YAZILI BASINDA ODAMIZ

 
O gün doğanlar bugün 25 yaşında. Çoğu doğdukları gün çizilen yazgısından hâlâ bihaber.

O gün 25'inde olanlar bugün 50'sinde. Kimi o gün sayesinde finans piyasalarından birinin köşe taşı oldu. Kimi bir türlü geri ödeyemedikleri krediler, sigortasız-sendikasız çalıştırdığı işçileriyle ülkenin tüm köşelerini döndü.Birkaç ay içinde 123 bine yakın kişinin tutuklandığı, ilk iki yıl içinde 572 kişinin öldürüldüğü 12 Eylül kırımını çoktan belleklerinden sildiler.
 

12 Eylül'ün yasaları çeyrek yüzyıl içinde hepimizi çoktan sustalı maymuna çevirdi. 12 Eylül'ün, kapitalizmin krizinin hızlandığı bir zamana denk geldiğini... O güne kadar devlet eliyle yönlendirilen ekonominin piyasa mekanizmasına devreden 24 Ocak Kararları'na uygulama alanı açmak için yapıldığını çabuk unuttuk.

Oysa 12 Eylül:

** arz-talep cephesini düzenleyen yasa ve kurumların bulunmadığı;

** enerji piyasasının devlet eliyle yönlendirildiği, doğal kaynak ve maden rezervlerinin limitine henüz ulaşılmadığı;

** güçlü çevre yasalarının bulunmadığı;

** örgütsüz ve sosyal güvencesiz çalışmanın yaygın; dolayısıyla, işgücü maliyetleri birçok Avrupa ülkesinin gerisinde olan bir ülke için sıradan bir askeri darbe değildi. Aksine, ultra-liberal ekonomi politikalarının uygulanabilmesi için yapılan bir terbiye etme hareketiydi. 12 Eylül'ün terbiyesi o kadar etkili oldu ki... Ne yerli/yabancı sermayeye hiçbir kısıtlamayla karşılaşmadan rantabl buldukları alanda yatırım yapabilme özgürlüğü tanıyan Endüstri Bölgeleri Yasası'nın götürdüklerine karşı çıktık. Ne de ardı sıra gelen Yabancı Yatırımları Yasası, Maden Yasası, Tarım Yasası'yla ilgili düzenlemelere!

12 Eylül terbiyesi bu denli etkili olmasaydı:

** Hâlâ yargıda olan 3213 sayılı Maden Kanunu'yla tarım, orman, yaban hayatı koruma ve mera alanlarının siyasi otoritenin bir kararıyla ulusötesi şirketlerin çıkarlarına göre düzenlenmesine karşı çıkar...

** Tarım alanlarında arazi sınıflamasına bakılmaksızın maden arama çalışmalarına izin veren; madencilik için kurulacak tesislerin tarım arazilerinde kurulabileceğini... Mera alanlarını ot parasına maden şirketlerine açan düzenlemelerle de tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlılığın azgelişmişlikten kaynaklanmadığını anlar...

** Türkiye'de yatırım yapacak yabancı sermayenin ''ülke çapında tekel teşkil edecek faaliyetlerde bulunan kuruluşlarda çoğunluk hissesine sahip olamama'' gibi sınırlama ve düzenlemeler getirilen Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu'nu sorgular...

** Korunması gereken taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını amaçlayan Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nu inceler...

**Toprak ve su kaynaklarının verimli kullanılmasını ve geliştirilmesini, tarım alanlarının gayesine uygun şekilde kullanılmasını amaçlayan Köy Hizmetleri'yle ilgili kanun uygulanamaz hale gelen hükümlerinden haberdar olurduk.

** Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği'nin 16., 17., 18., 19. maddelerindeki zafiyetlerin hangi sektörlerde faaliyet gösteren ulusötesi şirketlerin kâr maksimizasyonuna yarayacağını düşünürdük.

Şimdi, hal böyle iken... Gelin de 12 Eylülcülerin ''12 Eylül'ü artık unutun!'' demeçlerine şaşırmayın!.. Tam bağımsız, demokratik Türkiye tutkunları bir avuç bile olsalar 12 Eylülcüleri hâlâ ürkütüyor mu diye meraklanmayın!

kaynak:Cumhuriyet Gazetesi