ELEKTRİK KESİNTİSİ KORKUTMACASI YARGI KARARLARININ ÖNÜNE GEÇTİ Danıştay’ın yap-işlet santrallerinin sözleşmelerine ilişkin verdiği yürütmeyi durdurma kararını uygulamayan Hükümet, bu kararın uygulanmamasına yönelik olarak çıkardığı prensip kararının da yürütmesinin Danıştay tarafından durdurulmasının ardından yargı kararlarını yok sayan bir yasa çıkarmıştır. Yap-işlet santralleriyle sözleşme koşullarında hiçbir değişikliğe gidilmeden yeniden özel hukuk hükümlerine tabi olacak biçimde sözleşme imzalanması olanağı getiren bu yasayı haklı gösterebilmek için “ülke elektriksiz kalacak” söylemiyle baskı ortamı yaratılmıştır. Yargı kararlarını uygulamamak için prensip kararı çıkarabilen bir hükümetin, ülkenin enerji ihtiyacı ve güvenliği karşısında şirketlerin talepleri doğrultusunda hareket etmek dışında başka bir çözüm yolu aramaması dikkat çekicidir. Oysa yap-işlet santrallerinin kamu tarafından işletilmesine yönelik idari bir karar çıkarılabilmesi her zaman mümkündür. Enerji alanında serbest piyasanın önderliğini yapan ülkeler bile enerji güvenliği söz konusu olduğunda her türlü kamusal yetkiyi kullanmaktadırlar. Hatta diğer ülke ve şirketlere yönelik olarak da diplomasi, lobi faaliyetleri ve ekonomik baskı unsuru oluşturabilecek kararlar alınması gibi pek çok süreci devreye sokmaktadırlar. Ülkemizde ise tam tersine bu gibi olanakların tümü kamu yararına değil, şirketlerin çıkarlarına yönelik olarak kullanılmaktadır. TBMM’den Cumhurbaşkanlığı’na 3 Temmuz 2006 tarihinde gönderilen yasayla ilgili 15 günlük inceleme süresi dolmak üzereyken, Cumhurbaşkanı’na Enerji Bakanlığı tarafından yapılan ziyaretler de kamuoyunda yaratılan baskı ortamının bir uzantısı olarak algılanmaktadır. Elektrik kesintisi korkutmacası yargı kararlarının önüne geçmiştir. Tek taraflı bakış açılarıyla yaratılan kandırmaca ortamı içerisinde yargı kararının gereğinin santrallerde üretimi durdurmak değil, hukuka aykırı sözleşmelerin yürütmesinin durdurulması olduğu anlaşılamamıştır. Enerji alanında yapılan özelleştirmeler, ülkenin elektriksiz kalması ve hukuk devletinin yok sayılması gibi bir ülkenin varlığı açısından tehlikeli sonuçlar yaratmıştır. Çıkartılan yasa, Yap-İşlet santrallerini hukuka uygun bir çerçeveye sokmadığı gibi var olan hukuka aykırılıkları kalıcılaştırmıştır. Böylece AKP Hükümeti de eleştirdiği kendinden önceki dönem sözleşmelerinin altına imzasını atmış olmaktadır. Gelinen noktada enerjide yaratılan kaos ortamı ve yaratılan elektriksiz kalınması tehlikesinden 1990’lardan itibaren iktidar olan siyasal partiler kadar, hatta onlardan daha çok AKP iktidarı da sorumlu konuma gelmiştir. AKP hükümeti, yargı kararının siyasal iradeye tanıdığı olanağı bile elinin tersiyle geri çevirmiş, şirketlerle yeniden masaya oturma şansını dahi değerlendirmemiştir. Odamız bundan sonraki sürecin de takipçisi olacaktır. Yasanın Anayasa’ya aykırılık gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne taşınmaması durumunda, Odamız yeni imzalanacak sözleşmelerle ilgili gerekli hukuki girişimlerde bulunacaktır. EMO 40. Dönem Yönetim Kurulu
|