|
İşte özelleştirme gerçeği
'20. Yılında Türkiye'de Özelleştirme Gerçeği Sempozyumu'nda konuşan TMMOB Başkanı Soğancı, 20 yılda özelleştirilen 183 kurumun 117'sinde hiç kamu payı alınmadığını belirtti.
Türk-İş, Hak-İş, DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve KİGEM'in ortaklaşa düzenlediği "20. Yılında Türkiye'de Özelleştirme Gerçeği Sempozyumu" Ekin Sanat Merkezi'nde başladı. Sempozyumda, açılış konuşmalarını TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul ve Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç yaptı.
TMMOB Başkanı Soğancı, özelleştirme çalışmalarının 1984 yılında başladığını ve 1985 yılından itibaren hız kazanan program çerçevesinde, günümüze kadar 183 kuruluşta hisse senedi veya varlık satış/devir işleminin yapıldığını belirterek, bu kuruluşlardan 171'inde hiç kamu payının kalmadığına dikkat çekti. Soğancı "Özelleştirmeleri durdurabiliriz" diyerek, Sempozyumda, "neyin ne kadar özelleştirildiği" ve "özelleştirmenin ulusal ekonomik ve topluma ne getirdiği"nin tartışılacağını bildirdi. Soğancı, yapılacak sempozyumun sonuç bildirisinin Türkiye'nin her noktasına ulaştırılacağını ve konuşmaların basılarak ilgililerin kullanımına sunulacağını söyledi.
'özelleştirmelere karşı birleşmeliyiz'
KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, neo-liberal politikalarla yalnızca KİT'lerin devrinin değil devletin sosyal görevlerinin de tartışılması gerektiğini söyleyerek, bunun da devletin bir güvenlik aygıtına dönüştürülmesini beraberinde getirdiğini belirtti. Tombul, emek örgütlerinin özelleştirmelere tümüyle karşı çıkarak, birlikte hareket etmeleri gerektiğini ifade etti. Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, özelleştirmelerin ekonomik ve ideolojik boyutunun tartışma konusu olduğunu kaydederek, hükümetin özelleştirme ile ne kazanıp ne kaybettiğinin bilincinde olmadığını söyledi. Özelleştirmelerden elde edilen gelirler tükendikten sonra neyin satılacağını merak ettiklerini belirten Kılıç, özelleştirmelerin ne yatırıma yönelik ne de istihdama yönelik bir getiri sağlamadığını ifade etti. Kılıç, yetkililerin sosyal sorumsuzluk içinde olduklarını kaydederek, "Eğer sosyal sorunlar yaşıyorsak sorumsuz bir hükümetle karşı karşıyayız demektir" dedi. Kılıç, IMF ile imzalanan 3 yıllık stand-by anlaşmasına değinerek, bu anlaşmanın yoksulluğu, işsizliği daha da arttıracağına işaret etti.
'ımf'nin nasıl gideceği tartışılmalı'
İşsizliğin nedeninin yatırımsızlık ve özelleştirme politikaları olduğunu söyleyen Kılıç, IMF'nin Türkiye'den nasıl gideceği konusunun sivil toplum örgütlerinin sorunu olduğunu belirterek, bunu ekonomik, sosyal, kültürel bağımsızlık açısından gerekli bulduğunu dile getirdi. Açılış konuşmalarının ardından, sempozyumun ilk oturumu yapıldı. Sempozyumda konuşmacılar özelleştirme politikalarının kapitalizm ve küreselleşmeden bağımsız ele alınamayacağına dikkati çekerek, özelleştirmenin ideolojik olduğuna vurgu yaptılar. Prof. Dr. İşaya Üşür, sorumluluk sahibi her insanın kendisine "Ben nasıl bir toplum düzeni içinde yaşamak istiyorum?" sorusunu sorması gerektiğini belirterek, temel sorunun bu olduğunu söyledi. Üşür, özelleştirmenin verimli mi verimsiz mi olduğu tartışmalarının ise konuyu esas yönünden saptırdığını söyledi.
'artçı savaşla kazanamayız'
Prof. Dr. Mümtaz Soysal da, özelleştirme sorununun ideolojik olduğunu kaydetti. IMF'nin Türkiye hukukunda göklere çıkarılması gereken bir kurum olarak ele alındığını söyleyen Soysal, bunun yanlış olduğunu ifade etti. Özelleştirmelerin Kanun Hükmünde Kararname'ler ile (KHK) çıkarılmaya çalışıldığını belirten Soysal, olağanüstü kararların alındığı dönemlerde başvurulması gereken bu kararnameleri hükümetlerin çok sevdiğini ve hep bu yola başvurduklarını söyledi.
Prof. Dr. İzzettin Önder ise, meselenin küreselleşme değil küreselleştirme olduğunu ifade etti. Özelleştirme konusunda kâr durumuna göre tavır belirlemenin yanlış olduğuna değinen Önder, "Özelleştirme yaptırmamak bizim görevimiz" dedi.
ÖİB: İşler yolunda
Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci, özelleştirme sürecinde sevindoirici gelişmeler kaydedildiğini belirterek, yılın beş aylık döneminde 1.3 milyar dolarlık özeleştirme geliri sağlandığını belirtirken, bu rakamın 2004'ün tamamında 1.5 milyar dolar olduğunu söyledi. Son 2.5 yılda 3.2 milyar dolarlık nakit girişi sağlandığını kaydeden Kilci, Hazine'ye dört aylık dönemde ilk kez 1 milyar dolarlık nakit kaynak aktarımı yapıldığını açıkladı. Erdemir özelleştirmesi için en uygun zaman olduğunu ifade eden Kilci, "Erdemir'in yüzde 46.12'si ÖİB'de bulunuyor. Toplam yüzde 49'luk hissenin satışı gerçekleşecek. 18 yıllık dönemde çeşitli kereler özelleştirme sürecine çıkıldı. Demir-çelik sektöründe birleşme süreci yaşanıyor. Bu Erdemir için bir fırsat yaratıyor. Erdemir karlı bir şirkettir. Altın hisse ile Erdemir'in yatırımlarının kamu güvencesi altına alınması sağlanmıştır" diye konuştu.
tüpraş'a 9 yatırımcı talip
Kilci, TÜPRAŞ'ta şu ana kadar 8-9 yatırımcının şartname aldığını belirtti. Türk Telekom'da ortaklık yapılarının 10 Haziran'da netleşmesini beklediklerini kaydeden Kilci, "Elektrik dağıtım özelleştirmelerinde yasal düzenlemeler yapılıyor. Elektrik dağıtımda 2005'te bir adım atmayı planlıyoruz. TCDD limanlarının özelleştirmesi de 2005 yılında gündeme gelecek" dedi. Seydişehir Eti Alüminyum tesislerinin özelleştirilmesiyle ilgili olarak da Kilci, "İstihdam kaybına izin verilmeyecek" dedi. Satış konusunda kaygıları ortadan kaldıracak düzenlemelerin ihale şartnamesine yansıtıldığını belirten Kilci, tesislerin özelleştirme sonrasında da ekonomiye katkısının süreceğini ifade etti.
|
|
|