Dünya tarihinin ilk Ulusal Kurtuluş Savaşını vererek zafere ulaşan ülkemiz, bu gün bağımsız bir ülkenin nasıl yeniden emperyalizmin boyunduruğuna girebileceğinin örneğini oluşturmaktadır. Dünya tarihinin ilk Ulusal Kurtuluş Savaşını vererek zafere ulaşan ülkemiz, bu gün bağımsız bir ülkenin nasıl yeniden emperyalizmin boyunduruğuna girebileceğinin örneğini oluşturmaktadır. 80 yıl önce ülkesini emperyalist işgalden kurtaran halkımız, Lozan anlaşması ile koparıp attığı kapitülasyon zincirini IMF ve Dünya Bankası aracılığı ile yeniden boynuna geçirmiştir. Osmanlı döneminin Düyun-u Umumiye idaresinin bugünkü adı IMF Türkiye Masası olmuştur. Anadolu halkını inim inim inleten Tütün Rejisi'nin yerini Amerikan, İngiliz ve Japon sigara şirketleri almıştır. 80 yılda oluşturulan Tekel İdaresi son günlerini yaşamaktadır. Askeri Zaferin, ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça yeniden bağımlı hale gelineceğine inanan Kurtuluş Savaşı önderlerinin ekonomik kuşatmaya rağmen kurduğu KİT'ler, bugün hepsi acınacak duruma getirilmiş, karlı olan kuruluşlar ise arsa fiyatlarının bile altında peşkeş çekilmiştir. Ülkemizde köylünün tütün yetiştirmesi artık yabancı sigara tekellerinin iznine bağlanmıştır. Şeker pancarı da öyle. Bursa'da bütün gücümüzle mücadele ettiğimiz Cargill fabrikası ile ilgili açtığımız tüm davaları kazanmış olmamıza rağmen sözkonusu ABD şirketi yasadışı olarak üretimini sürdürmekte ve köylümüzün şeker pancarı üretiminin önünü kesmektedir. Kirletici özellikleri nedeni ile gittiği ülkelerden kovulan bu şirket karşısına çıkan herkesi satın alabileceğini düşünmektedir. İşlediği mısırı Güney Amerika'dan getiren bu şirketin baş tedarikçisi ise AKP Hükümetinin Maliye Bakanı'nın oğludur. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın birkaç gün sonra gerçekleştireceği ABD gezisinde Bush ile yapacağı görüşmedeki üç gündem maddesinden birisi de Cargill'dir. Ülkemizin gözbebeği ve en büyük sanayi kuruluşu TÜPRAŞ, ise 3 yıllık karı karşılığı satılmaktadır. TÜPRAŞ'ta sadece geçen yıl tamamlanan tevsi yatırımının bedeli 1,7 Milyar Dolar iken şirketin yüzde 67'si 1,3 Milyar Dolara verilmektedir. 2001 de yaşadığımız ekonomik kriz sonucu yüzlerce özel sektör kuruluşu ya yabancıların eline geçmiş, ya da çoğunluk hisselerini yabancılara kaptırmıştır. Ülkemizde artık en ilkel sanayi olan kibrit fabrikaları bile yabancı tekellerin eline geçmiştir. Bursa'dan İstanbul'a giderken Orhangazi yakınlarındaki kibrit fabrikasının hangi ismi taşıdığına dikkat ediniz. Türkiye artık üreten ülke yerine ithal edip tüketen ülke haline getirilmiş, yapılan üretim ise gelişmiş ülkeler tarafından artık verimsiz ya da kirletici olduğu için terkedilen sanayi kollarındadır. Bu sanayi kolları ucuz işçilik ve ucuz çevre koşulları nedeni ile ülkemizdedir. Yeni kabul edilen asgari ücret ilan edilen yoksulluk sınırının tam beş kat altındadır. Sendikasızlaştırma ve taşeronlaştırma nedeni ile son 3 yılda yüzbinlerce çalışan işini yitirmiş, intiharlar ve cinnet cinayetleri rekor seviyeye çıkmıştır. Kriz nedeni ile yatırımlar durmuş, büyük sanayi şirketleri