|
Sivil toplum örgütleri, Karadeniz'deki kanserlerin Çernobil kazası ile ilgili olmadığını açıklayan Sağlık Bakanı Akdağ'ın, 1986 yılında çay içerek, üründe radyasyon olmadığını ispatlamaya kalkan Sanayi Bakanı Cahit Aral'ın, "2006 modeli" olduğunu bildirdi.
Ankara Tabip Odası (ATO), Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Ankara Şubesi ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES); Karadeniz'deki kanserlerin Çernobil ile ilgili olmadığını açıklayan Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın, 1986 yılında çay içerek, üründe radyasyon, olmadığını ispatlamaya kalkan Sanayi Bakanı Cahit Aral'ın, "21)1)6 modeli" olduğunu bildirdi. ATO, EMO ve SES, Akdağ'ın Çernobil'in Karadeniz'deki kanser olaylarının sebebi olmadığı yönündeki açıklamalarına ilişkin olarak bir basın toplantısı düzenledi. Kuruluşlar adına açıklama yapan, EMO Ankara Şube Başkanı Ramazan Pektaş, politik çıkarları uğruna insanların sağlığını hiçe sayan hükümetlerin "enerji sıkıntısı", "tek çözüm nükleer enerji" ve "elektriğe zam" gibi söylemlerle hem vatandasın cebine göz koyduklarını hem de halkın gözünü korkutarak akıllanın bulandırmaya çabaladıklarını söyledi. Pektaş, Karadeniz'de yapılan araştırmaların, her ailede kanser olduğunu gösterdiğine dikkat çekerek, Akdağ'ın "halkın sağlığını hiçe sayarak" nükleer santralin desteklediğini, bilimsel olduğu iddia edilen bir araştırma raporuyla ifade etmesini nükleer santralara karsı oluşan tepkiyi azaltma çabası olarak yorumladı. Pektaş'a, Akdağ1 a söyle tepki gösterdi: "Akdağ, yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda, Çernobil faciasının Karadeniz'de kanser vakalarına neden teşkil etmediğini söyledi ve ardından, 'Asıl Çernobil ceplerde taşınıyor' dedi. Sayın bakanın hedef şaşırtarak nükleer santraları şirin göstermeye yönelik bu sözlerini şaşkınlıkla karşıladık. İnsan sağlığını hiçe sayma konusunda 1986 yılının Sanayi Bakanı'nın (Cahit Aral) 2006 modeli olan sayın bakana soruyoruz; bahsettiği bilimsel araştırmalar kimler tarafından yapılmıştır? Bu araştırmayı yapanlar için bilim kimin ve neyin hizmetindedir? Halkın mı yoksa ülkeyi ve insan sağlığım peşkeş çekmeye çalıştıkları enerji holdinglerinin mi?" Mevcut iktidarın da diğerleri gibi elektrik kesintileri ve "Karanlıkta kalacağız" söylemleriyle halkı tehdit ederek, nükleer lobilerin önünü açmaya çalıştığım öne süren Pektaş, "Nükleer santrallar zorunluluk değil, siyasi bir tercihtir. Hızla artan talep nedeniyle kurulu gücümüz tehlikeli sınıra doğru gitmekteyken, ulusal kaynakların hem çok zaman alacak, hem de pahalıya mal olacak nükleer santral yerine, bir an önce ekonomik ve ekolojik dengeleri de kapsayan bir anlayışla planlanmalıdır" diye konuştu. Enerji alanında 1950'lerden 1980’lere Çernobil dahil 22, 1990 larda yedi, 2000’lerde ise sekiz önemli kaza olduğunu kaydeden Pektaş, bu kazaların tamamına yakınının ABD, Japonya, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde olduğuna dikkat çekti. Pektaş, Türk Tabipler Birliğinin hazırladığı araştırma raporuna dayanarak şu öneride bulundu: "Kanser olguları ve kanserden ölümlerle ilgili doğru değerlendirmeler yapabilmek amacıyla, Sağlık Bakanlığı tarafından bütün Türkiye'de ivedi olarak 'Toplum Tabanlı Kanser Kayıt Sistemi' kurulmalıdır. Doğu Karadeniz'de yaşayanlara hizmet sunmak üzere, Sağlık Bakanlığı tarafından bölgede bir kanser araştırma, tanı ve tedavi merkezinin kurulması uygun olacaktır. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tarafından radyoaktivite düzeyi açısından riskli olduğu bildirilen yerleşim alanları başta olmak üzere, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde bir kanser taraması çalışması yapılmalıdır."
|
|
|