MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

EMO YÖNETİM KURULU YAZMAN ÜYESİ CENGİZ GÖLTAŞ'IN 4. AVRUPA SOSYAL FORMU'NDA YAPTIĞI SUNUMU



 
İNSANI VE DOĞAYI TEHDİT EDEN NÜKLEER SANTRAL KURMA GİRİŞİMLERİNE KARŞI HERYERDE SESLERİMİZİ YÜKSELTELİM…. NÜKLEER SANTRALLER İLE ELEKTRİK ENERJİSİ ÜRETMEK ZORUNDA DEĞİLİZ. ENERJİDE ÇÖZÜM DOĞAYI KİRLETMEYEN ÜRETİM TEKNOLOJİLERİDİR….
 

 DÜNYA GENELİNDE NÜKLEER FELAKETLER, ETKİLERİ VE UNUTULAN 

                  İNSANLAR…BAŞKA BİR ENERJİ MÜMKÜN

 

Merhaba  Sevgili Yoldaşlar….

Yaşamın her alanından seslerimizi ortaklaştırmak için bir aradayız..

Eşitlik ve özgürlüğün egemen olduğu başka bir dünyanın yaratılmasında, herkesin sosyal bir hak olarak ihtiyacını karşılayabileceği adil bir enerji paylaşımı için kapitalizme karşı enternasyonalist bir dayanışma ile mücadele etmek üzere Atina'da buluşan tüm dostlarımızı Türkiye'den TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası adına saygıyla selamlıyorum..

İyiki varız.. İyiki varsınız.. 21. Yüzyılın yeni barbarları dünyanın tüm enerji kaynaklarını karlarını arttırmak uğruna talan ederken, Hayır, başka bir yaşam var diyerek bu emperyalist savaş ve sömürü düzenine direnenlere binlerce selam olsun..

Görüyorumki başaramayacaklar. Büyük insanlık yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapan bu trajediye son vermeye kararlı..

Hepimizin yolu açık olsun.

Farklılıklarımızı zenginlik olarak gören  birlik ve dayanışma duygularıyla güçlü, yeni bir dünya yaratacağız. Bu dünyada madenlerimiz talan edilmeyecek, içme sularımız kirlenmeyecek, tarımsal arazilerimiz, tarihsel ve kültürel miraslarımız yok olmayacak, çocuklarımız tertemiz havayı soluyacak, doğa kapitalistlerin zulmünden kurtulup insanoğluyla barışık bir döngüde varlığını sürdürecek…

 Sevgili Dostlar….

Dünya ve özellikle bölgemizin, küresel sermaye ve çok uluslu şirketler tarafından yeniden yapılandırılmasında enerji başat bir konuma yerleştirilmiştir.

Günümüzde "sosyal devlet" anlayışı yok edilip tüm kamusal alan, sermayenin ve piyasanın insafına bırakılmaktadır. Bu amaçla iç hukuk dahil kurumsal yapıların üzerinden küresel sermayenin silindiri geçirilmektedir. Diğer yandan emperyalistler arası pazar paylaşım savaşının ve enerji koridorlarının kontrolü amacıyla askeri müdahaleler ve saldırılar gerçekleştirilmektedir.

Tüm dünyanın, her türlü kısıtlamadan ve toplumsal engellerden uzak, tek bir pazar halinde yeniden örgütlenmesi süreci, aynı zamanda her türlü yanlış bilgilendirmenin ve yönlendirmenin işletildiği bir süreçtir. Temel kandırmaca, halkın sosyal-kültürel ve ekonomik haklarının yok edilmesi, talan edilmesi anlamına gelen ÖZELLEŞTİRME uygulamaları üzerinde yoğunlaşmaktadır.

Bu yıpratıcı süreç, "serbestleşme" olarak lanse edilip, dinamik bir ekonominin ve modern toplumun olmazsa olmaz koşulu olarak sunulmaktadır. Neo-liberal politikalar ve özelleştirme uygulamalarıyla halkların kandırılmış olduğu kanıtlarıyla ortada dururken, bugün  işsiz kalan nükleer lobilerin yeni Pazar arayışlarında gözlerini başta Türkiye olmak üzere Bölgeye diktikleri görülmektedir. Bu yolla nükleer santral girişimiyle enerjide yeni kandırmacalar devreye sokulmak istenmektedir.

