Mersin Nükleer Karşıtı Platform Sözcüsü Kamer Gülbeyaz, “Oylarımızla seçilen AKP Mersin Milletvekili Mustafa Eyicioğlu TBMM Çevre Komisyonu’nda nükleer santralin Akkuyu’ya yapılmasında ısrar etmiştir. Sayın Milletvekilimizi kınıyoruz, nükleer santrali savunmak ölümü savunmaktır” dedi.
Geçtiğimiz yıllarda Mersin Akkuyu‘da nükleer santral yapılması konusunda çalışmalar yapıldığını hatırlatan Mersin Nükleer Karşıtı Platform Sözcüsü Kamer Gülbeyaz, santral yapımı sürecinde ihale aşamasına gelindiğini ancak dönemin mevcut hükümetinin ihaleyi iptal ettiğini söyledi. Mersin‘de yaklaşık 40‘a yakın kuruluşun bir araya gelerek Nükleer Karşıtı Platformu oluşturduğunu anımsatan Gülbeyaz, platform olarak Türkiye‘deki diğer nükleer karşıtı platformlarla birlikte eylemler yaparak yöre insanını nükleer santral konusunda bilinçlendirmeye çalıştıklarını anımsattı. Nükleer santral yapımına ilişkin ihalenin iptal edilmesiyle eylemlerine ara verdiklerini vurgulayan Gülbeyaz, geçtiğimiz haftalarda Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Çevre Komisyonu‘nda nükleer santral yapımına ilişkin kararın onaylandığını söyledi. Vekili Kınadı TBMM Çevre Komisyonu‘nda AKP Mersin Milletvekili Mustafa Eyicioğlu‘nun bir talebini dile getirdiği belirten Gülbeyaz, "Oylarımızla seçtiğimiz, bizi temsil etsin diye gönderdiğimiz bir milletvekilimiz komisyondaki konuşmasında nükleer santralin öncelikle Sinop‘ta değil de Mersin Akkuyu‘da yapılmasını istemiştir. Burada bu milletvekilinin böyle bir tavrını Mersin‘de bulunan 40 kadar kurumun oluşturduğu Nükleer Karşıtı Platformun sözcüsü olarak kınıyorum" dedi. Yöre insanlarının ve köylülerin bile nükleer santral istemediğini belirten Güleyaz, halk tarafından seçilen bir milletvekilinin böyle bir talebini uygun görmediklerini dile getirdi. "Gelişmiş ülkeler istemiyor" AKP hükümeti tarafından 5 bin megabayt gücünde 3 adet santral kurulmak istendiğini hatırlatan Gülbeyaz, öncelikle Sinop‘ta sonra da Akkuyu‘da bu santrallerin yapılmak istendiğini söyledi. Dünyaya bakıldığında nükleer santrallerin işlevini yitirdiğini belirten Gülbeyaz, "Bizim ülkemizde nükleer santral kurulmasını isteyen Fransa, Almanya Amerika gibi ülkelerde yaklaşık 30 yıldır nükleer santral siparişi bile yok. Almanya ve İsveç gibi gelişmiş ülkeler bile bugün nükleer santrallerini kapatmak istiyorlar. Kendi ülkelerinde nükleer santral yapan firmaların işsiz kalması nedeniyle gelişmekte olan ülkelerde nükleer santralleri yapmak için çaba sarf ediyorlar. Mesela Finlandiya yıllardan sonra nükleer santral siparişi vermiştir. Artık nükleer santraller Asya ülkelerinde yapılmak istenmekte. Bizim gibi ülkelere nükleer santral satma yoluna gidilmektedir." dedi. Dışa bağlı bir enerji Nükleer santralin risklerinin oldukça fazla olduğunu vurgulayan Gülbeyaz, elektrik üretimi için yapılmak istenen nükleer santrallerin yapılmasını uygun bulmadıklarını söyledi. Nükleer enerjinin dışa bağlı bir enerji türü olduğunu hatırlatan Gülbeyaz, "Uranyum doğadan çıkarıldığı gibi kullanılmıyor. Yine zenginleştirici bir takım işlemlere tabii tutulmak zorunda, bu bakımdan dışarıda işlendikten sonra ancak santralde enerji elde edilebiliyor. Sonuç olarak dışa bağımlı bir yakıt olarak karşımıza çıkıyor. Riskleri de çok fazla bir enerji türü, gelişmiş ülkelerin neden bu santrallerden vazgeçtiğini ele alırsak; maliyet ve işletme giderlerinin çok yüksek olduğu nedenini elde ederiz. Bunun yanında nükleer atıkların doğada kolayca yok edilebilecek bir yol bulunmamaktadır" dedi. "Ülkemizi neden riske atalım" Dünyada zaman zaman nükleer kazaların meydana geldiğini hatırlatan Gülbeyaz, Ukrayna ve Amerika‘da meydana gelen kazaların en iyi örnek olduğunu söyledi.Nükleer santrallerde meydana gelen kazaların sadece yaşandığı zamanı değil, geleceği de etkilediğini vurgulayan Gülbeyaz, "Biz yıllarca nükleer kazalardan kaynaklanan radyasyonun olduğu bölgelerde yaşayamazsınız, su içemezsiniz, tüm yaşam olanaklarını ortadan kaldırmaktadır gerçeğini görüyoruz. Durum bu iken neden tertemiz olan ülkemizi böyle bir riske atalım? Nükleer santrallerin bu ülkede yapılmaması yönünde tüm insanları mücadeleye davet ediyorum. Çok geç kalınmadan bu mücadelenin içinde yer alınmalıdır." dedi.
|