MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

   · ŞUBE Giriş Sayfası

 ANKARA ŞUBE

   · 

ŞUBE TARİHÇESİ

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU

   · 

ŞUBE DENETÇİLERİ

   · 

ŞUBE ÇALIŞANLARI

   · 

KOMİSYONLAR

   · 

ÇALIŞMA PROGRAMI

   · 

ÇALIŞMA RAPORU

   · 

TEMSİLCİLİKLER

   · 

HABERLER

   · 

DUYURULAR

   · 

GÖRÜŞLER-RAPORLAR

   · 

BASIN AÇIKLAMALARI

   · 

YAZILI BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

GÖRSEL BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

   · 

YİTİRDİKLERİMİZ

   · 

EVLİLİK DUYURULARI

   · 

YENİ DOĞAN DUYURULARI

   · 

İŞ YAŞAMI DUYURULARI

   · 

MİSEM EĞİTİMLERİ

   · 

EĞİTİMLER

   · 

İSTATİSTİKLER

 
Şube Kapsamındaki İller:

 AFYONKARAHİSAR   ANKARA   ÇANKIRI   ERZİNCAN   ERZURUM   KASTAMONU   KAYSERİ   KIRŞEHİR   KONYA   NEVŞEHİR   SİVAS   TOKAT   YOZGAT   AKSARAY   KIRIKKALE 
 

 
HUKUKİ DESTEK
 

EMO Ankara Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 2023.4

Tüm Sayılar

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ, "ARAL’IN 2006 MODELİDİR"


BASIN AÇIKLAMASI

Basın Açıklaması

 
Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Ankara Tabip Odası ve Sağlık Emekçileri Sendikası Ankara Şubesi düzenlediği ortak basın toplantısında Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın "Çernobil kansere yol açmadı" açıklamasını eleştirdi. 20 Ağustos 2006 tarihinde düzenlenen basın toplantısının tam metni haberimizin devamındadır.
 

Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ,  “Yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda, Çernobil faciasının Karadeniz’de kanser vakalarına neden teşkil etmediğini” söyledi. Ve Ardından “Asıl Çernobil ceplerde taşınıyor” dedi. Sayın Bakanı'nın hedef şaşırtarak nükleer santralleri şirin göstermeye yönelik bu sözlerini şaşkınlıkla karşıladık. İnsan sağlığını hiçe sayma konusunda 1986 yılının Sanayi Bakanı’nın 2006 modeli olan Sayın Bakan’a soruyoruz; bahsettiği bilimsel araştırmalar kimler tarafından yapılmıştır? Bu araştırmayı yapanlar için bilim kimin ve neyin hizmetindedir? Halkın mı yoksa ülkeyi ve insan sağlığını peşkeş çekmeye çalıştıkları enerji holdinglerinin mi?

 

Şu sözler TAEK’in web sayfasından alınmıştır: “Nükleer santraller, sahip oldukları ikili hatta üçlü güvenlik sistemleri sayesinde, oluşabilecek olağan dışı durumlarda kendi kendilerini otomatik olarak kapatırlar. Buna rağmen, nadiren de olsa Çernobil örneğinde olduğu gibi oluşan kazalarda çevreye radyasyon sızıntısı meydana gelmektedir. Operatör hatası sonucu meydana gelen bu kaza sonucu, kuzey yarım kürede bulunan tüm ülkeler Çernobil'e olan uzaklıklarına ve meteorolojik şartlarına göre farklı oranlarda etkilenmişlerdir.

 

Bu tip kazalarda halkın güvenliğini sağlamak için, öncelikle, ortamın radyasyon düzeyi ile gıda maddelerindeki radyoaktif kirlenmenin tespit edilmesi gereklidir. …”

 

Sayın Bakan’ın bilimsel(!) açıklamalarına göre radyasyonun kansere yol açmadığı sonucu çıkmakta fakat TAEK aksini söylemektedir. Kamuoyu Sayın Bakana mı yoksa TAEK’e mi inanacaktır?