Gelişmiş ülkeler enerjide bağımlılık oranını hızla aşağı çekip, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelirken, işlevini tamamlamış enerji teknolojilerini de geri bıraktırılmış çevre ülkelere aktarmaktadırlar. Nükleer enerji santralları da bunlardan biridir.

Bugünlerde Türkiye'de yeniden gündeme getirilen nükleer santral kurma hazırlıkları,  "enerji ihtiyacı"ndan kaynaklı tartışmalar olarak ifade edilse de, nükleer enerji santralları siyasal bir tercih olarak dayatılmaktadır.

1- NÜKLEER ENERJİ KABUSU

Nükleer teknoloji, elektrik üretim teknolojilerinden birisidir. 1986 Çernobil faciasına kadar sorunsuz ve güvenli olduğu gibi sorgulanmaz bir bakış hakimken, facia sonunda bu teknoloji ile ilgili her şeyin bir yanılsama olduğu anlaşıldı. 1970'lerde altın çağını yaşayan ve "sayaçsız enerji" vaatleriyle insanlığı ve uygarlığı kurtaracağı söylenen nükleer teknolojiden bugün insanlık kurtulma mücadelesi veriyor.

Dünyada fiyatının tespit edilmesi imkansız olan tek ürün nükleer santrallerin ürettiği elektriktir. Bu imkansızlık nükleer enerjiye ilişkin en büyük ve en tartışmalı konulardan biri olan nükleer atıkla ilgilidir. Günümüzde nükleer atıktan nasıl kurtulunacağı  yalnızca bu günü değil, geleceğimizi de tehdit eden en önemli  sorunlardan biridir.

Henüz dünyanın hiçbir bölgesinde, nükleer atıkların saklanması için lisanslı, son depolama alanı bulunmamaktadır. Bu atıkların  getireceği milyarlarca dolarlık ek maliyetler, nükleer taraftarlarınca hiç  dile getirilmemektedir.

Reaktörlerde yakıt olarak nükleer çubuklar kullanılır. Reaktörlerin radyoaktif zararlı atıklarının yüzde 99'u bu nükleer çubuklardır. Tükenmiş nükleer çubuklar binlerce yıl radyoaktif olmaya devam ederler. Bugüne kadar tükenmiş çubuklardan kurtulmak için kalıcı bir yöntem bulunamadı. Her nükleer reaktör kendi tükettiği çubukları geçici olarak muhafaza ediyor.

Sorunun en önemli bir başka boyutu da Dünya ölçeğinde meydana gelen Nükleer Santral kazalarıdır.

Nükleer santral yandaşlarının öne sürdükleri gibi dünyada yalnızca 3 önemli nükleer santral kazası yaşanmadı. En büyükleri olan 1957 Windscale(İngiltere), 1979 Three Mile Island(ABD) ve 1986 Çernobil(SCCB) felaketi dışında, her an Çernobil felaketine dönüşebilecek büyüklükte yüzlerce kaza yaşandı.

Sadece ABD'de, bugüne kadar Nükleer Denetleme Komisyonunun (NRC) kayıtlarına göre, felakete yol açabilecek derecede 169 kaza olmuştur. Japonya'da 1992 yılında tam 20 tane önemli kaza rapor edilmiştir. 1992 yılında Rusya, uluslar arası kuruluşlara 205 kaza rapor etmek zorunda kalmıştır. İngiltere'de ise gizlenen ve sonra ortaya çıkarılan 17 ciddi nükleer kaza yaşanmıştır.    

2- NÜKLEER SANTRAL KAZALARI

1952 NRX Chalk River/Kanada Deneme Reaktörü Çekirdek Erimesi, İnfilak.

1955 EBR 1, Idaho Faals/ABD Hızlı Üretken Deneme Reak. Kısmi Çekirdek Erimesi.

1957 Rock Flats /Colorado/ABD Reaktörde Patlama.

1957* Windscale-1/İngiltere Askeri Amaçlı Reaktör Yangın, 1.5*1015 Bg Radyasyon

Kaçağı.

