|
Denizcilik Müsteşarlığı, 57. Hükümet döneminde bir tebliğ yayınladı.
2002 Yılı'ndaki bu tebliğle devlete ait limanların sınırları daraltıldı.
Danıştay iptal etti.
Bir hafta sonra bir tebliğ daha hazırlanıp, Resmi Gazete'de yayınlandı.
Onu da Danıştay iptal etti.
Aradan 5 yıl geçti. Bundan birkaç gün önce aynı konuda yeni bir tebliğ daha yayınlandı. Bu tebliğle de sınırlar daraltıldı. KİT'ler tarafından işletilen limanların deniz sınırları ve koordinatları yeniden belirlendi.
Daha önce Danıştay'ın iptal ettiği tebliğle son tebliğ arasında bir fark yok. Böylece, Danıştay'ın iptal ettiği tebliğ yeniden yürürlüğe konulmuş oldu.
57. Hükümet döneminde yapılan işlem devam ettirildi. İktidar değişti, ama sonuç değişmedi. Limanların sınırları yine daraltılıp, devletin elindeki bir imkan başkalarına devredildi.
Üstelik, karşılığında hiçbir bedel alınmadan.
Bu işten nemalanacak kişilere "buyrun" denildi:
- Devletin yapacağını siz yapın. Üstelik, bunun için sizden para da istemiyoruz. Paranızı kazanın, cebinize koyun.
•••
Konuyu biraz daha açalım...
Deniz sınırları ve koordinatlar yeniden belirlenip, alan daraltılınca neler olduğunu anlatalım:
Eskiden, limanların çevresinde daha geniş bir devlet tekeli vardı. Büyük gemiler, limanların çevresinde devletten pilotaj ve romorkaj hizmetleri alıyorlardı. Limanlara girerek yüklerini boşaltıyorlar ve bunun karşılığında da belli bir bedel ödüyorlardı.
Sınırlar daralınca, o alanlar özel sektöre kaldı.
Şimdi, pilotaj ve romorkaj hizmetlerini özel sektör veriyor. Kamu, böylece herhangi bir bedel alınmadan elindeki işi özel sektöre devretmiş oldu.
Gariplikler başladı...
Akaryakıt gemileri, limanların yakınına kadar özel sektörden pilotaj ve romorkaj hizmeti alarak yaklaşıyorlar. Uygun bir yerde demir atıyorlar. Ardından uzun boru ya da hortum vasıtası ile yüklerini boşaltıyorlar.
Böylece ne oluyor?
Limana yanaşmamış sayılıyorlar.
Para ödemeden yüklerini boşaltıyor ve gidiyorlar.
•••
Şimdi sıkı durun...
Eğer bu tebliğ çıkmasa, sınırlar daralmasaydı, devletin kasasına yılda 150 milyon dolar girecekti. Bu para bir tebliğle başkalarına aktarıldı.
Hem de karşılığında bir kuruş bile bedel alınmadan!
Gelinen noktada doğal olarak şunu diyebilirsiniz:
- Öncekiler iptal edildiğine göre, nasıl olsa bu tebliğ de Danıştay engeline takılır.
Söyledikleriniz doğru olabilir. Ancak, tebliğ iptal edilene kadar geçen süre içinde olacaklar belli. Devletin kasasına girmesi gereken para, başkalarının cebine girecek.
Kim bilir, belki ondan sonra bir tebliğ daha yayınlanacak...
Bu iş devam edip gidecek!
•••
Üstelik, olayın bir başka boyutu daha var. Mersin ve İskenderun limanlarının özelleştirilmesi ile ilgili hukuki süreç devam ediyor. Samsun Limanı'nın da teknik şartnamesi yayınlandı.
İhaleye katılan firmalar, daha önceki sınırlara göre hesaplarını yaptılar. Buna göre verecekleri fiyatları belirlediler. Şimdi, o hesaplar da alt-üst olacak. Hukuki ihtilaflar ortaya çıkacak.
Bu tebliğ, sadece devletin kasasına girecek parayı kesmeyecek. Aynı zamanda karmaşa da yaratacak.
Ama birileri iyi para kazanacak!
|
|
|