YAZILI BASINDA ODAMIZ

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Ulusaler, Başkent Elektrik Dağıtım, Sakarya Elektrik Dağıtım ve İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş. olmak üzere üç dağıtım bölgesinin özelleştirme sürecinin başlatılmasının gerekçelerinin gerçeği yansıtmadığını belirterek, kamunun, kayıp ve kaçakla özel sektörün daha çok mücadele edebileceğini öngördüğünü, ancak ihaleye çıkılan bu üç bölgenin kayıp ve kaçağın en az olduğu bölgeler olduğunu kaydetti.

Ulusaler, İTÜ Evi‘nde elektrik dağıtım özelleştirmeleriyle ilgili olarak başlattıkları "Enerjine Sahip Çık, Geleceğini Karartma" kampanyasıyla ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Ulusaler, bugün Türkiye‘nin elektrik alanındaki özelleştirme uygulamaları nedeniyle karanlıkta kalma tehdidiyle karşı karşıya olduğunu savunarak, enerji yatırımlarının yeterli olmadığını kaydetti. Ulusaler, EPDK‘nın Eylül 2006 itibariyle 6 bin 586 megavatlık yeni tesis için lisans verdiğini ve EPDK Başkanı Yusuf Günay‘ın da bin 600 megavatlık bölümünün işletmeye girdiğini duyurduğunu hatırlattı. Ulusaler, bunun yıllık 400 megavat kurulu güçte özel sektör yatırımı anlamına geldiğini belirterek, "Bu ise 2006 yılı ilk yarısı itibariyle Türkiye‘nin kurulu gücünün yalnızca yüzde 1‘ine denk gelmektedir. Oysa, düşük senaryoyu baz alsak bile yıllık 2 bin 520 megavat kurulu güçte santral yapımı gerekmektedir. Enerji Bakanlığı, yüksek senaryoya göre enerji talebinin yıllık yüzde 8.4, düşük senaryoya göre yüzde ise yüzde 6.3 artacağını varsaymaktadır" dedi. EPDK‘nın yatırımları denetlediği iddialarının da gerçeklen uzak olduğunu ifade eden Ulusaler, EPDK‘nın kendi internet sitesinde yayınladığı 167 adet inşa halindeki santralden 28 tanesinin inşa süreci hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadıklarını açıkladığını kaydetti. Ulusaler, "Bu nedenle bir an evvel kamunun yatırım yapabilmesinin yollarının açılması gerekmektedir. Arz güvenliği özel sektöre bırakılmayacak kadar önemlidir" dedi.

Bu yılın ilk yarısı itibariyle elektrik üretiminde kamu santrallerinin toplam kurulu gücün yüzde 57.6‘sına sahip olmasına karşın, üretimdeki paylarının yüzde 47.4‘e gerilediğine işaret eden Ulusaler, "Yani üretimin yüzde 52.6 ile yarıdan fazlası özel sektör tarafından gerçekleştirilmiştir. Özel sektör tarafından pahalı elektrik üretiminin yansıması, bugün Türkiye Elektrik Ticaret A.Ş.‘nin (TETAŞ) fiyatlarını önce yüzde 23 ardından da 2007 yılından itibaren geçerli olmak üzere yüzde 8 düzeyinde artırmasına neden olmuştur. Daha dağıtım özelleştirme süreci başlamadan tüketicilere yansıtılacak zam tartışması başlamıştır" diye konuştu. Ulusaler, Hazine‘nin ed artık elektrik maliyetlerini karşılamakta zorlandığını ve elektrik alanında özelleştirme ve piyasalaştırma talebiyle oluşturulan sistemin pahalı elektriği ve zamları kaçınılmaz kıldığını dile getirdi.

Ulusaler, önce üreticinin maliyetleri artı kar, sonra toptan satış şirketlerinin işletim giderleri ve karları, iletim sistemi maliyeti ve kar, ardından da dağıtım sistemi giderleri ve kar, perakende işletim giderleri ve kar olmak üzere yeni bir saadet zinciri öngörüldüğünü iddia etti. 100 birimlik üretim maliyeti olan elektriğin, araya girecek çeşitli özel sektör kuruluşlarıyla yaklaşık 2.5 katına tüketiciye satılacağını savunan Ulusaler, bunun üzerine vergi ve fon payları da eklendiğinde birim maliyetin 300‘e kadar çıkabileceğini kaydetti. Ulusaler, üç dağıtım bölgesinin özelleştirme sürecinin başlatılmasının gerekçelerinin de gerçeği yansıtmadığını belirterek, kamunun, kayıp ve kaçakla özel sektörün daha çok mücadele edebileceğini öngörerek özelleştirme ihalesine çıktığını ancak, ihaleye çıkılan üç bölgenin de kayıp ve kaçağın en az olduğu bölgeler olduğunu kaydetti. Ulusaler, "Özelleştirmeye neden kayıp-kaçağın en çok olduğu yerden değil de az olduğu yerden başlıyorsunuz?" dedi.

Ulusaler, dağıtım özelleştirmeleri için yeterlilik alan yabancı firmaların da, bazılarının şaibeli olduğunu, bazılarının da tekelleşme yolundaki çok uluslu şirketler olduğunu söyledi.

Ulusaler ayrıca, Türkiye‘nin enerji açığı için önlem alınması gerektiğini belirterek, 2 yılda yapılması öngörülen Silivri Yeraltı Doğalgaz Deposu‘nun bile 4 yıldır yapılamadığını, yapılması planlanan nükleer santralin de Türkiye‘de en az 15 yılda tamamlanabileceğini söyledi. Ulusaler, "Bir ülkenin geleceğini yakından ilgilendiren bir alan olan enerji politikalarının, çeşitli lobilerin talepleriyle değil, kamu yararı gözetilerek belirlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle kamuoyuna Enerjine Sahip Çık, Geleceğini Karartma‘ çağrısında bulunuyoruz" dedi. Ulusaler, dağıtım özelleştirmeleri için hukuki yollara da başvurduklarını ve sürecin devam ettiğini kaydetti.

http://www.ilkhaber.net/haber_detay.asp?haber_id=10301

(İlk Haber 26.12.2006)