Başta özelleştirme işlemleri olmak üzere yargıdan çıkan kararların uygulanmaması için Bakanlar Kurulu’nda prensip kararı alınması, yargı kararlarının yok sayılması, hukuksuzluğu geriye dönük şekilde yasalaştırmak gibi yöntemlerle ülkemizde hukuk devleti her geçen gün yara almaktadır. Ancak AKP Hükümeti, ilk kez yargı kararlarının uygulanmaması için bir yasa düzenlemesi yapma pervasızlığını göstermiştir.
Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı adı altında yeni bir torba yasa tasarısına Plan ve Bütçe Komisyonu‘nda eklenen bir önerge ile "yargı süreci devam eden, hatta yürütmeyi durdurma kararları çıkmış olan EPDK‘nın verdiği üretim lisanslarının geçerli olması" öngörülmektedir. Komisyon‘da 4283 sayılı Yap-İşlet Yasası‘nın Geçiçi 3. Maddesi‘ne eklenmek üzere kabul edilen bu düzenleme aynen şöyledir: "Elektrik piyasası mevzuatı çerçevesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından teklif verme toplantısı gerçekleştirilmiş olan aynı kaynak için yapılmış çoklu başvurulardan bu maddenin yayımı tarihi itibariyle lisans almış olanların lisansları, yargıya intikal edip etmediğine bakılmaksızın ve herhangi bir işleme gerek bulunmaksızın geçerlidir." Bu düzenlemeye onay verecek olan milletvekilleri "Anayasal suç" işlemiş olacaklardır. Anayasa‘nın "Mahkemelerin Bağımsızlığı" başlıklı maddesinde, "Yasama ve yürütme organlarıyla idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez" denilmektedir. Hatta aynı maddede, "Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisi‘nde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz" denilerek, yargı süreci devam eden bu davalara ilişkin bırakın yasal düzenleme yapmayı, görüş beyanı bile yasaklanmaktadır. Hükümet, yargıyla sürekli köşe kapmaca oynamaktadır. Sürekli mevzuat değiştirilmekte, alınan yargı kararları yok sayılmaktadır. Yargıyı yok sayacak yasal düzenlemenin konusunu oluşturan EPDK lisanslarına ilişkin dava süreci ve hükümetin oynadığı köşe kapmaca oyunu şöyle gelişmiştir: - 14 Ekim 2005 tarihinde, Elektrik Mühendisleri Odası Bursa Uluabat Kuvvet Tüneli ve Çınarcık Hidroelektrik Santralı‘nın 40 yıl süreyle işletmesinin Akenerji‘ye verilmesine yönelik lisans işleminin ve bu işleme dayanak oluşturan yönetmelik ile tebliğin iptalini isteyen dava açtı. - 8 Şubat 2006 tarihinde Danıştay 13. Dairesi, yönetmeliğin ilgili hükümleri ve tebliğin yürütmesini durdurdu. - 1 Mart 2006 tarihinde Bursa Uluabat Kuvvet Tüneli ve Çınarcık Hidroelektrik Santralı için 40 yıl süreyle Akenerji‘ye üretim lisansı verilmesine yönelik ihale işleminin yürütmesi de Danıştay 13. Dairesi tarafından durduruldu. - 6 Temmuz 2006 tarihinde, hem Bursa Uluabat Kuvvet Tüneli ve Çınarcık HES lisans işlemi, hem de yönetmelik ve tebliğe ilişkin verilen yürütmeyi durdurma kararlarına yapılan itirazlar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından reddedildi. - 18 Temmuz 2006 tarihinde TBMM‘de kabul edilen 5539 sayılı yap-işlet santrallarına yönelik yargı tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararlarının uygulanmamasını sağlayacak yasal düzenlemeye bir madde eklendi. Bu maddeyle EPDK‘nın yaptığı ihalelerin "kaynak kullanım katkı payı" adı altında DSİ tarafından yapılması sağlanırken, yargı kararlarını aşmaya yönelik olarak ihalesi yapılmış olan üretim lisanslarının geriye dönük geçerli sayılması öngörüldü. - 4 Ekim 2006 tarihinde, Danıştay 13. Dairesi, EMO‘nun 8 Mayıs 2006 tarihinde açtığı dava üzerine Antalya Kanal Tipi Zincirli Hidroelektrik Santralı ile Rize Nehir Tipi Cevizlik Hidroelektrik Santralı lisans ihale işlemlerinin yürütmesini durdurdu. - 23 Ocak 2007 tarihli gazetelere, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler‘in yürütmesi durdurulan lisans işlemi olan Bursa Uluabat Kuvvet Tüneli ve Çınarcık Hidroelektrik Santralı‘nın ihalesini kazanan Akenerji‘den yapılan çalışmalar hakkında brifing aldığı yansıdı. - Bu gelişme üzerine Elektrik Mühendisleri Odası tarafından EPDK‘ya 25 Ocak 2007 tarihinde gönderilen uyarı yazısıyla, yargı kararlarının uygulanması istenirken, yasal sorumlulukları anımsatıldı. - EMO‘nun EPDK‘ya uyarı yazısına 14 Şubat 2007 tarihinde gönderilen yanıt, ayrı bir "trajikomik" hikayeyi sergilemektedir. EPDK, kendi yasal sorumluluklarının bile farkında olmaksızın, yalnızca Akenerji‘ye yargı kararını iletmekle yetinmekte, bunun dışında herhangi bir işlem yapmadığını beyan etmektedir. EPDK yürütmenin durdurulmasına yönelik gerekli işlemleri tesis ettiğini ileri sürerken, alel acele bir yasayla söz konusu yargı kararını yok sayacak bir yasal düzenleme Plan ve Bütçe Komisyonu‘nda kabul edilmiştir. Akenerji‘nin de hangi güçle yargı kararıyla yürütmesi durdurulmuş lisans kapsamında faaliyetlerini sürdürmeye devam ettiği böylece ortaya çıkmaktadır. Yargı kararları üzerinden dönen gizli pazarlıklara son verilmesi, hukuksuzluğu egemen kılacak böylesi pervasız bir düzenlemenin TBMM‘den geçirilmemesi için milletvekillerine çağrıda bulunuyoruz. AKP Hükümeti‘nin yasama organındaki ezici çoğunluğuyla yargının yerine de karar alabilmeyi amaçlaması, kuvvetler ayrımı, hukuk devleti, yargı kararlarının bağlayıcılığı ilkelerinin tamamen rafa kaldırılması anlamına gelmektedir. Başta milletvekilleri olmak üzere kamuoyunu, hukuksuzluğu egemen kılacak böylesi bir girişime karşı çıkmaya çağırıyoruz. 23.02.2007 Ayhan DOLANAY TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI ANTALYA ŞUBESİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI
|