|
Taylan Erten taylane@dunya.com
Rekabet hukuku, vahşî kapitalizmi ehlileştirmek, ehlî kapitalizmle vahşî kapitalizm arasına "hukuk duvarı" çekmek için var. ‘‘Hukuk duvarı" olmalı ki, sermayenin "dizginsiz kâr hırsı" gemlenebilsin. Rekabet hukuku ayrıca kamu yararı, kamu çıkarı kavramlarının, "tekelci tahakkümün" piyasa derinliğinde boğulmasını önlemek için var. Son olarak, ancak devlet varsa, rekabet hukuku da var. Lâkin bizzat devlet rekabet hukukunu "es geçiyorsa", firma çıkarının kamu yararını "ezmesine" göz yumuyor veya izin veriyorsa ne var? Rekabetin firmadan önce devlet eliyle "ihlâli" var!
Peki, Telekomünikasyon Kurumu (TK), Suudi-Lübnan melezi Oger Grubuna satılan Türk Telekom‘un zamlı tarifesini rekabet faktörünü, kamu yararını dikkate almadan onayladığına göre, ihlâlin aslî faili kim? Resmî enflasyonun yüzde 9.96, ücret zamlarının yüzde 5 olduğu bir ülkede yüzde 27 zammı bastıranlar mı aslî fail? Yoksa, telefon gelirlerinin yaklaşık yüzde 70‘ini tekel konumunda bulunduğu şehir içi konuşmalardan sağlayan Türk Telekom‘un yüzde 27 zammını onaylarken, yalnız kamu yararını değil, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu‘nun (TTK) ücretlendirmeye ilişkin hükümlerini de dikkate almayan TK mı?
TK ne diyor?
Elektrik Mühendisleri Odası‘nın 12 Ocak‘ta yaptığı açıklama. Türk Telekom‘un zamlı tarifesini onaylayan TK‘nın hem yasaya hem de kendi "Tarife Yönetmeliği"ne uygun davranmadığını vurguluyor. Yasada ücretlendirme ilkelerinden biri şu: ".,. yatırım ve işletme maliyetleri dahil mümkün olduğunca ilgili hizmetin maliyetlerini yansıtacak şekilde belirlenerek tarifelerin dengelenmesi‘ esas olup, bir hizmetin maliyetinin diğer bir hizmetin ücreti yoluyla desteklenmesinden veya karşılanmasından kaçınılır." TK ise, Türk Telekom‘un zamlı tarifesini onaylayarak bu ilkeyi ihlâl ediyor.
Nasıl mı? Türk Telekom‘un şehirler ve uluslararası "konuşma pazarındaki" gelir payı, diğer özel şirketlerin rekabeti karşısında yüzde 31 azalmış (2005 yılı). TK, Türk Telekom‘un şehir içi konuşma ücretlerini yüzde 27 artırmasına izin vererek "bir hizmetin maliyetini, diğer bir hizmetin ücreti yoluyla karşılamasına" imkân sağlıyor
İkinci ihlâl şu: TK‘nın "Tarife Yönetmeliği", sektörden gelecek zam taleplerinin hangi şartlarda onaylanmayacağını belirliyor. Buna göre, zam talepleri "işletmecinin etkin piyasa gücünün bir sonucu olarak ortaya çıkabilecek aşın fiyatları içeremez." Bu noktada da TK, Türk Telekom‘un şehir içi iletişimde tekel ve etkin piyasa gücü konumunda olduğunu dikkate almıyor. Üçüncü ihlâl rekabetle ilgili. TK‘nın "Tarife Yönetmeliği", zam taleplerini "Rekabetin kısıtlanmasını hedefleyen fiyat indirimlerini ihtiva etmeyecek" ölçülerle sınırlıyor. TK, Türk Telekom‘un şehirler ve uluslararası konuşma ücretlerini yüzde 55 gibi büyük oranda düşürerek piyasadaki rakip özel şirketlerin rekabet gücünü kırmasına izin veriyor.
Rakiplerin tepkisi...
Türk Telekom şehir içi sabit telefonda tekel. Uzak mesafede ise alternatif operatör şirketlerin "kısmî" rekabetinden söz edilebilecek bir piyasa mevcut. Ancak, bu şirketler, Türk Telekom‘un sabit telefon tekeline giremiyor Çünkü, telekomünikasyon otoritesi, sabit sistemi rekabete açacak "lisanslama" işini uzun süredir savsaklıyor. Türk Telekom‘un sabit tekeli bir de bu yolla korunuyor! TK‘nın zammı onaylamasından sonra sektörün bu kesiminden gelen tepkilerin rekabet noktasında yoğunlaştığı görülüyor. Peki, tekel konumu kamu otoritesince "kollanan" ve bu konumundan alabildiğine yararlanacağı anlaşılan Oger‘ln Türk Telekom‘una karşı, yerli sermayenin telekomlarını kim koruyup, kollayacak? TK, bu konuda "pozisyonunu" ve safını belli ettiğine göre, geriye Rekabet Kurulu kalıyor. "Alternatif operatörler" zaman geçirmeden bu yola başvururlar mı, bilmiyoruz. Ama, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, Rekabet Kurulu‘na kendiliğinden harekete geçme ve soruşturma başlatma yetkisini veriyor. Kurul Önceki değerlendirme ve kararlarında şehir içi, şehirlerarası, uluslararası ve cep telefonları sektörlerinin her birini "ayrı pazar" veya piyasa olarak tanımlamıştı. İşte sabit telefon pazarı, işte Türk Telekom, işte tekel, işte kallâvi zamlar, İşte rekabetin İhlâli... Bakalım ne olacak?
(Dünya 17.01.2007)
|
|
|