ileri derecede müdahaleye yetkilerinin olamayacağını ileri sürerek belli sektörlerde ve ülke için önemi olan firmalarda yabancı sermayenin ortaklığına sınırlama getirme uygulamasında ısrar ediyor.

Biz de ders alalım
Sayın okuyucularım, tekrarda yarar var. Belli sektörlerde belli firmalarda yabancı sermayenin şirket alımlarını sınırlamanın özelleştirme düşmanlığı veya yabancı sermaye düşmanlığı ile ilgisi, ilişkisi yok. Ülkenin uzun dönemli sanayileşme stratejisi bakımından özelliği ve önemi olan sektör ve firmalarda yerli sermayenin hakimiyetini sürdürmek ülke yararına ise, bunu özelleştirme ve yabancı sermaye düşmanlığı olarak eleştirmek yanlış olur.

Yabancı sermaye ülkeye yeni yatırım için gelebilir. Bu ayrı bir şey. Yabancı sermayenin yeni yatırım yapmak yerine yerli sermayenin hâkim olduğu sektörleri ve firmaları satın alması, ele geçirmesi ayrı ve farklı bir şey.

Türkiye'de enerji ve petro-kimya sektörü ile bankacılık sektörünün yabancı sermaye hakimiyetine girmesi ülkemiz yararına mı?

Ereğli, İskenderun Demir-Çelik Fabrikaları'nın, Halk ve Ziraat bankalarının, bakkal ve manav dükkânlarının yabancı sermaye tarafından alınması Türk sanayii ve ekonomisi için iyi bir şey mi? Bunları tartışalım. Tartışmaktan utanmayalım. Çekinmeyelim. Bakınız İtalyanlar bile varlarının yoklarının yabancı hakimiyetine girmemesi için savaş veriyor.

Dünyada yabancı sermaye kaldı mı? MERAL TAMER
Siyasiler gaflet, dalalet, hatta hıyanet içindeyse, sermayenin sadece yabancısı değil, yerlisi de mükemmel sömürür.

Bizim siyasiler ve iş dünyası, yıllar boyu Godot'u beklercesine yabancı sermayeyi bekleyip durdu. Tam umudu kesiyorlardı ki AB'den müzakere tarihi alınmasıyla birlikte, yabancı sermayenin de nihayet ucu görünmeye başladı. Rakamlara müthiş hâkim olan Devlet Bakanı Ali Babacan, neden bu yıl Türkiye'ye girecek yabancı sermaye miktarını hâlâ 5 milyar dolar olarak telaffuz ediyor, anlayabilmiş değilim. Yabancı Sermaye Derneği YASED'in bu yıl için tahmini 8 milyar dolar. Başta Hurşit Güneş, bazı uzman köşe yazarlarının sadece 2005'e ilişkin tahminleri 13, hatta 15 milyar dolara kadar uzanıyor.

Bu arada öteden beri var olan yabancı sermaye karşıtlığının da son dönemde yeniden hızla tırmanışa geçtiği dikkati çekiyor. Hatta sadece ülkemizde değil, yabancı sermayenin beşiği sayılabilecek Almanya'da bile... Alman sosyal demokratları SPD'nin 40 küsur yıldır seçim kaybetmediği Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde 22 mayısta yapılacak seçimlerde ilk kez Hıristiyan demokratlar seçimi alacak gibi duruyor.

Dün Osman Ulagay'ın yazısında okudum. 10 puan geride olan SPD, seçmenin tercihini değiştirebilme umuduyla son bir hamle yaparak yabancı sermayeye karşı bayrak açmış. Bir yanda federal hükümetin Başbakanı Schröder, birbiri ardına reformlarla Alman ekonomisindeki tıkanıklığı aşmaya, istihdamı ve rekabet gücünü arttırmaya uğraşıyor, diğer yanda Schröder'in sağ kolu SPD Başkanı Franz Müntefering, seçim propagandasında yabancı sermaye aleyhtarlığıyla SPD için oy toplamaya çalışıyor.

