Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu 07 Ekim 2006 tarihinde, Eskişehir’de basın toplantısı düzenlendi. Eskişehir’de gerçekleştirilen EMO Ankara Şubesi 18. Dönem 3. Koordinasyon Kurulu toplantısının ardından gerçekleştirilen basın toplantısının metni yazımızın devamındadır.
Değerli Basın Emekçileri, Her fırsatta enerji sıkıntısı var diyenler, Türkiye’nin hemen her bölgesinde dönem dönem karartma geceleri uygulayanlar, bu sıkıntıların çözümü için nükleer enerji gibi sağlıksız, tüm dünyanın vazgeçtiği ölüm makinelerini ülkemize sokmaya çalışanlar yeni oyunları ile halkımızın karşısına çıkmaya devam ediyorlar. 4 Ekim 2006 tarihli ve 26309 Sayılı Resmî Gazete’de Türkiye Elektrik Ticaret A.Ş.nin (TETAŞ), Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.nin yeniden yapılanması sonucu oluşan 20 dağıtım şirketine sattığı elektriğe yüzde 23,7 zam yapılmasına ilişkin onay kararı yayınlandı. Bu karara karşı Enerji Bakanı Hilmi Güler zammın yılsonuna kadar tüketiciye yansıtılmayacağını söyledi. Bunun nasıl halkımza yansımayacağını ve yıl sonundan sonra elektriğin tüketicinin cebine ne kadarlık bir fiyatla gireceğine dair bir bilgi ise verilmedi. Burda merak ettiğimiz konu, yıl başından sonra elektriğin çok daha fahiş fiyatlarla tüketicinin cebine girmeyeceğinin bir garantisi var mı? Çünkü yetkili ağızlar ısrarla bu bu zamların yılbaşına kadar faturalara yansıtılmayacağını söylüyorlar. Bu durum Ocak ayında bu zammın faturalarımıza yansıyacağını göstermektedir. Bu zamlar tüketiciya nasıl yansıyacak? Bu konuya dair hiç kimse bir açıklama yapmamaktadır. Düzenli ve programlı bir enerji politikası uyguladıklarını iddia edenlerin, bu sorulara cevap verebilmesini beklerdik. Uyguladıkları tüm bu yanlış enerji politikalarının zararını halkın üzerinden karşılamayacaklarının bir garantisi var mıdır? Bu bedelleri halkımızın sadece zamlar ve vergilerle değil, sağlığıyla, gelecek kuşakların yaşamlarıyla ve çevreleriyle ödemeyeceklerinin bir garantisi var mıdır? Dağ Fare Doğurdu ya da Kral Çıplak: DUY Bu yıl hazırlanan “Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği” (DUY) görünen odur ki, halkın ve EMO’nun sesini duymamaktadır. Fakat Enerji Bakanının bizzat söylediği gibi otoprodüktörlerin sesini duymakta ve onların istedikleri düzenlemeleri bir çırpıda yapmaktadır. Bunu bizzat bakanın söylediği “DUY uygulanmaya başladıktan sonra otoprodüktörlerin şikayetleri bitmiştir” sözünden anlıyoruz. IMF ve Dünya Bankasına verdikleri sözleri hiç unutmayanların, halka verdikleri sözleri hiç hatırlamadıklarına tanık oluyoruz. Biz tüm bu manzarayı Temmuz ayında gözler önüne sermiştik. 1 Temmuzda Ege bölgesinde yaşanan elektrik kesintilerinin ardından yaptığımız açıklamalarda, elektrik üzerinde kara bulutların dolaştığını, vatandaşın cebindeki üç kuruşa gözünü dikenlerin zam ve nükleer oyunlar oynadığını, bu durumun sonucu olarak elektriğe yüksek oranda zamların geleceğini söylemiştik. 1 Temmuzda başlayan operasyon ne yazık ki, dağıtımın özelleştirilmesi yolunda atılan adımlar ve “şimdilik” halkımızın faturasına yansıtılmayacağı söylenen %23.7 zam devam etmektedir. Memuruna %4 zam veren hükümetin, elektriğe %24 zam yapması matematiksel olarak açıklanamaz. Hükümet, sadece zamlarla değil, insan hayatıyla oynayarak da halkımızı nükleer batağına sürüklemektedir. Sayın bakan nükleer enerji konusunda ihale yapılmayacağını belirtip, “Tamamen burada bir yarışma olacak. Bu, en ucuz kim verirse ve en kısa zamanda kim yaparsa şeklinde olacak” diyerek, ülkeyi ticarethane olarak gördüğünü açıklamıştır. Bir kez daha belirtmek isteriz ki, enerji kamusal ve insani bir haktır ve ticari bir meta olarak görülmesi kabul edilemez. Herşeyi satarak hazineye gelir sağlama peşindeki hükümetlerin unutmaması gereken önemli bir nokta vardır: herhangi bir tesisi sadece bir kere satabilirsiniz. Özelleştirme adı verilen bu satışla hem halkımızın alınteri ile ortaya çıkarılan değerleri yok pahasına, arsa fiyatına sermayeye peşkeş çekmiş, hem de bu tesislerden gelecek yıllarda elde edilecek gelirlerden vazgeçmiş olursunuz. Bizler o gün olduğu gibi bu gün de aynı şeyleri söylüyoruz, enerji konusundaki sorunlar, yenilenebilir enerji kaynakları ile çözülmelidir, zamlar ve nükleer enerji çözüm değil, çözümsüzlüktür. Kamu yararını gözeten enerji politikaları uygulamaya geçirilmeli, enerji alanını rant alanı olarak görülmemelidir. Doğalgaz’a çok yüksek oranda olan bağımlılık aşağı çekilerek yerli, ucuz ve çevreci enerji kaynaklarına öncelik verilmelidir. Enerji alanındaki tüm düzenlemelerde enerji şirketlerine endeksli yaklaşımlar derhal terk edilmelidir. Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu 07 Ekim 2006, Eskişehir
|