1958 Urallar bölgesi/SSCB Nükleer Kaza.

1958 Vinca/Yugoslavya Deneme Reaktörü. Çekirdeğin Aşırı Isınması. 6 Bilim Adamı

Radyasyona Maruz Kaldı, 1'i Öldü.

1961 SL 1, Idaho Falls/ABD Askeri Deneme Reak. Patlama. 3 İşçi Öldü.

1966 Enrico Fermi /ABD Hızlı Üretken, Deneme Reaktörü. Çekirdek Erimesi.

1969 St. Laurent/Fransa 400 MW Gaz Soğutmalı R. Kısmi Çekirdek Erimesi.

1972 Wuergassen/Almanya 640 MW Kaynar Sulu Reaktör. Bir Yüksek Basınç Sübapının

Çalışmaması, Radyoaktif Buhar Kaçağı. (1050 ton).

1975 Tsuruga-1/Japonya 340 MW Kaynar Su Reaktörü. Bir Boru Hattında Sızıntı, 37

İşçi Radyasyona Maruz Kaldı.

1975 Leningrad-1/ SSCB 380 MW Basınçlı Su Soğutmalı R. Kısmi Çekirdek Erimesi,

5.5*1016 Bg Radyasyon Sızıntısı.

1977 Bohunice A-1/Slovakya 100 MW Gaz Soğutmalı Reaktör. Çekirdeğin Aşırı Isınması

4*1012 Bg Radyasyon Sızıntısı.

1978 Brunsbüttel/Almanya 770 MW Kaynar Su Reaktörü. Bir Buhar Hattının Kopması.

1.5*1014 Bg Radyasyon Sızıntısı.

1979 Three Miles Island/USA 880 MW Basınçlı Su Reak. Çekirdek Erimesi, 5*1017 Bg Asil

Gaz ve 6*1011 Bg Iyot-131 Kaçağı.

1981 Tsuruga/Japonya Nükleer Santral Kazası.

1983 Ra-2 Buenes Aires Araştırma Reaktörü Kazası.

1986 Çernobil 4/Ukrayna 1000 MW Basınçlı Su Soğutmalı Grafit Reak. Güç Patlama,

Yangın. Yakıtın % 70'i Dünyaya Yayıldı.

1986 Hamm Federal Almanya Nükleer Reaktör Kazası.

1987 Trawsfynydd/İngiltere 200 MW Gaz Soğutmalı Reaktör Türbin Bölmesinde Gaz

Patlaması.

1989 İstanbul Çekmece Araştırma Reaktörü Yangın (1.5 Saatte Söndürüldü.)

1989 Vandellos-1/İspanya 480 MW Gaz Soğutmalı Reaktör. Yangın.

1991 Mihama-2 Japonya 500 MW Basınçlı Su Reaktörü. Bir Boru Hattının Kopması

Radyoaktif Buhar Kaçağı.

1992 Sosnowy Bor/Rusya 1000 MW Basınçlı Su Soğutmalı Reaktör Bir Yakıt Elemanı

Kanalının Kopması, 1010 Bg Kaçak.

1995 Monju Hızlı Üretken Reaktör Kazası/Japonya.

1995 Tsuruga/Japonya Soğutma Sisteminden Kaynaklanan Sızıntı.

1997 Tsuruga/Japonya Reaktörde Çalışan 35 İşçi Radyasyona Maruz Kaldı.

1997 Tokaimura/Japonya 2000 Çelik Varil İçinde Bekletilen Atıklarda Sızıntı Meydana

Geldi.

1997 Tokyo/Japonya Uranyum Zenginleştirme Laboratuarında Yangın Çıktı.

1997 Tokyo/Japonya Tokyo Elektrik Firmasına Ait Bir Başka Reaktörde Radyasyon

Sızıntısı Meydana Geldi.

1998 Tokyo/Japonya Reaktör, Soğutma Pompasının Bozulması Sonucunda

Kapatıldı.

