|
Elektrik Mühendisler Odası ( EMO ) Ankara şubesi son günlerde yaşanan enerji sorunları ile ilgili bir açıklama yaparak; "geleceğimizi karartmamaya, enerjimize sahip çıkmaya kararlıyız. Enerji sektörü, piyasanın kar güdüsüne terk edilemez. Tüm dünyanın vazgeçtiği, çöpe attığı "nükleer enerji" santralleri kader ya da zorunluluk değil, sadece politik bir tercihtir! Mevcut enerji sorunlarının uygulanabilir tek çözümü 'temiz ve tükenmez enerji kaynaklarının' kullanımıdır" dedi.
EMO Ankara şubesini açıklaması şöyle: "Bir yandan soğuk kış günleri yaklaşırken, bir yandan da enerjide sıkıntılı günler yaklaşmakta. Doğalgazda oynan oyunlar, dağıtımda özelleştirmeler, gaz dağıtım şirketine ödenmeyen ama yandaş müteahhitlere ödenen paralar, nükleer santrallere hazırlıklar, güya vatandaşa yansımayacak olan zamlar... Önce, EÜAŞ tarafından dağıtım Şirketlerine verilen elektrik ücretine yüzde 23,7 zam yapıldı. Ardından, BOTAŞ 1 Kasım 2006 tarihinden itibaren doğalgaza konutlarda yüzde 5,8, sanayide ise yüzde 5,4 zam yaptı. Son zamlarla beraber BOTAŞ'ın sene boyunca doğalgaza yaptığı zam yüzde 50'ye yaklaştı. BOTAŞ girdiği mali sıkıntının faturasını halka ödetmeye çalışırken diğer yandan da bu durumu fırsat bilenler; "enerji yetmiyor", "ihtiyacı karşılayamıyoruz", "nükleer santral istiyoruz" çığırtkanlığına başladılar. Öyle ki doğalgaz ve beraberindeki elektrik zammı tartışmaları ile "nükleer enerji yasası"nın aynı gün TBMM'de görüşülmesi bir tesadüf olarak karşılanamaz. 80'li yılların başında kamuoyuna pompalanan "özelleştirme" yalanı", giderek talana dönüşmüştür. Ayrımsız her hükümet, kamunun yıllar içinde oluşturduğu değerleri sermaye gruplarına peşkeş çekmek için adeta bir öncekine taş çıkartırcasına, IMF ve Dünya Bankasına yaranma yarışına girmiştir. Arsa parasına elden çıkardıkları kuruluşlarla güya kamunun birikmiş borçlarını ödeyeceklerdi. Ama son 20 yılın hesabını yapan herkes görecektir ki, toplam hazine borcu 30 milyar dolar civarından, özelleştirme söylemlerine ve özelleştirmelere paralel olarak 250 milyar dolar civarına gelmiştir. Bu borç kamu kuruluşlarının borcuysa bu kuruluşlar nerde? Kamu Kuruluşlarını özelleştirerek borç ödendiyse bu borç kimin ya da neyin borcu? Özelleştirilen kuruluşlardan elde edilen gelirlere rağmen borçlarımız nasıl artmıştır bunu birinin açıklaması gerekmektedir. Şimdi de, ağızlarının suyu akarak 3 bölgedeki elektrik dağıtımını özelleştirmek istemektedirler ve bunun için 82 tane şirket yeterlilik almış durumdadır. İstanbul Anadolu Yakası, Sakarya ve Ankara gibi 3 büyük elektrik dağıtım bölgesine göz dikilmiştir... Bütün dünyanın imrenerek baktığı temiz ve tükenmez enerji kaynaklarımız nerdeyse hiç kullanılmamaktadır. Norveç gibi güneşi olmayan bir ülke, bizden daha fazla güneşten yararlanmaktadır. Biyo-yakıtlar ve jeotermal kaynaklar konusunda yapılan çalışmalar potansiyelimize göre oldukça azdır. Çevresel tahribata yol açan etkilere karşı önlem alınmamakta, nükleer gibi bütün dünyanın vazgeçtiği bir yönteme umut bağlanmakta, bu doğrultuda çok tehlikeli adımlar atılmaktadır. Enerjinin etkin ve verimli kullanılmasına yönelik programlar geliştirilmemekte, daha da kötüsü elde olan enerjinin hatlarda kaybı ya da kaçak kullanımına karşı etkili önlemler alınamamaktadır. Elektrik Mühendisi arkadaşımız Hasan Balıkçı, kaçak elektrik kullananlar tarafından katledilmişken, çalıştığı kurum onun anısına ve mücadelesine sahip çıkamamaktadır. Yapılacak iş o kadar da zor, yenilenebilir kaynaklarla enerji üretimi hayal değildir. Bir belediyenin temiz enerji kaynağı kullanma düşüncesiyle rüzgâr tribünü kurduğu bu ülkede, bakanlık rüzgârın esmesine bile tahammül edememektedir. AKP hükümeti göreve geldiği günden itibaren enerji sorunları üzerinde hep aynı politikayı izlemektedir. Önce kriz yaratıp sonra da krizi kendi politikaları, ulusal ve uluslararası sermaye kuruluşlarının istekileri doğrultusunda çözümlemektedir.."
|
|
|