|
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi'nin hesaplamalarına itirazı olan varsa görüşlerini bekliyoruz
Enerji Bakanlığı'nın da üyesi bulunduğu Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi'nin nükleer enerjiyle ilgili kapsamlı bildirisinin ilk bölümünü dün, köşemde sizlere aktarmıştım. Bugün ise bildirinin, Türkiye'nin elektrik enerjisi üretim kapasitesinin ayrıntılı fotoğrafını çektiği bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Enerji Bakanlığı'nın geleceğe dönük talep senaryolarını esas alan Dünya Enerji Konseyi Türkiye Milli Komitesi'ne göre Türkiye'de birincil enerji kaynakları açısından nükleer santrallere acil ihtiyaç yok:
Birincil kaynaklar "(...) Bugün için bilinen rezervleri itibariyle mevcut birincil kaynaklarımızın elektrik enerjisi üretim olanağı ve ek olanaklar aşağıdaki gibidir:
Linyit kömürü: 120 bin GWh Taşkömürü: 10 bin GWh İthal kömür: 8 500 GWh Doğalgaz: 100 bin GWh (2005'te doğalgazdan fiilen 66.5 milyar kWh elektrik üretilmiştir. Ancak kurulu doğalgaz santrallerinin üretim kapasitesi 102.3 milyar kWh'dır. Uzun süreli mevcut doğalgaz anlaşmaları gereği, 2030'a kadar hiç yeni doğalgaz santrali kurmasak bile 100 milyar kWh'lık kapasite mevcuttur.) Sıvı yakıtlar: 10 bin GWh Hidroelektrik: 190 bin GWh (ekonomik kriterlerin güncellenmesi ve küçük HES'lerin realizasyonu ile) Yenilenebilir: 145 bin GWh (2030'da elektrik üretimindeki payının 25 olacağı kabulüyle) Toplam: 578 bin 500 GWh
Senaryolarda tasarruf! c) Enerjinin verimli kullanılması ve kayıp - kaçakların önlenmesi: Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü'nün yaptığı çalışmalar sonucu enerjinin verimli kullanılmasıyla elektrik talebinde % 10 tasarruf sağlanabileceği anlaşılmaktadır. % 20'lik kayıp - kaçağın % 10'u kaçak kabul edildiğinde kaçağın önlenmesiyle % 10 tasarruf daha sağlanacaktır. d) Bu 2 kalemde % 20'lik tasarrufla 1) Yüksek senaryoya göre 767.6 milyar kWh olan talep 732 milyar kWh'ya 2) Düşük senaryoya göre 602.2 milyar kWh olan talep 561 milyar kWh'ya düşmektedir. e) Kaynakların toplamı 578.5 milyar kWh olduğuna göre birincil kaynaklarımızın, artan elektrik talebini karşılamada yüksek senaryoda 2025 yılına, düşük senaryoda ise 2030'a kadar yeterli olduğu ortaya çıkmaktadır.
Acil ihtiyacımız yok Görülüyor ki, birincil kaynaklar yönünden nükleer santrallere çok acil ihtiyacımız yoktur. Bu nedenle nükleer santral kurma kararı vermeden önce; Nükleer altyapıyla ilgili düzenlemeleri yapmak Nükleer teknoloji transferine yönelik hedeflerin belirlenmesi ve bu hedeflere ulaşılmasıyla ilgili stratejilerin tespit edilerek, oluşturulacak programın uygulanmasına geçebilmek Dünyada üzerinde çalışılmakta olan yeni nesil nükleer reaktör tasarımlarıyla ilgili gelişmeleri izlemek Ülkemizin nükleer bilim ve teknoloji potansiyelinin arttırılmasına ilişkin tedbirleri almak Nükleer enerji programı kapsamında jeolojik depolama dahil, atık yönetimi programının oluşturulması. Doğru teknolojiyi doğru zamanda seçmek için yeterli zamanımız bulunmaktadır." Not: Petrol ve doğalgaz pahalılaştıkça, yenilenebilir enerjinin ekonomik açıdan geçerliliğinin arttığını hesaba katmak lazım.
|
|
|