1999 Tokaimura/Japonya Radyasyon Sızıntısı Meydana Geldi. 49 İşçi Yüksek

Radyasyona Maruz Kaldı. 310 Bin Kişi Evlerinden Dışarı

Çıkarılmadı.

1999 Wolsung/G. Kore 22 İşçi Yüksek Radyasyona Maruz Kaldı.

3- DÜNYA NÜKLEER ENERJİ SANTRALLERINDAN VAZGEÇİYOR

-Kanada ve Amerikada 1978, Almanya'da 1982 yılından bu yana nükleer santral siparişi yok.

-Fransa 1997 Yılından itibaren 2010 yılına kadar nükleer proğramını askıya aldı

-Avusturya yapımı 1978 yılında biten Zwentendorf Nükleer santralini referandum sonucu  hiç çalıştırmadan kapattı

-Filipinler'de Batan  Nükleer santrali yapılan binlerce mühendislik hatası ve güvenlik nedeniyle işletmeye alınmadı

-Brezilya yapımı bitmekte olan ikinci santralinden ve 1.1 milyar dolar harcadığı üçüncü nükleer santralinden vazgeçti

-İsveç, 1980 yılında yapılan referandum sonucunda 2010 yılında elektriğin yüzde 46'sını elde ettiği tüm nükleer santrallerini kapatma kararı aldı

-İtalya kasım 1987'de yapılan referandum sonucu nükleer enerji santrallerinden vazgeçti ve yüzde 70 bitmiş olan Montalto di Castro dahil 4 nükleer santralini kapattı

-Almanya 1991'de bitirilen SNR-300 Kalkar santralini ve Hanau MOX tesisini hiç işletmeden kapattı

-İspanya 1984 yılında yüzde 92'si bitirilen Lemoniz 1-2 ve Valdecaballeros 1-2 santrallerini kapattı

-ABD 1984 yılında bitmiş olan Shoreham santralini işletmeye almadan kapattı

-Danimarka, Yunanistan, İrlanda, Lüksemburg, Avusturya ve Portekiz enerji üretimleri için nükleer teknolojiyi kullanmıyorlar

4-  TÜRKİYE'NİN NÜKLEER ENERJİ SERÜVENİ

Türkiye'de nükleer enerji santralı konusu ilk olarak 1970'li yılların başında gündeme gelmiş ve 1976 yılında Mersin Akkuyu bölgesi için yer lisansı onayı alınmıştı. Geçen 35 yıllık süre içerinde nükleer lobilerin santral kurma girişimleri dönem dönem yoğunlaşarak devam etmiş ve bilim insanlarının, meslek odalarının, çevre kuruluşlarının haklı itirazları ile iktidarlar geri adım atmak zorunda kalmışlardı.

Nükleer santral kurulmasına yönelik  ikinci bir girişim de  1995 yılında  "Nükleer santral kurmazsak 2 yıl içinde karanlıkta kalacağız" söylemleriyle nükleer lobi çabalarına hız vermiş ve Akkuyu'ya nükleer santral kurmaya yönelik ihalenin 15 Ekim 1999'da sonlandırılacağı açıklanmıştı. Halkımıza dönük sistemli yanlış yönlendirme çabalarının bir devamı olarak, çok güvenli olduğu söylenen nükleer enerji santrallarına yönelik "beklenmedik" bir şey olmuş ve Japonya'da Takaimura radyasyon kazası olmuştu. Bu kazadan sonra giderek artan toplumsal muhalefet sonucunda bu proje rafa kaldırılmıştı.

Geldiğimiz noktada, AKP Hükümeti'nin de geleceğimizi tehdit eden bu büyük yanlışa yöneldiği görülmektedir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Sinop'ta 1800 megavatlık nükleer santral kurulması kararı alındığını açıklaması ve ardından Enerji Bakanlığı'nın şirketlerle/lobilerle görüşmeye başlaması konunun etraflıca tekrar tartışılması gereğini doğurmuştur.

5- NÜKLEER SANTRALLARA İHTİYAÇ YOKTUR! 