 

Bütün dünya nükleer santrallerden hızla vazgeçerek yenilenebilir kaynaklara yönelirken, nedense bizim iktidarlarımız nükleer lobileri memnun etme konusunda birbirleriyle yarışmışlardır. Nükleer santral kurulum ve işletim maliyetleri, riskleri minimize edebilmek için hızla artarken, geleneksel enerji üretim yöntemleri ve yenilenebilir kaynaklardan enerji üretim yöntemleri ile elde edilen enerji maliyetleri tersine bir grafikle azalmaktadır.

 

Özellikle riskin azaltıldığı, ve hatta bilimsel olarak kabul edilmeyecek bir biçimde “riskin ortadan kaldırıldığını” söyleyenlere bırakın kuşku ile bakmayı inanmak mümkün değildir. Risk, sadece istenmeyen bir durumun ortaya çıkma olasılığı ile orantılı bir maliyet değil, asıl olarak bu durum oluştuğunda karşılaşılacak maliyet ile orantılı bir masraf kalemidir. Bilimsel gerçek şudur aynı zamanda; riski azaltmak için sisteme eklenen her parça yeni bir potansiyel arıza kaynağıdır. “Sizi yıkan yumruk sert yumruk değil, görmediğiniz yumruktur.” Bu sözde belirtilen ve her risk analizinin temelinde olan temel yaklaşım, ne yazık ki nükleer hayranları tarafından göz ardı edilmektedir. Onlara göre nükleer santrallerde risk bulunmamaktadır.

 

Çernobil, insanlık tarihinin kendi eliyle yarattığı en büyük tek kaza olsaydı inanabilirdik bütün bu gerçek dışı söylemlere. Ama biliyoruz ki, Çernobil ilk değildi, son da olmadı.

 

1950’lerden 1980’lere Çernobil dahil 22 önemli kaza

1952 Chalk River deneme reaktörü

1957 Windscale/İngiltere Askeri amaçlı reaktör

1958 Vinca/Yugoslavya deneme reaktörü

1961 SL 1, İDAHO FALLS/ABD

1966 Enrico Fermi/ABD deneme reaktörü

1969 Lucens/İsviçre deneme reaktörü

1972 Fürgassen/Almanya

1975 Tsuruga-1/Japonya

1975 Leningrad-1/Sovyetler Birliği

1977 Bohunice A-1/Slovakya

1978 Brunsbüttel/Almanya

1979 Three Miles İsland/USA

1981 Tsuruga / Japonya

1982 Ginna / ABD

1983 Buenos Aries / Arjantin

1985 Vladivostok / Rusya

1986 Çernobil 4/Ukrayna 1000 MW basınçlı su soğutmalı grafit reaktörü güç infilakı, yangın-yakıtının yüzde 70'i dünyaya yayıldı

1986 Hamn – Uentrop / Almanya

1987 Trawsfynydd/İngiltere

1988 Colorado / ABD

1989 Greifsald / Almanya

1989 Tarragona / İspanya

 

1990’lar 7 önemli kaza

1991 Mihama-2 Japonya

1991 Nine Mile / ABD

1992 Sosnovy Bor/Rusya

1993 Tomsk / Rusya

1996 Erwin / ABD

1999 Idaho / ABD

1999 Tokai-Mura / Japonya

  

2000’ler 8 önemli kaza 

2000 Idaho / ABD

2000 Buchanan, New York / ABD

2002 Onagava / Japonya

2003 Honeywell, Illinois / ABD

2005 Sellafield / İngiltere

2005 Dounreay / İngiltere

2006 LaSalle / ABD

 

Ve son olarak dünyanın en güvenli santralleri olarak sayılan bir yerde; 25 Temmuz 2006’ da İsveç / Forsmark’da yaşanan kaza ve 3 Ağustos’ da İsveç / Oskarshamn’da kaza korkusu ile acilen kapatılan reaktörler…

 

Çernobil; Ukrayna’da yüzlerce ölü, yıllarca tarım yapılamayacak arazi, binlerce kanserli insan, ve onlarca yıl kanser tehdidi altında yaşayacak nesiller bırakmıştır. Ve kaza yapan reaktör şu an toprağın altındadır, daha da tehlikeli olan şu an toprak altında ne olduğunu kimse bilmemektedir.

