1990 FALAN OLMALI. BİR KIŞ GÜNÜYDÜ. ANKARA'DAN İSTANBUL'A GİTMİŞ, İSTİKLAL CADDESİ'NDE MENDİL SATAN, DİLENEN, TİNER ÇEKEN ÇOCUKLARI GÖRMÜŞ, DEHŞETE DÜŞMÜŞTÜM. EN ÇOK DA İNSANLARIN ONLARI KANIKSAMIŞ OLMASIYDI KANIMI BUZ EDEN. O SOĞUKTA KOCA KOCA İNSANLAR PALTOLARININ İÇİNDE BİLE DONARKEN ÇOCUKLAR ÇIPLAK AYAKLARIYLA MERHAMET TALEP EDİYORDU. PALTOLARA, BACAKLARA ASILARAK, ÇEKİŞTİREREK. BAZEN GÖRÜYORLARDI; MERHAMET BEŞ ON LİRA ŞEKLİNDE GELİYORDU AVUÇLARINA. ANKARA'DA YOKTU BÖYLE BİR ŞEY O ZAMANLAR. ÖYLE SANIYORDUM. SALAKTIM. GARDA SABAHIN YEDİSİNDE ONLARI GÖRDÜM; BEŞ ÇOCUK. ÜÇÜNÜN AYAĞI ÇIPLAKTI, BİRİNİNSE -EN FAZLA BEŞ YAŞINDAYDI O BİRİ DEDİĞİM- ÜZERİNDE SADECE BİR KAZAK VARDI. ALTI TAMAMEN ÇIPLAK. ELLERİNDE BİRER TOST, BELLİ Kİ BİRİ ACIYIP VERMİŞ, BUNA SEVİNİYORLARDI. DUDAKLARI MOSMORDU AMA GÜLÜYORLARDI. BEN ANKARA'DAYDIM. "EH, HADİ BAKALIM" DEDİM KENDİME, "YAP BİR ŞEYLER HADİ." YAPTIM. ACIDIM VE BAKIŞLARIMI ONLARDAN KAÇIRIP HIZLI HIZLI YÜRÜDÜM EVİME, ORADA BENİ BEKLEYEN OĞLUMA.
1990 falan olmalı. Bir kış günüydü. Ankara'dan İstanbul'a gitmiş, İstiklal Caddesi'nde mendil satan, dilenen, tiner çeken çocukları görmüş, dehşete düşmüştüm. En çok da insanların onları kanıksamış olmasıydı kanımı buz eden. O soğukta koca koca insanlar paltolarının içinde bile donarken çocuklar çıplak ayaklarıyla merhamet talep ediyordu. Paltolara, bacaklara asılarak, çekiştirerek. Bazen görüyorlardı; merhamet beş on lira şeklinde geliyordu avuçlarına. Ankara'da yoktu böyle bir şey o zamanlar. Öyle sanıyordum. Salaktım. Garda sabahın yedisinde onları gördüm; beş çocuk. Üçünün ayağı çıplaktı, birininse -en fazla beş yaşındaydı o biri dediğim- üzerinde sadece bir kazak vardı. Altı tamamen çıplak. Ellerinde birer tost, belli ki biri acıyıp vermiş, buna seviniyorlardı. Dudakları mosmordu ama gülüyorlardı. Ben Ankara'daydım. "Eh, hadi bakalım" dedim kendime, "yap bir şeyler hadi." Yaptım. Acıdım ve bakışlarımı onlardan kaçırıp hızlı hızlı yürüdüm evime, orada beni bekleyen oğluma.
|