Samsun Nükleer Karşıtı Platform Sekretaryası adına TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Samsun Şubesi Yönetim Kurulu Yazmanı Mehmet ÖZDAĞ tarafından yapılan basın açıklamasında AKP Hükümeti “nükleer inada son vermeye” çağrıldı.
NÜKLEER SANTRAL İNADINA SON VERİN İran‘dan doğalgaz alımında yaşanan sıkıntıların ardından nükleer santral kurulumuna ilişkin yasa tasarısının TBMM‘deki görüşmeleri hızlandırılmıştır. TBMM Çevre Komisyonu‘nda tasarı, bir günlük görüşmeyle kabul edilivermiştir. Komisyonda yapılan görüşmeler, nükleer enerji santralleri, nükleer atıklar ve maliyetler konusunda ne kadar bilgisiz olunduğunu ortaya koymuştur. Nükleer santral inşası için 4-5 yılı çok bulan, Karadeniz‘in suyu ısınmaz mı diye soran, "Dünya zehirleniyor bırakın biz de zehirlenelim" görüşünü ifade eden milletvekilleri "nükleer kara mizah" örnekleri sergilemişlerdir. Nükleer santral konusunda bir inatlaşma yaşanmaktadır. Ülkenin mevcut potansiyelinin değerlendirilmediği yetkililer tarafından kabul edilmektedir. Enerji Bakanı‘nın bütçe görüşmelerinde yaptığı açıklamalara göre hidrolik enerji potansiyelimizin halen yüzde 35‘i kullanılmaktadır. Yine linyit potansiyelinin de yüzde 35‘inin kullanıldığını, taşkömüründe ise bu oranın yüzde 32 olduğunu açıklanmıştır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘nın 1980‘lerden sonra yaptığı abartılı talep tahminlerinin hiçbiri gerçekleşmemiştir. Yıllardır karanlıkta kalma senaryoları anlatılır ama nedense ülkemiz karanlıkta kalmaz. Siyasal iktidar bundan sonra da, nükleer santral olmadan da bu ülkenin karanlıkta kalmayacağını iyi bilir. Çünkü kurulması düşünülen nükleer santrallarla ülkemizin enerji ihtiyacının ancak %5‘ i karşılanabilecektir. Bu orandaki enerjinin; kayıp-kaçak oranlarının % 20‘lerden AB ülkeleri ortalaması olan % 6 seviyelerine indirilmesiyle, "enerji tasarrufu" çalışmaları ile, ülkemizin hidrolik, kömür, rüzgar, jeotermal, güneş ve diğer yerli kaynaklarından karşılanması olanaklıdır. Komisyonda yaşanan tartışmalar, "nükleer enerji santralleriyle Türkiye‘nin enerji sorunu hemen çözülüverecek" gibi bir izlenim olduğunu göstermektedir. Bu tamamen gerçek dışıdır. 1.000 MW‘lik bir nükleer santral kurulumu en az 10-12 yıl gerektirmektedir. Türkiye koşullarında bu sürenin 15 yılı aşması şaşırtıcı olmayacaktır. Bu durum zaten nükleer santralleri ülke enerji sorunu açısından gündem dışı bırakmaktadır. Yenilenebilir kaynaklar üzerinde son yıllarda çarpıcı gelişmeler yaşanmaktadır. Türkiye‘nin bu gelişmelere kapılarını kapatıp, tehlikeli ve pahalı olan nükleer santraller üzerine yoğunlaşması kabul edilemez. Ne yazık ki inatlaşma yalnızca bilimsel verilere karşı değil, dünyadaki uyarılara karşın da sürdürülmektedir. Ülkemizde enerji alanında var olan krizin adı "enerji plansızlığı" krizidir. Ülke kaynakları kamusal bir hizmet anlayışı ile planlanmalıdır. Çevreye uygun teknolojilere yapılacak yatırımlarla ülkemizin enerji sorununu ortadan kaldıracak potansiyelimizin olduğunun bilincindeyiz. Enerji politikaları IMF-Dünya Bankası, enerji lobilerinin dayatmalarına göre değil ülkenin bu alanda ortak aklını ve iradesini yansıtacak meslek odaları, üniversiteler ve sendikaların da katılımlarıyla yapılacak çalışmalarla ile planlanmalıdır. Hükümeti bir kez daha nükleer santral kurma inadından vazgeçmeye çağırıyoruz. NÜKLEER KARŞITI PLATFORM SEKRETERYASI ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI SAMSUN ŞUBESİ
|