 

Meteorolojik hava akımlarıyla Batı Karadeniz’e gelen radyasyon bulutları, bölgede yetişen ürünler ve çevresel koşullar nedeniyle  insanlar üzerinde kuşkusuz olumsuz etkiler yapmıştır. Bu bölgede yapılan araştırmalar, her ailede kanser vakalarının olduğunu göstermiştir. Bir sağlık bakanının halkın sağlığını hiçe sayarak nükleer santralleri desteklediğini bu bilimsel olduğu iddia edilen araştırma raporu ile birlikte ifade etmesi, zaten niyeti de açık bir şekilde göstermektedir. Amaç, nükleer santrallere karşı oluşan tepkiyi azaltmaktır. Hem de tam İsveç’te meydana gelen kazadan sonra.

 

Ancak ne acıdır ki politik çıkarları uğruna vatandaşın sağlığını hiçe sayan hükümetler ‘enerji sıkıntısı’, ‘tek çözüm nükleer enerji’, ‘elektriğe zam’ gibi söylemlerle bir yandan vatandaşın cebine göz koyarken diğer yandan da halkın gözünü korkutarak akıllarını bulandırmaya çalışıyorlar. Tüm bu yaşananlar ve yapılan açıklamalar bize gösteriyor ki, bugün Nükleer Santral yapımı için çabalayan, Nükleer Enerjiyi en temiz, en ucuz enerji kaynağı olarak tanıtmaya çalışan zihniyet, Çernobil’den ve Dünya’daki onca nükleer kazadan dersini almadı.

 

Ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorlar!

Geçmiş iktidarlar gibi mevcut iktidar da, elektrik kesintileri ile halkı tehdit etmekte, karanlıkta kalacağız söylemleri ile nükleer santrallerin önünü daha doğrusu nükleer lobilerin önünü açmaya çalışmaktadır. Odamız tarafından yıllardır ifade edildiği gibi nükleer santraller bir zorunluluk değil, siyasi bir tercihtir. Hali hazırda kurulu güç dengesi yeterli olmakla birlikte, hızla artan ihtiyaç artışı nedeniyle kurulu gücümüz tehlikeli sınıra doğru gitmekteyken, ulusal kaynakların hem çok zaman alacak, hem de pahalıya mal olacak nükleer santral yerine, bir an önce ekonomik ve ekolojik dengeleri de kapsayan bir anlayışla yeni projeler başlatılmalı ve yakın geleceğimiz planlanmalıdır.

   

TTB tarafından yapılan araştırma raporunda şu ifadeler yer almaktadır: “Bu çalışma sonucunda, Hopa’da kanser görülme sıklığı ile kanser nedeniyle ölümlerin Türkiye’nin diğer coğrafi alanlarına göre daha fazla görülmesi olasılığının araştırılmaya değer bir durum olduğu ortaya çıkmıştır. Elde edilebilen veriler ışığında, bölgede Çernobil nükleer kazası ile gerek kanser olgu sayıları, gerekse kanserden ölümlerle ilgili kanıta dayalı nedensel bir bağlantı kurmak olanaklı görünmemektedir.

 

  

Bu çalışmanın sonucuna göre, bundan sonra yapılması gerekenlere ilişkin şunlar önerilebilir:

 

1. Çernobil nükleer kazasından hemen sonra bugüne dek gelecek geçerli ve güvenilir bir kayıt/bildirim sisteminin kurulmaması nedeniyle, kazanın bölgede kanser olguları ve ölümleri üzerine etkisini kanıta dayalı olarak değerlendirmek mümkün görünmediği için; bu konuda toplum ayrıntılı olarak bilgilendirilmelidir.