Türkiye'de mevcut hükümetin nükleer santral gerekliliğine ilişkin ortaya koyduğu 4 temel argüman da gerçeklerden uzaktır.

Nükleer Santral Kurma Gerekçesi-1) 2020 yılında ülkemizde enerji ihtiyacı, tüm öz kaynaklarımızı kullansak dahi karşılanamayacaktır. 

Bu argüman doğru değildir. Ülkemizde 1980'lerle birlikte  merkezi planlama ve kamusal ihtiyaçlara göre enerji politikası oluşturma anlayışı terk edilerek, enerji alanının piyasanın insafına bırakılması hedeflenmiştir.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın, 1980'lerden itibaren yaptığı talep tahminlerinin hiçbirisi tutmamış, yüzde 50'leri aşan sapmalar yaşanmıştır. Bunun en yalın örneği, geçmişte abartılı talep tahminleriyle yapılan alım garantili doğalgaz anlaşmaları sonucu kamunun milyarlarca dolar zarara uğratılmış olmasıdır.

Türkiye'nin halihazırda SANAYİLEŞME ve ENERJİ planlaması yoktur. Ayrıca ülke ekonomimizin istikrarsız ve dış etkilere açık olması nedeniyle gelişmiş ülkelerde uygulanan talep tahminlerinin model alınması da her zaman yanıltıcı olmaktadır.

Oysa yıllardır Elektrik Mühendisleri Odası'nın talep tahminleri ufak sapmalarla devamlı doğru çıkmıştır. Bu tahminlere bakılırsa ve ülkemizin öz kaynakları  doğru ve planlı bir şekilde kullanılırsa 2030 yılında dahi elektrik enerjisi talebi karşılanacak düzeydedir. Öz kaynaklar açısından potansiyelimiz; hidrolik, kömür, rüzgar, jeotermal, güneş ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları dikkate alındığında 482 ile 569 milyar kilovatsaattir.

 

 

 

2005

  2010

  2015

  2020

Enerji Bakanlığı Talep tahminleri

(milyar kwh)

  197

  294

  432

  570

EMO Talep Tahminleri

(milyar kwh)

171

  224

  275

  310

Nükleer Santral Kurma Gerekçesi-2)Türkiye enerjide dışa bağımlıdır. Öyleyse dışa bağımlılıkta kaynak çeşitlenmesine gidilmeli ve halihazırdaki doğalgaza bağımlılık azaltılmalıdır.

Bu argümanın kendisi teslimiyetçiliğin itirafıdır. Evet doğalgaza bağımlılık azaltılmalıdır. Ancak Türkiye'nin yerli kaynaklarının 3'te 1'i değerlendirilmemişken, neden pahalı, tehlikeli bir teknoloji çözüm olarak sunulmaktadır?

Hükümetin verilerine göre bugün yüzde 39 olan öz kaynak oranımız, 2010'da yüzde 29'a, 2020'de yüzde 25'e düşecektir. Oysa devamlı vurguladığımız gibi merkezi planlama ve kamusal bir anlayışla oluşturulacak Enerji Planlaması ile, şu an kullanmadığımız öz kaynaklarımız değerlendirilebilir.

→ Ülkemiz,  rüzgar, güneş, jeotermal, biyogaz, hidrojen vs. gibi yenilenebilir enerji kaynakları açısından son derece şanslıdır. Oysa siyasal iktidarlar bu konuda hiçbir yatırım, Araştırma-Geliştirme (ARGE) faaliyeti yapmamaktadır. 

 → Ülkemiz, su potansiyeli açısından önemli bir kaynağa sahiptir ve 2005 itibariyle sadece yüzde 25.1'lik bir kısmı değerlendirilmektedir.

→ Ülkemizde enerji tasarrufu ve verimliliği konularında ciddi bir çalışma ve organizasyon eksikliği vardır. Bilimsel çalışmalar göstermiştir ki, ülkedeki yüzde 30'lara varan enerji tasarrufu potansiyelinin yüzde 15'lik bölümü hiçbir harcama gerektirmeyen, sadece bilinçlenme ve planlama ile kazanılabilecek bir haldedir.