Geldiği gibi gider!
Bir süredir kafama takılan bir soru var: Yabancı sermaye, acaba geçmişte kalan bir kavram mı? Çin'in tüm dengeleri altüst ettiği, küresel düzenin bütün üretim yapısını değiştirdiği bugünün dünyasındaki akışkan sermayeyi "uluslararası sermaye" olarak tanımlamak galiba daha doğru.

Çünkü:

1) Yabancı sermaye bir ülkeye girdi mi sittin sene kalırdı. Uluslararası sermaye ise 3 - 5 yıl içinde bir ülkeyi terk edip diğerine kolaylıkla yerleşebilir. Örneğin otomotivde son yıllarda Türkiye'ye rağbet eden dünya otomotiv devlerinin 8 - 10 yıl sonra Türkiye'deki üretim üslerini Çin, Brezilya, Polonya, Ukrayna ya da başka bir ülkeye taşımayacaklarının en ufak bir garantisi yoktur.

2) Yabancı sermaye girdiği her ülkeyi mümkün olduğunca sömürmek ister, her yıl dışarı büyük kâr transferi yapardı. Uluslararası sermaye de fırsatını bulsa gözünü kırpmadan aynısını yapar. Ama rekabetin küreselleşmiş olması, uyuyan dev Çin'in ucuz maliyetli büyük kapasitelerle dünya ticaretinde ağırlığını her geçen gün arttırması buna pek izin vermiyor.

Sermayesi kıt ülkeler
Sermayesi kıt olan ülkelerin şirketleri, kendi başlarına o ülkeyi yeterince büyütemiyor. Türkiye de bu kategoride olan ülkelerden biri. İşsizlik sorununu çözmek istiyorsak, teknolojide geri kalmak istemiyorsak, ihracatımızdaki artışı sürekli kılmayı hedefliyorsak, uluslararası yatırım sermayesinden yararlanmak bir anlamda zorunluluk.

Burada kritik nokta, ulusal otoritenin dışardan gelen yatırım sermayesini nasıl yönettiği. Eğer Çin'de olduğu gibi bilinçli şekilde yönlendirici olabilirse, dışardan gelen sermayeyi o ülkeye zarar vermeden, en iyi şekilde kullanma olanağı yaratılabiliyor. Ama bir ülkede zaten bir yönetim zaafı varsa, rüşvet yaygınsa, rekabet koşulları eksikse, dışardan gelen sermaye de bunu sonuna kadar istismar edebiliyor ve haksız avantajlar sağlıyor.

Yönetim kalitesi iyiyse
Özetle bir ülkenin yönetim kalitesi iyiyse, yabancı sermayeyi de iyi kullanıyor. Yönetim kalitesi kötüyse, yabancı sermaye de o ülkeyi, kendi siyasilerinin desteğinde (maalesef) istismar ediyor. Türkiye'de siyasetin zıvanadan çıktığı 90'lı yıllardaki özelleştirmelerde adı Cumhuriyet'le özdeşleşmiş kurumlarımız, bankalarımız yerli sermayeye satıldı da ne oldu? Çoğu battı, içleri boşaltıldı, hortumlandı, çalışanları işsiz kaldı...

Bugünün dünyasında vatansever, yurtsever sermaye diye bir şey yok. Bunu aklımızdan çıkaralım. Yerli sermayemizin sicili de ortada. Sermayesi kıt ülkeler için uluslararası yatırım ağının dışında kalarak, kendi kaynaklarımızla kalkınalım demenin hiçbir anlamı yok artık.



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

1 MAYIS’TA ALANLARDAYIZ

YENİLENEBİLİR ENERJİ TEKNOLOJİLERİ SEMPOZYUMU

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI - OLAĞAN GENEL KURULU! (ENERJİEKONOMİSİ.COM)

OKTAY FIRAT’I KAYBETTİK…

EMO 49. ÇALIŞMA DÖNEMİ BAŞLADI

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR (ENERJİGUNLUGU.NET)

EMEK VE BİLİM İLE KURULACAK YENİ BİR TOPLUMSAL DÜZEN İÇİN: YAŞASIN 1 MAYIS!

Okunma Sayısı: 353


Tüm Yazılı Basında Odamız

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.