|
Bize kuşaklar boyu borç, bize sakat çocuk, bize kanser, bize ölüm getirecek, bize ölümcül miras bırakacak yeni Çernobiller istemiyoruz.
BASINA VE KAMUOYUNA Geçmişten günümüze birçok hükümetin yürüttüğü nükleer enerjiye geçiş projesi üzerindeki yoğun çalışmalar sonuçlandırma aşamasına getirilmiş bulunmaktadır. Nükleer santralin kurulmasının planlandığı ilimizdeki tapu kadastro çalışmaları yine kamuoyunun bilgisi dışında yürütülmektedir. Bütün çalışmalar bitirildikten sonra bir oldu-bitti yaratılarak kamuoyu nükleer enerjiye mahkum bırakılmak istenmektedir. Çok uluslu şirketler ve arkalarındaki hükümetlerin gönlünü hoş etmek uğruna 70 milyon insanın yaşamı pazarlık konusu yapılmaktadır. Ülkemizin gelecek kuşaklarını ipotek altına alacak nükleer enerji santrali kararı; yöre halkını, meslek ve kitle örgütlerini ve sivil toplum kuruluşlarını dışlayarak bir avuç siyasetçi ve bürokrat tarafından kapalı kapılar arkasında alınamayacak kadar yaşamsaldır. Bilindiği gibi 20 yıl önce Ukrayna’da meydana gelen Çernobil nükleer felaketi ülkemizi ve bölgemizi etkilemiştir. Özellikle bölgemizde ecelsiz ölümün adı Çernobil’dir. İlimizde kanser oranındaki yüksek artışlar ve ölümler nedeniyle derin acılar yaşanmaktadır. Tüm bunlar göz ardı edilerek, nükleer lobilerin baskısı ve para gücüyle çeşitli kanallar aracılığıyla nükleer masallar anlatılmakta ve yalanlar söylenmektedir. Yeni nükleer enerji santrallerinin radyoaktif ışınıma yol açabilecek kazalara neden olmayacağının hiçbir garantisi yoktur. Küçük bir teknik arıza veya hataların bedeli çok ağır olmakta, planlanmamış sonuçlar doğurmaktadır. Nükleer santraller ve nükleer maddelerin nakliyesi her türlü askeri ve terörist saldırı için hedef oluşturmaktadır. Sadece Çernobil’de değil Japonya’da son 9 yılda meydana gelen kazalar nükleer santrallerin güvenlik sorununun eski teknoloji masalıyla açıklanamayacağının en açık göstergesidir. Yüz binlerce yıl etkisini kaybetmeyen ve yalnızca bugünü değil geleceği de tehdit eden nükleer atıkların saklanması için dünyanın hiçbir bölgesinde lisanslı bir son depolama alanı bulunmamaktadır. Nükleer santraller kuruluş maliyetleri en pahalı seçenek olmasının yanı sıra lisanslama, işletme ve yüksek güvenlik giderleri, işletme ömürleri sonunda bırakılan binlerce ton atığın getirdiği mali ve çözümsüz teknik sonuçlarla hedeflenen bütçeleri altüst eden çok pahalı yatırımlardır. Nükleer enerji doğum yeri olan Amerika’da bile terk edilmekte, mevcutlar kamuoyu baskısı ve teknik nedenlerle kapatılmaktadır. Avrupa büyük oranda yüzünü yenilenebilir enerji kaynaklarına çevirmekte ve mevcut nükleer santrallerini kapatmaktadır. Nükleer santral kurmaya niyetlenen hükümetlere ise kendi kamuoylarınca baskı yapılmakta ve öncelikle birikmiş binlerce ton nükleer atığın çözümlenmesi istenmektedir. Nükleer enerji santrali yakıtıyla, zenginleştirme programıyla ve işletecek uzmanıyla tamamen dışa bağımlı bir enerji çeşididir. Amaç enerji sorununu çözmekse ülkemiz nükleer santrallere muhtaç değildir. Ülkemizin zengin güneş, rüzgar, jeotermal, organik atık ve su gibi kaynaklarının yanı sıra enerji verimliliğini arttırmak ve iletim hatlarındaki kayıpları önlemek gibi seçenekleri vardır. Değerli basın mensupları; Türkiye’de nükleer santral kurulması ve Sinop’un da bu proje içerisinde yer aldığı uzun yıllardan beri bildiğimiz bir gerçekti. Son günlerde bu projenin ciddi olarak kamuoyu gündemine getirilmesi üzerine bizlerde çalışmalarımızı hızlandırdık ve ilimizde kurulu bulunan tüm sivil toplum örgütleriyle ilişkiye geçtik. Çeşitli çağrılarımız ve toplantılar neticesi 53 sivil toplum örgütümüz ile nükleer karşıtı platformu oluşturduk. Bu platform kendi içerisinde de yedi kişilik yürütme organını seçti. Yaklaşık 15 günde bir platform toplantılarımız sürmekte ve yürütme tarafından gerçekleştirilen çalışmalar aktarılmakta, yeni eylem planları görüşülmektedir. Bugün saat 14:00’te yapılacak olan panel bu çalışmaların bir ürünüdür. Ayrıca kadın kolları oluşturulmuş, onlarca bayanımız bu çalışmalara katılarak imza kampanyalarını ve afişleme çalışmalarını yürütmüştür. Sinop dışında yaşayan Sinoplular ve nükleer karşıtı olan her kesimle çok sıkı ilişkiler kurulmuştur.’’sinopbizim.org.’’ sitesinin başlatılmış bulunduğu nükleer karşıtı çağrılara önemli destek verilmiştir. Sinop’ta son birkaç gün içerisinde yaklaşık 8000 imza gerçekleştirilmiştir. Platformumuz doruk eylemi bakımından Çernobil faciasının 20. Yılı nedeniyle 29 nisan günü çok büyük bir miting yapmayı planlamaktadır. İlimizde yürütmekte olduğumuz tüm çalışmalardan Sinop basını sürekli olarak bilgilendirilecektir. Bu noktada Sinop basınının da desteğinin bizimle olduğunu umut ediyor ve saygılarımızı sunuyoruz. Bize kuşaklar boyu borç, bize sakat çocuk, bize kanser, bize ölüm getirecek, bize ölümcül miras bırakacak yeni Çernobiller istemiyoruz. Hükümeti derhal bu projeden vazgeçmeye çağırıyor ve yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımına ilişkin kanunun gereklerini yapmasını talep ediyoruz. Sinop Nükleer Karşıtı Platform olarak bu projeden vazgeçilene kadar başlattığımız kampanyayı sürdüreceğimizi ve her türlü demokratik mücadeleyi vermeye kararlı olduğumuzu kamuoyuyla paylaşıyor ve sessiz kalmanın bu suça ortaklık etmek olduğunu hatırlatarak tüm halkımızı bu mücadeledeki yerini almaya davet ediyoruz. 26 Mart 2006 SİNOP NÜKLEER KARŞITI PLATFORM
|
Tanıtım
SAMSUN ŞUBE
BASIN AÇIKLAMASI