 

2. Kanser olguları ve kanserden ölümlerle ilgili doğru değerlendirmeler yapabilmek amacıyla, Sağlık Bakanlığı tarafından bütün Türkiye’de ivedi olarak “Toplum Tabanlı Kanser Kayıt Sistemi” kurulmalıdır. Bu sistem hem yörede mevcut bulunan kanserle ilgili risklerin izlenmesi/değerlendirilmesi, hem de yakın çevrede bulunan nükleer santrallarda meydana gelecek olası kazalara karşı Çernobil kazasından sonra yaşananların bir kez daha yaşanmaması, toplumun zamanında ve doğru biçimde bilgilendirilmesi için bilimsel bir veritabanı sağlayacaktır.

 

3. Doğu Karadeniz’de yaşayanlara hizmet sunmak üzere , Sağlık Bakanlığı tarafından bölgede bir kanser araştırma, tanı ve tedavi merkezinin kurulması uygun olacaktır. Bu amaçla Fındıklı’daki Guatr Merkezi kullanılabilir. Bu girişimin önemi, bölgede yalnızca Çernobil nedeniyle değil, aynı zamanda nüfusun giderek yaşlanması ve yaşlılarda kanserin daha fazla görüldüğünün bilinmesi, kansere yol açtığı bilinen doğal olmayan yiyecekler ve elektromanyetik alan gibi çevresel etkilenimlerin artması nedeniyle ;

 

kanserin erken tanısını koymak için geliştirilen yüksek tıbbi teknolojiye bölge halkının duyduğu gereksinimdir. Ne yazık ki, yöre halkı böyle bir sağlık hizmetinden yoksun olduğu için, kanser hastalarına erken dönemde tanı konamamakta, kanserden kuşku duyulan hastalar ise içinde bulundukları ekonomik olanaksızlıklara karşın, tanı ve tedavi için büyük kentlere gitmek zorunda kalmaktadırlar.

 

4. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından radyoaktivite düzeyi açısından riskli olduğu bildirilen yerleşim alanları başta olmak üzere, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde bir kanser taraması çalışması yapılmalıdır. Bu çalışmanın Sağlık Bakanlığı ve bölgedeki üniversiteler tarafından yürütülmesi uygun olacaktır. Kanser taramaları ile amaç, bölgede en fazla gözlenen kanserlerle ilgili, henüz kanser tanısı konmamış hastaların erken dönemde tanınması ve etkin tedavisinin düzenlenmesidir. Bilindiği gibi, kanserli olguların erken dönemde tanınması, tedavide hastaya çok önemli olanaklar sağlamaktadır.”

   

Biz yeni Çernobiller, yeni ölümler olsun istemiyoruz. Yaşanan enerji sıkıntılarının yenilenebilir enerji kaynakları ile çözümlenebileceğinin altını çizerken, kimsenin emperyalist çıkarlar uğruna insan sağlığını hiçe saymaya hakkının olmadığını bir kez daha belirtiyoruz. 

 

 Ankara Tabip Odası          EMO Ankara Şubesi               SES Ankara Şubesi

 



“SANAL ÇALIŞANLAR GELİYOR” RPA: ROBOTİK SÜREÇ OTOMASYONU BAŞLIKLI WEBINAR DÜZENLENDİ

21.07.2023
 


Çok Okunanlar


TÜRK TELEKOM A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NATO VE TAFİCS GRUP MÜDÜRLÜĞÜ`NE ZİYARETTE BULUNULDU

EMO ANKARA ŞUBESİ 26. DÖNEM YÖNETİM KURULU BAŞKANI PROF DR. ŞEREF SAĞIROĞLU`NA BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM BAŞKANLIĞINA ATANMASINDAN DOLAYI TEBRİK ZİYARETİ

TÜRK TELEKOM A.Ş. ANKARA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ`NE ZİYARET

KAMUSAL SİBER SAVUNMA DERNEĞİ’NDEN ŞUBEMİZE ZİYARET

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLU OLSUN

8. SAMSUN İNŞAAT FUARI DÜZENLENİYOR

Okunma Sayısı: 2379


Tüm Basın Açıklamaları

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.