karlarını faaliyet dışı alanlardan yani ranttan elde eder olmuşlardır. Bütün bu olumsuz gelişmelerden mühendislik mesleği de nasibini almıştır.binlerce işsiz mühendisimiz dururken yabancı mühendisler için kapılar açılmış, üniversite kapılarındaki yığılmayı azaltmak için hesapsız ve plansızca yeni mühendislik fakülteleri açılmış ve mesleki seviye düşürülmüştür. Bu yetmezmiş gibi Fen Adamlar adı altında meslek lisesi çıkışlılara da Mühendislik yetkileri verilmiştir. Buna paralel olarak ülkemizin daha iyi eğitim veren üniversitelerinde yabancı dille eğitim özendirilerek yurt dışına beyin göçü özendirilerek en değerli gençlerimiz kaçırılmıştır. Bugün gençliğimizin tek ideali Green Card sahibi olmak olmuştur. Odamıza rakip olma iddiası ile kurulan ve şefi ABD'de ikamet etmekte olan bir derneğin fuar standlarında Green Card başvuru formu dağıtması bu durumun özetidir. Kentimizden son yıllarda ABD'ye göç eden meslektaşlarımızı hatırlayınız. Bütün bu olumsuz koşullar altında TMMOB ve ona bağlı odalar işlevsizleştirilmekte ve fırsat bulunursa kendilerine yandaş örgütlerce ele geçirilmeye çalışılmaktadır. Oda yönetimlerinde bulunan yurtsever arkadaşlarımız haklı eleştirileri ile kamuoyu karşısına çıktıklarında siyaset yapmakla suçlanmakta, iktidarları övdüklerinde ise siyaset yapmamaktadırlar. (!) Bu dönemde meslek odalarımız ve meslektaşlarımız daha da uyanık olmalıdırlar. Merkezi ekonomik ve siyasal yapıyı çökertenler için şimdi sıra yerel ekonomik ve siyasal yapıların çökertilmesine gelmiştir. Meclisin gündemindeki Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı ile kentlerimizin içme suyu, çöp toplama gaz dağıtımı, sayaç okuma vb. işleri de artık yabancı tekellerin denetimine geçecek, sağlık ve güvenlik hizmetleri özelleştirilecek, eğitim ise tarihin gördüğü en gerici ve bağnaz insanların yönetimine bırakılacaktır. Bu girişimi destekleyecek diğer yasa tasarısı ise Kamu Yönetimi Reformu adı altında Mecliste büyük olaylara neden olarak görüşülmektedir. Bütün bu koşulların yanı sıra dünyanın en saldırgan devleti olan ABD, Irak savaşı sonrası ülkemize komşu olmuş, Suriye ile İran'ı tehdit etmekte ve "sıra sizde" demektedir. Yani ABD'nin hedefi açıkça belli olmuştur. 80 yıl öncesinin öcünün alınarak ülkemizin parçalanması. Ülkemizin bilim yuvaları yer altı kaynakları, endüstri şirketleri, enerji santralleri, tersaneleri, ulaşımı, bankaları, ormanları ele geçirilmiş, bunları desteklemek amacı ile basın yayın kuruluşları işgal İstanbul'undan daha feci hale getirilerek besleme basın yaratılmış, bütün bunlara ses çıkarmayacak bir siyasi oluşum sağlandıktan sonra sıra ülkemizin parçalanarak köleleştirilmesine gelmiştir. Bütün bu olanları ülkemizin en iyi yetişmiş kesimi olan mühendislerin seyredeceğini düşünmek safdillik olur. Hele hele ülkemizdeki en büyük talan mesleğimiz kapsamına giren enerji ve haberleşme alanında olmuşken !. Bu gün bunlar olurken ülkemizi direnişsiz teslim almak isteyenler, mühendislerimize ve aydınlarımıza siyasetsizlik önermektedirler. Bizim ise onlara cevabımız bu sonuç bildirgesidir. TÜM HALKIMIZA SAYGI İLE SUNULUR.
|