|
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikaları’nın (İNTES) geçen çarşamba günü düzenlenen geleneksel yemeğinin konuğuydu. Güler, yaptığı konuşmada, uzun uzun bugün için bir “enerji köprüsü” işlevi gören Türkiye’yi “enerji terminali” haline getirebilmek için atılan adımları anlattı. Yapılan yasal düzenlemelerle, devletin enerjiden tümüyle çekilmesinin ve enerjide özelleştirmelerin alt yapısının hazırlandığını belirten Güler, işverenlere, “Bu alan artık sizin. Ne yapılacaksa artık siz yapacaksınız. Biz müdahaleci değil, düzenleyici olacağız.” diye seslendi.
Salondan, “yaşasın” türü bir sevinç belirtisi yerine, tedirgin sorular geldi. İşverenler gerek termik, gerek baraj ve hidrolik santral yapım maliyetlerinin çok yüksek olduğunu, yatırımların 10-15 yılda kendini ödeyemediğini, özel sektör eliyle çok büyük yatırımların yapılamayacağını, kimi yatırımlar için devletle özel sektörün el ele vermesi gerektiğini anlattı. İNTES Başkanı Şükrü Koçoğlu akarsuların enerjiye dönüştürülmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Diyelim özel sektör bu alana el atmadı. Devletin işin içine girip bir balans ayarı yapması söz konusu olacak mı? Sular akıp gidiyor ve onların geri dönüşü mümkün değil. Devlet madem nükleer santral yapabiliyor, baraj da yapabilir. Öncelik barajlara verilemezmi?” diye sordu. Benzeri sorular da inşaat işverenlerinin devletin enerjiden elini ayağını çekmesine çok razı olmadığını gösterdi.
Bu yaklaşım bakanın sitemli sözlerini beraberinde getirdi. Bakan, “Eskiden ‘biz yapalım’ diyordunuz, devlet yapıyordu. Şimdi ‘siz yapın’ diyoruz, ‘devlet yapsın’ diyorsunuz. Biz yatırımlardan tümüyle çekilmek istiyoruz. Yatırımları tamamiyle özel sektörümüz yapsın istiyoruz. Nükleer santralleri de özel sektörün yapmasını istiyoruz, ama firmalar ‘birlikte yapalım’ diyor.” Sohbet boyunca yatırımlarda devlet katkısına ilişkin ısrarlar sürdü. Konuşmasının başında Cezayir gezisi hakkında bilgi veren ve birlikte gittikleri 60 iş adamının nasıl yatırım peşinde koştuğu ile övünen bakan, toplantının sonunda iyice netleşen yatırım isteksizliği karşısında “Hiç kimse yatırım yapmazsa, elbette yeni formüller düşünülebilir.”diyerek “balans ayarına” yeşil ışık yakmak zorunda kaldı. Bu arada Bakan Güler, enerji dağıtım özelleştirmelerine ilişkin sorulara yanıt vermiyor. Güler, “O konu artık bana bağlı değil, Maliye Bakanı’na bağlı.” diyor. Emek Platformu
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan aynen geçti ama Emek Platformu’nda dönem sözcülüğü de DİSK’e geçti.
Bakın Platform 22 Mayıs günü yaptığı toplantıda ne kararlar aldı:
*Kanunun TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanmasından bir gün önce ülke genelinde tüm işyerlerinde 30 dakika süre ile “genel uyarı eylemi” yapılarak bildiri okunacak.
*Kanun, TBMM Genel Kurulu’nda görüşüldüğü gün, Emek Platformu bileşenlerinin yöneticileri TBMM’de olacak.
*Gelişmeler doğrultusunda Emek Platformu Başkanlar Kurulu toplanarak yeni eylemler için durum değerlendirmesi yapacak.
Aslında meselenin nasıl “gelişeceği” şimdiden belli. Belki de şu “durum değerlendirmesinin” hemen yapılması lazım. Sivil İnsiyatif
Hatırlar mısınız bilmem. Bir zamanlar “beşli sivil insiyatif” adıyla bir oluşum vardı. TİSK, TOBB, TÜRK-İŞ, DİSK ile TESK Genel Başkanlarından oluşurdu. 28 Şubat sürecinde aktif rol oynayan bu oluşuma kimileri “beşli çete” dedi, kimileri “yıkım ekibi” adını koydu. REFAHYOL hükümetinin “gönderilmesinde” bu oluşum aktif bir şekilde iş başındaydı. Oluşum, kimilerince hükümeti yıkmaya çalıştığı ve askeri müdahaleyi desteklediği iddiasıyla eleştirildi, kimilerince ise Atatürk ilkelerine sahip çıktığı gerekçesiyle övüldü. Oluşumun sloganı “Türkiye’ye Sahip Çık” idi ve yapılan bütün açıklamalarda vatandaşlar “göreve” çağrılıyordu. Sonraları TİSK Başkanı Refik Baydur, bu oluşumun kitabını yazdı ve kitabın adını “Bizim Çete” koydu. Danıştay Saldırısıyla yaşamını kaybeden Mustafa Yücel Özbilgin’in cenaze töreninde ortaya konan tepki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ile Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından “olumlu” karşılandı. Özkök,“tepkinin devam etmesini” istedi. Genelkurmay Başkanı ve Cumhurbaşkanı belli ki yine “sivil toplum duyarlılığı” istiyordu. Keza CHP Lideri Deniz Baykal da öyle. Baykal her fırsatta sivil toplum örgütlerini duyarlılığa çağırıyor. Adeta “haydi” diyor. Üstelik “Türkiye’ye Sahip Çıkalım” sloganıyla. Peki tarih tekerrür eder ve yeniden beşli sivil insiyatif benzeri bir oluşum gündeme gelir mi?
“Beşli Çete”nin aktörlerinden TİSK eski Genel Başkanı Refik Baydur’a sorduk. O’na göre gerekli. Baydur diyor ki, “Ben TİSK’in hala genel başkanı olsaydım, o oluşumun dağılmasına izin vermezdim. TİSK de dahil sivil toplum örgütlerinde bir duyarsızlık, bir ‘bana ne’ havası var.” DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’ye sorduk. Çelebi böyle bir oluşumun gerekli olmadığını söylüyor. “Biz zaten gerekli duyarlılığı gösteriyoruz. Sürece ilişkin reflekslerimiz canlı. Üzerimize düşen görevi yerine getiriyoruz. Böyle bir oluşumun gerekli olduğuna inanmıyorum.” diyor. Diğer örgütlerin de nabzını şöyle bir yokladık. Gördük ki şimdilik böyle bir niyet pek yok.
Bu arada hemen belirtelim, o günlerden bu günlere bir tek TESK’in Genel Başkanı aynı. TİSK, TOBB,TÜRK-İŞ ve DİSK Genel Başkanları ise değişti.
|
Tanıtım
ANKARA ŞUBE
BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ
EMO ANKARA ŞUBESİ 26. DÖNEM YÖNETİM KURULU BAŞKANI PROF DR. ŞEREF SAĞIROĞLU`NA BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM BAŞKANLIĞINA ATANMASINDAN DOLAYI TEBRİK ZİYARETİ