Ayrıca resmi rakamlara göre elektrik dağıtım şebekelerindeki kayıp-kaçak oranı yüzde 20'leri bulmaktadır. AKP Hükümeti, aynen kendinden önceki hükümetler gibi, özelleştirme politikaları ile enerji sistemlerini piyasanın insafına bırakmıştır ve sonuç olarak buralara yapılacak planlı yatırımlarla çok ekonomik bir şekilde çözülebilecek bu sorun, nükleer santral kurma girişimleriyle derinleştirilmektedir.

NÜKLEER ENERJİ TEHLİKELİDİR

YENİLENEBİLİR ENERJİ GÜVENLİDİR

Nükleer Santral Kurma Gerekçesi-3) Türkiye nükleer teknolojiye sahip olmalıdır.

Bu argüman da  yanıltıcı bir argümandır. Teknoloji sahipliği çok kompleks , pek çok yönü olan bir tartışmadır ve dinamikleri uluslararası iş bölümü ve hiyerarşi ile belirlenmektedir. Tüm mühendisliği ve teknik detaylarını yurtdışından almak durumunda kalacağımız, deyim yerindeyse göbekten ulus aşırı tekellere bağımlı olacağımız bir proje ile teknoloji sahipliği mümkün değildir. Dahası "Ulusal İnnovasyon ve ARGE" politikamız olmadan, teknoloji sahipliği bir hayaldir.

Ayrıca, bu ifadeden kast edilen nükleer silahlara sahip olmaksa, hem bunun için nükleer enerji santralına ihtiyaç yoktur, hem de tüm insanlık adına telafi edilemez zararlar doğuracak bir silahlanma ve felaket yoluna ülkemizi sokmaya kimsenin hakkı yoktur.

Nükleer silahlanma insanlığı ve dünyayı yok edebilecek büyük bir tehdittir. Ayrıca nükleer teknoloji büyük bir gizlilik  ve güvenlik önlemleri altında çalışması gereken, demokrasi ve insan haklarını kısıtlayıcı ve tehdit edici bir teknolojidir.  

Nükleer Santral Kurma Gerekçesi-4) Nükleer enerji ucuz, temiz ve güvenlidir.

→Nükleer teknoloji ucuz değildir. Hem kurulum, hem üretim-işletim hem de güvenlik maliyetleri  çok yüksektir. 35-40 yıllık ekonomik ömürleri içinde sıkça arıza yapmaktadırlar. Ayrıca uzun (ortalama 15-25 yıl) yapım süreleri göz önüne alındığında acil bir enerji ihtiyacına çözüm olamazlar.

→Nükleer enerji temiz ve güvenli değildir. Bu nedenle dünyada pek çok ülke nükleer enerjiyi terk etmektedir. Nükleer santrallar güvenlik ve özellikle atık sorununu çözememişlerdir. Dünyanın henüz hiçbir bölgesinde nükleer atıkların saklanması için lisanslı bir depolama alanı bulunmamaktadır. Bu atıklar milyarlarca dolarlık ek maliyet getirmesinin yanında, çevre açısından çok ciddi bir tehdittir.

ABD ve AB ülkeleri, atıklar için muazzam paralar harcamakta veya ahlaksızca başta Hindistan olmak üzere azgelişmiş ülkeleri nükleer çöplük olarak kullanmaktadır. Türkiye de bu ülkelerden biridir.

Bütün bunlara ek olarak Türkiye gibi deprem kuşağında olan, "güvenlik kültürü"nün yerleşmediği, siyasal iktidarların bilim adamları ve meslek odalarını hiçe sayar politikalarla günü kurtarmaya çalıştığı bir ülkede nükleer enerji santralleri ekstra tehlike kaynağı olacaktır.

