1 Mayıs’ta ülkenin dört bir yanında alanları dolduran emekçiler, sloganları ve pankartlarıyla demokratik taleplerini dile getirdiler. “Savaşa hayır” talebinin öne çıktığı 1 Mayıs kutlamalarında küresel saldırıya karşı küresel direniş çağrısı yapıldı.
 

Emekçilerin dayanışma, direniş ve mücadele günü olan 1 Mayıs'ta binlerce emekçi, "Özelleştirmeye, işsizliğe, yoksulluğa, savaşa, işgale, baskıya, sömürüye, 12 Eylül hukukuna son" talebiyle Ankara'da Tandoğan Meydanı'nda toplandı. Emek Platformu'nun düzenlediği 1 Mayıs mitingine, TMMOB ve bağlı odalar, DİSK, Türk-İş, Hak-İş ve KESK'e bağlı sendikalar, çeşitli demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin yanı sıra bazı siyasi partiler katıldı.

Örgütlü bulundukları kurumların pankartları altında Maltepe ve Ankara Garı önünden olmak üzere iki ayrı yönden alana giriş yapan binlerce emekçi, "Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek", "Zafer direnen emekçinin olacak", "Yaşasın 1 Mayıs", "İşçi düşmanı hükümet istifa", "Sosyal devlet, sosyal adalet", "İş, ekmek yoksa barış da yok", "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz", "Genel grev, genel direniş", "Katil ABD, Ortadoğu'dan defol" sloganlarıyla tepkilerini ortaya koydular.

 Mitingde yapılan konuşmalar ve atılan sloganlarda "Savaşa Hayır" talebi öne çıkarken, emekçiler örgütlü oldukları iş alanlarına ilişkin taleplerini gündeme getirdiler. Bu çerçevede "Parasız eğitim, parasız sağlık", "Geçici işçilere kadro" sloganları atılırken, tepkilere rağmen çıkarılan genel sağlık sigortası yasası da protesto edildi.

Elektrik Mühendisleri Odası pankartı altında mitinge katılan elektrik-elektronik, bilgisayar ve biyomedikal mühendisleri de "Nükleer santral istemiyoruz", "Susma haykır, nükleere hayır", "Su bizden, güneş bizden, rüzgar bizden, radyasyonlu çaylar AKP'den" sloganlarıyla nükleer santral kurma girişimlerine karşı çıktılar.

DİSK Genel Başkan Vekili Mahmut Seren, eğitim ve sağlık hakkının yok edilmek istendiğini, demokratikleşmenin söylemden öte gitmediğini belirtirken, "Bütün sorunlara rağmen çaresiz değiliz. Çare Türkiye'deki işçi sınıfı ve işçi sınıfı örgütleridir" dedi.

Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, ekonomik büyümenin işçiler ve çalışanlar tarafından gerçekleştirildiğini vurgulayarak, "O zaman emeğiyle geçinenlere hakkını verin" diye konuştu. Kılıç, yoksul ve savunmasız halkların köle yapılmaya çalışıldığını, ekonomik işgallerin yapıldığını, bunun da yetmediğini askeri işgaller yapıldığını anlatırken, "Mazlum halklar buna izin vermeyecekler" dedi.

Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, yapay gündemler oluşturulduğunu, toplumsal barışın dinamitlendiğini söyledi. Uslu, Ortadoğu'da yaşananlara dikkat çekerken, "Yüreğimizin bir yarısı da Irak'ta kanıyor" diye konuştu.  

 KESK Başkanı İsmail Hakkı Tombul da, bugün emekçilerin haklarının adım adım gasp edilmeye çalışıldığını belirtirken, küresel saldırıya karşı küresel direniş için çaba gösterileceğini kaydetti.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, ülkemizde gerçekleştirilen düzenlemelerin hemen hepsinin sermayenin, küreselleşmenin gereksinimleri doğrultusunda yapıldığına dikkat çekti. Emeğe ve demokrasiye karşı savaş açıldığını söyleyen Soğancı, küresel saldırıya karşı küresel direniş çağrısı yaptı. Soğancı, "Şimdi, emekten ve demokrasiden yana bütün güçlerin küresel sermayenin yasalarla, bombalarla dünyada emekçilere karşı giriştiği savaşa karşı durmanın zamanıdır. Şimdi, siyasal iktidarın düzenlemelerine karşı ‘emek'ten yana tavır almanın zamanıdır" dedi.

       Soğancı, şöyle konuştu:

"Siyasal iktidar, reform uygulamaları adı altında IMF ve Dünya Bankası programlarını hayata geçirmeye devam ediyor. Bunların programı insanımızın geleceğini karartan, insanımızı yoksulluğun içine iten bir programdır. Bu programdaki özelleştirme uygulamaları talan uygulamalarıdır. Sağlık ve sosyal güvenlik yasaları, paran kadar sağlık demektir. Mezarda emeklilik demektir. Hastanın müşteri, hastanenin sağlık işletmesine dönüştürülmesidir. Kamu Yönetimi Yasası, vatandaşın müşteri, ülkenin pazar haline getirilmesidir. Kamu Personel Yasası, iş güvencesiz, performansa göre sözleşmeli çalışma demektir. Yerel Yönetim Yasası, yerelleşerek hizmetlerin özelleştirmesi demektir. Bunlarla bu ülkede tam bir sosyal-ekonomik yıkım yapılmaktadır."

Küreselleşmenin dünya halklarına daha fazla yoksulluk, işsizlik, açlık ve ölüm getirdiğini anlatan Soğancı, emperyalizmin dünya halklarına savaş açtığını söyledi. Soğancı, "Küreselleşme bugün Irak‘ta yüreği susan çocuktadır. Yarın küreselleşme İran‘lı bir çocuğun yüreğini durduracaktır" dedi.