Tüm dünya ilk yatırım ve işletim maliyetleri çok yüksek, 35-40 yıllık ekonomik ömürleri boyunca sıkça arıza ve güvenlik sorunları yaşayan, atık sorunlarına çözüm bulunamadığı bu pahalı enerji üretiminden vazgeçerken, deprem kuşağında olan ve Çernobil kazasında radyosyonlu çayları, fındıkları sorumsuzca yediren  Marmara Depremi'nde, İkitelli'de  ve yakın zamanda "hızlı tren" adı altında yaşanan Pamukova tren faciasında, son olarak Tuzla'da ortaya çıkan zehirli variller örneğinde olduğu gibi yönetim ve işletme krizleri yaşayan Türkiye'de NÜKLEER SANTRAL KURULAMAZ….

NÜKLEER ENERJİ BAĞIMLIDIR

6- Sonuç olarak;

Hatada ısrar etmenin anlamı yoktur. Çernobil Faciası'nın 20. yılında  Nükleer lobinin dayatmaları ile ülkemiz insanı ve yaşam alanlarımızın tehdit altında bırakılmasına sessiz kalmayacağız.

Türkiye'nin öz kaynakları kamusal bir hizmet anlayışı ile planlama kavramı içinde çevreye uyumlu teknolojilere yatırım yapılarak devreye alındığında Türkiye hiçbir zaman enerjisiz kalmayacaktır. Önemli olan enerji politikalarında önceliklerin,  özelleştirme mantığı içinde IMF, Dünya Bankası ve benzeri kuruluşların direktiflerine ve dünyada işsiz kalan nükleer lobilerin yeni pazar arayışlarına göre değil, ülkenin bu alanda ortak aklını ve iradesini yansıtacak meslek odaları, üniversiteler ve sendikaların çalışmalarını dikkate alan bir yönetim anlayışı ile belirlenmesidir.

Nükleer enerji dünyada terk edilmektedir ve Türkiye'nin nükleer enerjiye ihtiyacı yoktur. Bu tamamen nükleer lobilerin daralan pazarlarına yer açmak ve atıklarına depo bulmak ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Türkiye'yi yeni facialara sürüklemeye ve nükleer lobilerin pazarı-çöplüğü yapmaya kimsenin hakkı yoktur.

NÜKLEER ENERJİ SANTRALLARINA HAYIR!

7-  TALEPLERİMİZ VE ÖNERİLERİMİZ

·  Sinoptaki nükleer enerji santralı çalışmalarına derhal son verilmelidir.

·   Enerji alanındaki ÖZELLEŞTİRME politikalarından vazgeçilmeli; merkezi planlama ve kamusal bir anlayışla alan yeniden yapılanmalıdır. 20 yıldır ihmal edilen ve kaderine terk edilen kamu kurumlarına yatırım yapılmalı, üretim, iletim ve dağıtımda bozulan merkezi yapı yeniden oluşturulmalıdır.

·  Türkiye'nin oldukça zengin olduğu rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle, hidrojen gibi yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dair araştırma-geliştirme çalışmaları, proje ve yatırımlar için kaynak ayrılmalıdır.

·  Enerji tasarrufu ve verimliliği alanlarında bilimsel çalışmalarla desteklenen merkezi projeler geliştirilmelidir. Yine bu çerçevede elektrik dağıtım şebekelerindeki kayıp-kaçak oranı, yüzde 20'lerden OECD seviyeleri olan ortalama yüzde 6'lara çekilmelidir. 

NÜKLEER SANTRALA KARŞI ÇIK

GELECEĞİNE SAHİP ÇIK

HEMEN ŞİMDİ!

YARIN ÇOK GEÇ OLMADAN…

RADYOAKTİF DEĞİL AKTİF OLMAK,

YAŞAMI DOĞAYI VE ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİNİ SAVUNMAK İÇİN

NÜKLEER SANTRALLERE KARŞI DİRENECEĞİZ…..!



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

1 MAYIS’TA ALANLARDAYIZ

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI - OLAĞAN GENEL KURULU! (ENERJİEKONOMİSİ.COM)

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR (ENERJİGUNLUGU.NET)

MUTLU BAYRAMLAR

EMEK VE BİLİM İLE KURULACAK YENİ BİR TOPLUMSAL DÜZEN İÇİN: YAŞASIN 1 MAYIS!

ENERJİ ALANI YÖNETİLEMİYOR (BİRGÜN)

Okunma Sayısı: 949


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.